Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Babaerkil Toplum

Babaerkil Toplum
 

Aslında biraz tarih karıştıracak olursanız, Orta Asya’dayken Türk toplumunun “Anaerkil bir toplum” olduğunu görürsünüz. Kuvvetli, otoriter bir ana aileyi çekip çevirir; ailedeki herkes onun otoritesine uyar. Erkeğin hükmü ancak dışarıda, dış olaylarda geçer. Aile içinde ise ananın dediği olur. Bunun bir nedeni de Türk toplumunun tek eşli bir aile yapısını benimsemiş olmasıdır. İki eş çok enderdir. 

Türk toplumu Müslüman olduktan sonra değişmiş, artık “Ataerkil Aile” tipini benimsediği gibi aynı zamanda “Otoriter Toplum” tipine geçiş olmuştur. İşte “Biat Toplumu” kavramı bundan sonra gelmiştir. 

“Cahiliye Dönemi”nde Arap toplumunda kadının hiçbir önemi yoktur. Doğan kız çocukları aileye ancak mutsuzluk getirirdi. Aile isterse kız çocuklarını götürüp çöle gömebilirdi, bundan dolayı da kimseye karşı sorumlu olmazdı… Peygamber Efendimiz bu şekilde bir gidişi kırmıştır. Kadının ailedeki ve toplumdaki yeri yükselmiş ama yine de “Polygami” sürdüğü için erkek istediği kadar kadınla evlenmiş; ve bu kadar kadını yönetmek için “otorite”sini kullanmak zorunda kalmıştır. Çok kadının bulunduğu evde ise kolay kolay rahat, huzur bulunmaz. Çünkü toplumsal kuraldır : “Kadın erkeğini hiç kimseyle paylaşmak istemez.” Bu durum Birinci kadının yerini baskın kılmış; Birinci kadın diğerlerini kullanmak istemiş; her zaman için aile içindeki kadın bireyler arasında çekişme olmuştur… 

Evet, Türk toplumunun temeline artık “Ataerkil Aile” nüvesi tipi ekildiği için; böyle bir ailede varolan hastalıklar ve rahatsızlık toplumun genelinde de hissedilmektedir. Nedir? 

1.Türk toplumu kendisine bir BABA aramaktadır.
Türk toplumunda baba ne yapar. Ailenin tek otoritesi olarak ilk konuşma hakkı onundur. Ve aslında ondan başka kimsenin konuşma hakkı yoktur. Geleneksel olarak ailede “Baba” ne isterse o olur. Herkes ona uymak zorunluluğundadır. Babaya saygı aslında “Otoritenin Sözünden Çıkmamak” kuralını getirmiştir. Toplumun genelinde de bu geçerlidir. Kimse asıl Yetke, herkes ona uymalıdır. Yoksa, toplum dağılabilir, görüşü hakimdir. 

2. Türk toplumu otorite arar:
Çünkü bir Baba bağıran çağıran, sözünü zorla dinleten bir varlıktır. Türk toplumu da böyle güçlü yapılı, kendisine uyulacak bir “Yönetici” aramakta, böyle bir yönetici bulduğunu anladığı andan onun peşinden ayrılmamaktadır. Çünkü basit toplumlar kendisine emredecek “Çoban” arayan toplumlardır. Kendisi bağımsız düşünmediği, düşünemediği için, kendisi yerine düşünecek ve uygulayacak bir “Yetke” arar… Nasıl olsa böyle bir kişi, bütün sorumluluğu da alacaktır… ondan sonra toplum nereye giderse gitsin… Bunun üzerinde pek düşünülmez. Fakat yeri geldiğinde Yetke kaldırılıp atılır. 

3. Türk toplumu disiplini sever.
Toplum aslında disiplinden kaçar, kaytarır ama kendisine zulüm yapacak, gerektiğinde çoban gibi sopasıyla kendisine dürtecek bir yönetici tipini benimser… Yeter ki kendisine bir emreden olsun… Otoriteye uyar… Biraz da Mazohistir kendisine acı çektirilmesinden hoşlanır… Durmadan şikayet eder ama, disipline uyar… Eğer “Disiplin” varsa… Yoksa, disiplini ilk bozan kendisi olur… Onun için Türk toplumu ya sert bir otoritenin emrindedir (O zaman rahattır…) Ya da anarşi ve kaos içindedir… Bundan hoşlanmasa bile… Bu otoritenin doğal sonucudur. Çünkü otorite bir gün yıkılır… 

4. Türk toplumuna göre “Devlet” “Baba”dır:
Ona göre Baba’nın her şeyi , her sorunu çözümlemesi gerekir … Her şey Devletten beklenir… Devlet soyut bir kavramdır. Türk toplumun kızdığı ve söylendiği iki kavram vardır: Bir, “Felek”e kızar, ona söylenir… Kendi halinden , pürmelalinden Felek’i sorumlu tutar… Bazen ona küfreder… İki, Devlet’i sorumlu tutar. Her şeyden “Devlet Baba” sorumludur. Kötü bir şeyler oluyorsa bundan devlet sorumludur… Onun halletmesi gerekir. Devlete diş biler, söylenir ama pek kızamaz… 

Türk toplumu bu otoriter yapısı dolayısıyla ne gibi serüvenler yaşamaktadır; bunun Toplumbilimsel açıdan incelenmesi gerekir… Çünkü otoriter toplumun tersi “Demokratik Toplum”dur… Otoriter yapı kırılıp, bireyin önem kazandığı; sosyal kurumların, devletin otoritesinin yerini aldığı bir toplum yapısına Türk toplumu hazır mı? 

Kolay değil… Toplum yüz yıllık alışkanlıklarından kolay kolay kurtulamıyor. “Baba” otoritesini yitirmek ister mi? (İster istemez yitiriyor ama…) Toplumu yönlendiren kimse böyle “Baba” figürü olmaktan vazgeçebilir mi? 

Tabii başta “Büyük baba” olunca , toplumun çeşitli köşelerini de “Ağır Baba”lar saracaktır… Bunlar ister Ağa rolünde olsun, ister Paşa.. rolünde olsun toplumu sık sık tek elden yürütmeye talip olacaklardır… Önemli olan, toplumun değişip , “Demokratik Toplum” olup olmamaya karar vermesidir… 

Hala “Baba”mı arıyoruz ? Aradığımız sürece bize “Baba” rolüne çıkacak adamlar çok bulunur. Biz de çok sopa yeriz… Öyle ya, babanın sözü dinlenmelidir. Dinlenmezse ne olur? 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..