Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Babam Özal' a ağladı ben ise Erdal İnönü'ye ağladım

Babam Özal' a ağladı ben ise Erdal İnönü'ye ağladım
 

İnsan büyüdükçe değerleri farklılaşıyor.Bende böyle bir değişiklikten geçenlerdenim. İnsanın hayatında değer verdiklerini kaybedilince anılar önem kazanıyor. İşte size anılarımdan bir örnek aktarmak istiyorum.

Lise 1.sınıftayım. Malatya kayısı festivalindeyiz. 12 kişilik halkeğitim folklör ekibi olarak kayısı festivali çerçevesinde gösteriler yapmak. Aynı zamanda İlimize gelen devlet büyüklerimizi karşılamak ve ekip olarak hoş geldin coşkusunu göstermek tek görevimiz. Festivalin 2.günü Folklör öğretmenimiz kahvaltıdan sonra havaalanına gideceğimizi söyledi. Turgut özal geliyormuş dedi ve gittik. Sayın Turgut özal ve eşi semra hanım uçaktan indi. folklör oynamaya başladık. tabi aramıza Turgut özal ve semra hanımı alarak halay çektik. Resimler çektirdik. (semra hanımın o ağır parfüm kokusu hala hatırımdadır.) ve büyük bir coşku ile şehir merkezine gittik.şehir merkezinde sayın özal'ın halka hitabında tekrar gösteri yaptık. Turgut özal'ın konuşmasını dinliyorum. Fakat anlattıklarıyla yaşadıklarımızı bir türlü bağdaştıramıyorum. -Sevgili malatyalılar ...... çalışkan insanlar....kayısı ihracatı..... halkı şişirdikçe şişirdi. konuşma devam ediyor ve alkışlar..... halka yol gösterici hiç birşey yoktu... olanları anlatmak daha kolay gelmişti sayın cumhurbaşkanımıza.

Koskoca cumhurbaşkanı geldi. coştuk. kendi bildiğini konuştu. İldeki devlet adamlarıyla görüştü ve aynı gün geri döndü. Malatya halkı aynı yerde aynen devam ediyor. Resimler çıkıyor hepimiz hatıra olarak alıyoruz. eve getiriyorum. babam en baş köşeye astırıyor o resmi. ben biraz gururlu fakat birazda anlamsız buluyorum.
Şuan düşündüğümde orda boş yere hayatımdan birgün geçtiğini fark ediyorum.
Festivalden sonra bahara adım atılan ilk günler. Televizyonlar flaş haber. Turgut özal öldü. babam ağlıyor.vah vah.yazık oldu diyor. ben yine anlam veremiyorum. Neyine üzülüyor ki babam bu adamın. Ben okula gitmek için ne sefaletler çekiyorum. Bana getirip bir kalem parası dahi vermeyen bir devlet adamı. Neyine üzüleyim ki ....

1993 temmuz sivas olayları oluyor. İçimdeki duyguları şiirlerle kağıda döküyorum. Ve devlet denen şeyin ne işe yaradığını yine anlayamıyorum. onca insana kıyıldı diyorum. Bir polisi bir devlet adamı yokmuydu. Nerde bu devlet?

