Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Babam ve Kürtler

Babam ve Kürtler,

Bu anlatacağım olay tamamen gerçeği yansıtıyor. Hiç bir ekleme, abartma veya sembolik anlam taşıyacak unsur içermiyor. Lütfen sabırla okuyunuz.

Babam 75 yaşını biraz aşmış bir köylü. Annem de en az 70 yaşında. Kayseri'ye 70 kilometre mesafede yer alan bir köyde yaşarlar. 8 çocuğun ben dahil ancak 3 tanesi Üniversite okuyabildi. 2 si okuma yazmayı hiç öğrenemedi. Biri liseyi zarzor bitirdi. İki tanesi ise ilkokul mezunu. Babamın yaklaşık 20-25 dönümü sulanabilen 50 dönüm kadar toprağı var. (Urfalı tıp doktoru bir arkadaşımın 3000 dönüm arazisi vardı. Kardeşlerinin de bundan az kalır tarafı yoktu.)

Annem ve babam ilerlemiş yaşlarına hiç aldırmadan kimseye muhtaç olmamak için arazilerinin bir bölümüne patates ekiyorlar. Bir bölüne buğday veya arpa ekip geri kalanını nadasa bırakıyorlar. İki ihtiyar köylü, ekimden hasada kadar canla başla çalışıyorlar, durmadan dinlenmeden bütün yaz ekinlerinin peşindeler.

Elbette en fazla Patates tarlasında tabir yerindeyse sürünüyorlar. Nisan ayının ortalarında başlayan mücadele eylül ayının sonlarına kadar sürüyor. üzerlerinden yazın sıcağı, sonbaharın soğuğu ve yağmuru geçiyor, bana mısın demiyorlar. İş geri kalır diye hastalanmıyorlar, yorulmuyorlar, tükenmiyorlar...

Arpayı hasad etmişler. 1000 lira tutar diye seviniyor babam. Eee msrafın ne kadar diyorum, boşver masrafı diyor. Önemli olan ürün kaldırmak.

Babamın her yıl olduğu gibi bu yıl da 8-10 dönüm patatesi var. Patates tarlasının yanı çayırlık arazi olduğu için harmanının bir kısmı da yine tarlanın yanında. Bu yıl nereden akıl etmişler ise bir miktar nohut ekmişler. Ne gerek vardı diyorum, oğlum bir kısmını bizler yeriz bir kısmını da satarız diyor. Ne kadar tutacak diyorum: 500-600 lira eder diyor.

Bu yıl tarımda çalışmak üzere bizim köye 5 Kürt ailesi gelmiş. Bunlar Babamın patates tarlasının yanındaki çayırlık araziye çadırlarını kurmuşlar. 5 aile ama her halde irili ufaklı 50-60 nüfus. Tarlaya olan mesafeleri yaklaşık 50 metre. Çalışan sayısı her halde 15-20 kişi.

Bir kaç yıldır bizim köylerde domuz sürüleri dolaşıyor. Muhtemelen adana taraflarından geldiler. Avlanma yasağı olduğu için bunlarla mücadele de gizli kapaklı sürüyor. Yani domuz vuran ben vurdum demiyor. Buyüzden etkili bir mücadele yok.

Babamın nohut tarlası korunaklı bir yerde olmadığı için yani açık arazide olduğundan dolayı domuzlar tarafından yer yer tahrip edilmiş. Babam Nohudun bir kısmını yoldurup patates tarlasının yanına harmanlamış. Geri kalan kısmı tarlada yığın halinde duruyor. Onu da taşımak istemiş ama yetişmemiş, işler sıkışmış. Geçen hafta domuzlar nohudun tarlada olan kısmını da tahrip etmişler.

Harman yerindeki nohud ve patates ise tamamen kürtlerin insafına terk edilmiş durumda. Çünkü her gün yaklaşık 50-60 kişilik yemek pişiyor. Eh bu yemeğe de biraz patates katılıyor. Patates de elli metre ileride. Üstelik organik, mis gibi. Eee, çocukların da canı nohut çekiyor. Her biri bir tutam nohut alsa 20 çocuk 20 tutam...

Babamın nohudu harmanda tam olarak kurumadan epey eksildi. Patates tarlası ise (ve tabi patates tarlasının kenarına köşesine boş kalmasın diye ekilmiş olan salatalık, kabak, mısır, domates vs. günlük tketilecek şeyler) tam bir taarruz altında. Gariban babam, akşama kadar tarlanın başında bekliyor. Otuyla suyuyla ilgileniyor. Artık yarık yarık olmuş elleri ile patates öbeklerini kapatıyor. Oyalanıyor. Akşam eve gelmek zorunda ve gece patates tarlası Kürtlerin insafına terk ediliyor.

Annem, madem söküyorsunuz, yiyorsunuz, neden gözlerine, ocaklarına basarak hepsine zarar veriyorsunuz diye feryad ediyor. Dağda domuzlar bu iki garibanın nohudunu bitirdi. Ovada 5 çadırın patatese ve diğerlerine verdiği zararı tahmin bile edemezsiniz.

Babam çaresiz karakola gidip şikayette bulunuyor. Benim tarlamın yanından kalkıp başka yere konsunlar diyor. İyi de onların çadırları başka birinin arazisinde onlar şikayetçi olmazsa biz bir şey yapamayız, ne diyelim şimdi adamlara, patates hırsızı mı diyelim diyorlar. Hatta bazıları Kürt ailelere sizde onlardan (babamdan) şikayetçi olun, bize hakaret ediyorlar falan deyin, mahkeme ikinizi de kovar, zaten o zamana kadar da kış gelir diye akıl veriyorlar. Onlar da gidip babamdan şikayetçi oluyor. Kardeşim başka bir şehirde savcılık yapıyor. Ona haber veriyorlar. O babacığım belaya kalma, kalan patates sana yeter diyor. Bana haber verdiler. Ben de hemen hemen aynı şeyleri söyledim. Çünkü elimizin kolumuzun bağlı olduğunu biliyoruz.

Şimdi kara kara düşünüyorum. Yaşlı anam ve babam muhannete muhtaç olmayalım diye inanın öyesine çalışıyorlar ki, görmeyince kimse inanmaz. Ama, gelin görün ki ovada kürtler, dağda domuzlar babamın bütün emeklerini yiyip bitiriyor ve babam onların insafına sığınmaktan başka bir şey yapamıyor.

 
Toplam blog
: 26
: 1397
Kayıt tarihi
: 10.08.08
 
 

Eğitimciyim. Mesleğimi seviyorum ama dünyaya ikinci defa gelme şansım olsaydı farklı bir meslekte..