Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '11

 
Kategori
Anılar
 

Babacığım'a

Babacığım'a
 

internet ortamından alınmıştır.


Babacığım, seni yitirdiğim günden bu yana tam 23 yıl geçti. Hala dün gibi acım hiç dinmedi, dinmeyecek. 

Seni anlatabilmem için kelimeler kifayetsiz kalıyor, kâğıtlar ise yetersiz. Bu gün hayatta, ayaklarımın üzerinde durabiliyor, direnebiliyor ve azimle yürüyor isem, hep senin öğretilerinden. 

Uluydun, atamdın, bir tanecik babamdın. Biliyorum herkesin babası çok kıymetli ama sen benim vazgeçilmezimdin. 

Seni, sonsuzluğa terk ettiğim gün! Hep arkam boş kaldı diye ağlamıştım da insanlar bu sözümün anlamını, anlayamamışlardı maalesef. Babacığım! İnanır mısın? Hala arkam boş. Senin yokluğunu, sahip olduğum maddi, manevi hiçbir varlık dolduramadı. Dolduramaz da! 

Benim, şu melun hayatta en çok güvendiğim ve en büyük desteğimdin. 

Tanıdığım en zarif, en centilmen erkektin. Şimdi seni anlattığımda; İnsanlar yüzlerinde şaşkın ve inanmaz ifadeler ile dinliyorlar. Sen, hiçbir zaman annemden önce kapıdan çıkmazdın. Önce annemin mantosunu tutar, giydirir annemden sonra kapıdan çıkardın. Arabanın kapısı açar annemi yerine oturtur sonra kendi yerine geçerdin. Daha neler neler. Centilmenliklerin de anlatmakla bitmiyor insanlığın gibi. Şahane tango ve vals yapar, zarifliğinle herkesi kendine hayran bırakırdın. 

İlk işe girdiğim gün, bana’’ Gerçek hayatla bu gün tanışıyorsun. Yolun uzun ve zorlu. Bu yolda başarılı olmak istiyorsan eğer! Her zaman başın dik duracak davranışlarda bulun. Doğruluk ve dürüstlükten asla ayrılma. İş hayatında üç maymunu oyna. Başın ağrımaz.’’ Demiştin. 

Tabii ki, 17 yaşın verdiği toylukla o zaman ne demek istediğini tam algılayamamıştım ama geçen yıllar, karşılaştığım insanlar ve olaylar sayesinde ne kadar haklı olduğunu anlamamı sağladı. 

Evlendiğim gün; anneme’’ Bak hanımcığım, sana bir hikâye anlatayım, hiç aklından çıkarma’’ demiştin. 

‘’Bir gün padişahı, vezirin atını çekerken gören mahiyetindekiler çok şaşırmışlar. Aman haşmetlim ne yapıyorsunuz? O vezirin atı. Demişler. Padişah-Ah! Ah! Bilirim ama ne çare? Esirim var esirim.’’ Demiş. Meğer padişahın kızı vezirin oğlu ile evliymiş. 

Hep böyle kıssadan hisse öykülerle bize ders verirdin. Hayata dair. 

Ne zaman başım dara düşse, sana koşardım dertleşip akıl almaya. Konuyu önce etraflıca dinler, yorum yapmadan uzun uzun düşünüp, bana seçenekler sunardın. Nasıl davranırsam, sonucunun ne olacağını tek tek anlatır. ‘’Kararı sana bırakıyorum. Hangi sonucun senin için iyi olacağını düşün, kendin karar ver’’ derdin. 

Hiç kırıcı değildin babacığım. Ön yargı ile de asla yaklaşmazdın ne bana, ne de kimselere. Kocaman yüreğin vardı sevgi dolu. Hele bana hiç kıyamazdın. 

Daima senin gibi ulvi bir babaya, layık bir evlat olmaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılır ama tavsiyelerin doğrultusunda davrandığım zaman hiç başım ağrımadı. 

Canım babacığım, acın bitmediği gibi özlemin çoğaldı, her geçen gün arttı ve artmaya devam ediyor. İnanıyorum ki hala benimlesin. Kalbimin en güzide köşesinde. 

DOĞRULUK ve DÜRÜSTLÜK. 

Bize bıraktığın en büyük ve nadide mirasına, gururla ve ölünceye değin sahip çıkacağım. 

Seni çok seven kızın. 

Ayşen Arslangiray Kura 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..