o yaz ekranlarda erdal inönü var. bu defa yine halk eğitim folklör ekibi olarak Sayın Erdal inönü'yü kaşılamaya gittik. o akşam yine okul yurdunda kalıp ertesi gün festivale devam edecektik. Folklör öğretmenimiz bize akşam ilçeye geri gönüyoruz dedi. Yarın Erdal inönü ilçeye gidecekmiş dedi. ve Olumsuz şartlarda gelmiş olduğumuz festivali kırık dökük bir arabayla terk ettik. gece ilçeye gelmiştik. Yine içimizden mırıldanmaya başladık. İlçemizin kültürünü tanıtmaya çalışan bir folklör ekibi olarak bir kırık dökük arabayla 12 kişi üst üste 3 saatlik yol. Kim uğruna? - bir gösteri uğruna. kime? - devlet büyüğüne.
ya bir kerede onlar bizi memnun etseler ya.
Ertesi gün ilçenin nüfusu hiç olmadığı kadar kalabalık. Erdal inönü geldi. gösteriler yaptık. o hep gülümsüyordu. arkadaşlar arasında dalga geçtiğimiz o burun yapısıyla gülümsüyordu. İlçenin bütün devlet adamları oradalar. Herşey yine aynı. şimdi konuşma faslına geçiliyor dedim kendi kendime....yine aynı laflar.... İlçenin ortasında ki parkda kürsünün üstünde konuşmaya başladı. ilk cümlesi Türkiye Cumhuriyetinin aydınlık insanları...... eğitim ....kız çocukları..... okul...... ve alkışlar... Kız çocuklarınızı okutun. Atatürk ve cumnhuriyet......... alkışlar.
Ben biraz şaşkınım. birazda kendime kızgın. önyargı böyle birşey işte.. Sayın inönüyü dinledikçe içimden üzülüyorum. Yinede içimde biraz devlete karşı bir sinirli ruh hali oluşuyor. Sivas olaylarını hatırlatmak istiyorum. Çıkıp ortaya bağırmak istiyorum. o kadar insan ölürken siz nerdeydiniz diye....yine kendime kızıyorum. Dur bakalım bu diğerlerinden çok farklı. konuşması dahi eğitim ve öneri üzerine. siyasi amaç yok. halkı pofpoflamak yok. sadece öneri var. eğitim var.
Eğitimli bir ülkede sivas olayları gibi olaylar tabiki olmaz dedim kendi kendime. demek ki adam haklı. Önce ağitim. O gün benim için farklıydı ve değerliydi. İnönü gitti. yine bizim hayatımızdan birşey değişmedi. herşey aynıydı. fakat benim beynimde eğitime önem veren bir lider. sıcak kanlılığıyla bizden biri . bize olanları anlatarak alkış almaya çalışan bir lider değil, bize eğitimin önemini vurgulayarak ne kadar başarılı olacağımızı anlatmaya çalışan bir lider... Sayın Erdal inönü yü dinlerken, kendimi Ulu Önder Atatürk'ün düşüncelerini bize aktarmaya gelmiş bir lider olarak gördüm. Atatürk gibi eğitim ve öğretimle neler yapılabileceğini, mücadelenin ne anlama geldiğini anlattı bize..... O gün çektirdiğim hatıra resimleri hala albümümde...
Ve yıl 2007 sayın İnönü'yü kaybettik. Ben ağlıyorum. İşte gerçek bir lider geçti gitti ülkemizden dedim.Ağlıyorum.
İşte şimdi o dönemler geçti.
Yakından görmüş olduğum bu iki lider arasındaki Lider ile lidercik farkını anladım.
Sayın özal'ın ülkemize bıraktığı ve bugünlerde başımıza bela terörü ve Sayın İnönünün yetiştirdiği bilim adamları, eğitime yaptığı destekler ve örnek davranışları. Fakat Erdal inönü gibi liderler bizim ülkemize bir beden büyük geliyor. Boşuna siyasetden uzaklaşmadı kendileri. Bu ülkede siyasete değil bilime ve eğitime önem verdi.
Şimdi yukarılarda bir yerlere gitti kendisi. Belkide Atatürk ve silah arkadaşlarının yanında. Belki oda ağlıyor şuan. Bu ülke için yapacak çok şeyi vardı hala.

Eminim ki, Sayın İnönü ’nün bu ülke için yapmaya ömrünün yetmediğini öğrecileri gerçekleştirecekler .

Not: “Senin hayatında olanları sana anlatanları değil, senin hayatına katabileceğin en güzel şeyi senin nasıl yapacağın konusunda fikir ve öneride bulunanı dinle”

SAYGILARIMLA

GÜLCAN TEMİZ BİLA

 
Toplam blog
: 30
: 659
Kayıt tarihi
: 20.06.07
 
 

1978 yılında doğdum. 1994 yılından bu güne istanbulda yaşıyorum. İş ve ünüversite hayatım birlikt..