Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '20

 
Kategori
Babalar Günü
 

BABALAR GÜNÜNE

Nezaket, merhamet, mesafe, senden öğrendiğim birçok şeyin yanında, en önemlileri bunlardı. Nezaket ve merhameti başarabildiğimi düşünüyorum. Mesafede yanılmış olabilirim. Öyle olmalı, yoksa bu kadar zarar görmezdim babacığım.

Şimdi artık yanımda değilsin. Seni anlatıp, yazacak kelimeleri bulmakta zorlanıyorum.

                                                                           *****

Bir tren istasyonu, küçük kız babasının elinden tutmuş. Hayatında ilk kez tren görüyor ve babasına dönerek:

“Biraz daha bakalım baba.”

“Tamam ama geç kalıyoruz yavrum, doktor amca bizi bekliyor.”

“Olsun nolur biraz daha…”

“Peki şöyle yapalım kızım. Tren bu tarafa gidiyor. Biz de hem yürüyelim hem ona bakalım böylece geç kalmayız.”

“A tamam yaşasın…Bak baba, camlarından insanları görüyorum.”

“Nereye gidiyorlar?”

 “Biz de trenle eve gidelim mi?”

“Sen hiç trene bindin mi?”

“Baba ben yoruldum kucağına al.”

Adam eğilip küçük kızı kucağına aldı. Hava soğuk, küçük kız üzerinde kırmızı mantosuyla, huzurlu babasına sarılmış, başını omuzuna koymuştu.

Bir süre daha yürüyüp muayenehaneye geldiler. Aylardır geldikleri doktor, muayenehanesini değiştirmişti. Bebekliğinden beri süren bronşit tedavisi sonunda, artık doktoru değiştirmişlerdi. Uzun aramalardan sonra doktorun yeni muayenehanesini buldular.

*****

İçeri girince, küçük kız babasına daha sıkı sarıldı. Kucağından inmek istemedi.

Adam gülümseyerek, sakinleştirdi küçük kızı:

“Hadi kızım doktor amca sadece muayene edecek.”

“Hayır iğne yapacak. İğne olmak istemiyorum baba…” diyerek adamın ayaklarının arasına saklanmaya çalıştı.

Bir müddet ikna etmeye çalıştıktan sonra, küçük kızın direnci azaldı ve muayene masasına uzandı. Doktor uzun uzun muayene ettikten sonra:

“Gözünüz aydın. Hastalık tamamen bitmiş” dedi. Adamın gözleri parladı. Sevinçten hızlı hızlı konuşmaya başladı:

“İğne, ilaç bişey vermeyecek misiniz?”

“Hayır ciğerleri tertemiz. Artık sadece grip olmaması için dikkat edeceksiniz. Sigara içilen ortamlardan da uzak tutmalısınız.”

*****

Babanın sevinci izlenmeye değerdi. Doktor, zamanı da olduğu için, bu güzel bakan babayı tanımak istedi.

“Bir kahve içecek vaktiniz var mı? Bugün başka hastam yok.”

Adam sevinçle:

“Olur ama, size zahmet olmasın?”

“Yok, hayır bilakis memnun olurum.”

Bir müddet oradan buradan söz ettikten sonra doktor:

“Başka çocuğunuz var mı?” diye sordu. Adam:

“Bir de oğlum var. Ama o çok sağlıklı. Bunun küçüğü.” diyerek küçük kızı gösterdi.

Küçük kız babasına sokulmuş, konuşulanları anlıyormuş gibi ikisine de bakıyordu.

Baba, sevgiyle ona dönerek gülümsedi:

“Doktor Bey, kızım neredeyse doğduğundan beri hep hasta. İmkanlarım elverdiği kadar tedavi ettirmeye çalıştım. Artık en son size geldim. Altı aylıktı, kasabada çocuk doktoru yoktu. Para biriktirip İstanbul’a götürdüm. Yolda param çalındı. Koca şehirde parasız ve hasta çocukla ortada kaldım. Eşimin bir yakını yardım etti. Bebeği doktora götürebildim. Çok sıkıntılar çektim ama vazgeçmedim. Bugün bana dünyanın en güzel haberini verdiniz. Yıllardır çocuğumu tedavi ettirmek için gitmediğim kapı kalmadı. Artık iyi dediniz ya, ölsem de gam yemem.”

*****

Babasını meraklı gözlerle izleyen küçük kız, yıllar sonra henüz daha küçücükken anlatılan bu anıyı hatırladı.

 Babasıyla geçirdiği en güzel günün, bir doktor muayenehanesi olması her ne kadar ironik olsa da fedakarlığın bir örneğiydi.   

 
Toplam blog
: 50
: 138
Kayıt tarihi
: 01.06.20
 
 

Radyo ve Televizyon mezunuyum... Bir yayınevinde editörlük yapmaktayım... Profesyonel yaşam koçuy..