Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Babaların gölgesi bile yeter..!!!

Babaların gölgesi bile yeter..!!!
 

Sevgili Tayyar dayım 26 yaşından beri sara hastasıydı. Çocukluğum onun kendini kaybedip olduğu yere düşüp, elini yüzünü yaraladığı kötü anılarla doludur. Bu haliyle bile var gücüyle çalışır, ailesini kimseye muhtaç etmezdi. Derken oğulları büyüdü ve aile Yolava' ya yerleşme kararı aldı. Doğulan topraklar bırakılıp doymak umuduyla oralara gidildi. Üniversite yıllarında fırsat buldukça dayımı ziyarete giderdim. Artık durumu iyice kötüleşmiş olduğu için yataktan çıkamaz olmuştu, garibin son günleri de maalesef böyle geçti. Dayımın en büyük oğlu olan Aslan abimle konuşuyordum, birden bire babasını kaybetmek nasıl bir duygu merak ettim. Verdiği cevap beni derinden etkilemişti:

-Beşir bilirsin, babamız yıllardan beri yatalak yaşıyordu, bize herhangi bir katkısı da yoktu, orada öylece yatar dururdu. Ama bu görünürde böyleydi, onun varlığını bilmek, onun orada olduğu bilmek bile bize o kadar güç veriyordu ki anlatamam. Gölgesi bile bize yetiyordu. O gidince kendimi koca dünyada korumasız ve yapayalnız hissettim. Tarifi biraz zor bir duygu, umarım sen çok geç yaşarsın..

Değerli çalışma arkadaşım Mustafa Tezel ile yemekte konuşuyoruz. Merak edip ailesini sordum. Oysa söylemişti ama ben unutmuştum. Mustafa önce annesini sonra da babasını kaybetmişti. Ailesinden bahsederken şöyle bir noktada kalıverdi:

*Annemizi kaybettiğimizde çok üzülmüştük. Ancak babamız var diye bayramlarda onu ziyarete gidiyorduk. Onun orada olduğunu bilmek, varlığını bilmek bile evlatlarına güç veriyordu. Babam gidince bir garip oldum, nasıl desem ...??

Ben tamamladım:

... Kendini kimsesiz hissettin değil mi? Yapayalnız, çaresiz, koca dünyada hiç kimse kalmamış gibi..

Fazla birşey diyemedi, çünkü duyguları aynen buydu. Bu duyguları bir yerlerden biliyordum. Sonra devam etti:

*Sadece ben mi bu böyle diye düşünüyorum diğer kardeşlerime sordum, onlar da aynı duyguları hissediyorlardı.

Korkarım bu son hepimizi bekliyor, bazılarımız yaşadı. Burada anlatılanları en iyi sizler biliyorsunuzdur. Diğerlerimiz ise şu an vaktini bilmediğimiz o an geldiğinde bunu yaşayacağız. Fatih Kısaparmak şarkısında ne de güzel söylüyor:

"....

Sırtımı yasladığım dağ gibiydi..

"

İster istemez sırtımı yasladığımız, bizi kasırgalardan, fırtınalardan koruyan bu dağlar bizleri bırakıp gidecek. Onun gölgesinde yaşayıp giderken en azından bunun değerini bilmeye çalışmak herhalde yapabileceğimiz tek şey olsa gerek.

Sevgiyle Kalın...

 
Toplam blog
: 410
: 3283
Kayıt tarihi
: 13.04.06
 
 

Bilgisayar, elektronik, internet alanındaki son gelişmeler. Tüketici elektroniğindeki trendler. Otom..