Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '07

 
Kategori
Babalar Günü
 

Babalar günü ve keşkeler…

Babalar günü ve keşkeler…
 

Yine bir babalar günü geldi. Tıpkı anneler gününde olduğu gibi babalar gününden de hoşlanmıyorum. Çocukluğumdan beri bu özel günler bana hep itici gelmiştir. Annesi olmayan çocuklar, anne olamayan kadınlar, babasız büyüyen çocuklar, baba olamayan erkekler… Her gün evlatlarını teröre kurban veren şehit anaları ve babalarını düşündükçe içim burkulur. Tadım kaçar.

Çevremde gördüğüm mutsuzluklar karşısında ne anneler gününde ne de babalar gününde mutlu olamamışımdır. Bugün de 8 yıldır yaptığım gibi birazdan mezarlığa gideceğim. Babamı ziyaret etmeye…

Babamın mezarının başında geçmişi düşüneceğim… Ona karşı yaptığımız hataları ve onun bize davranışlarını… Düşüneceğim ve pek çok şeye pişman olacağım. Keşkeler beynimin içinde uğuldayacak. Keşke yaşasaydı da bize yine bağırsaydı, keşke ona şu sözleri söylemeseydim, keşke ona bu davranışlarda bulunmasaydım, keşke ona daha iyi bakabilseydim veya baktırabilseydim. Keşke… Keşke… Keşke…O kadar çok ki keşkeler, bitmiyor…

Benim babam bir ayakkabı ustasıydı. Sayıları çok az kalan en iyi ustalardan. Elle ayakkabı yapımında çok ustaydı. Bir keresinde atmak üzere olduğum süet çizmemin bacağı saran üst kısmından kendisine çok güzel bir süet ayakkabı yapmıştı.

Şanssızdı, hayat ona hiç gülmemişti. 13 yaşında üvey annenin elinden kaçmış , gurbete gitmişti. Baba ocağına bir daha dönmemişti.

Babam aynı zamanda da Kore Gazisiydi. Kore Savaşı’na gönüllü gitmiş oradan yaralı olarak dönmüştü. Kore Savaşı onda pek çok psikolojik etken bırakmıştı.Ama bizler bunu çok fazla anlayamamıştık. Devlet, Kore gazilerine, diğer gazilerine olduğu gibi gerektiği şekilde sahip çıkmamıştı.

İki kez yangın geçirmiş, dükkânı ve malları yanmıştı. Dedim ya, hayat ona hiç gülmemişti.

Fakirdi, ancak çok gururluydu. Bize mal mülk bırakamadı ancak, şerefli, gururlu ve cesaretli bir hayat bıraktı. Her zaman söylediği sözler hâlâ kulaklarımızda çınlar.

Doğruluk üzerine şöyle derdi:


“Doğru sallanır ama yıkılmaz”

“Siz doğru gidin, eğri belâsını bulur”


Şeref ve gurur için söyledikleri ;


“Kimsenin karşısında eğilmeyin”,

“Hiç kimseden bir şey almayın”

“Her zaman namusunuz ve şerefinizle yaşayın”


Cesaretli davranmak konusunda ise:


“Asla kimseye karşı korktuğunuzu belli etmeyin”,

“Ölseniz bile kuyruğunuzu titretmeyin”

Bir sözü ise vatan üzerineydi. " Ülkenizi terketmeyin"

Babam 8 Eylül 1999 senesinde vefat etti. Onunla acı tatlı pek çok günlerimiz geçti. Öyle anılarımız oldu ki bazen bu anıları kitap haline getirmeyi düşünüyorum. Birbirimizi çok kırdık, çok üzdük ama birbirimizi de her zaman sevdik. Biz onu ne kadar çok sevdiğimizi ise öldükten sonra daha iyi anladık..

Belki bu özel günler, anne ve babalarımıza karşı görevlerimizi gerçek manâda yerine getirip getirmediğimizi sorgulamak açısından yararlı olabilir.

Bir günde kendimizi affettirmeye çalışmaktansa her gün onlara Yüce Allah’ın Kuran’da emrettiği gibi davranmak onların mutlu olmalarına, bizler için de keşkelerin azalmasına, yardımcı olacaktır:

“Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk/ibadet etmeyin, anaya-babaya çok güzel davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı-iltifatlı söz söyle. İsra Suresi 23. Ayet”

Yaşayan ve yaşamayan tüm babalarımızın babalar günü kutlu olsun.

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..