Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '06

 
Kategori
Sinema
 

Babam ve Oğlum

Babam ve Oğlum
 

Gösterime girdiği ilk günden beri gerek oyuncu kadrosunun mükemmelliği gerek Çağan Irmak'ın yönettiği bir film olması nedeniyle izlemek istediğim, zamansızlıktan fırsat bulup da izleyemediğim bir filmdi Babam ve Oğlum. Bu arada filmi izleyenlerden aldığım eleştiriler çok olumluydu hatta herkesin paylaştığı ortak bir görüş vardı film izleyenleri ağlatırken güldürüyor, güldürürken de ağlatıyordu.

Bir kaç gün önce kendime zaman yaratıp Babam ve Oğlum'u izleme fırsatı buldum ve sinemaya giderken aklımda olan düşüncelerim açıkçası şuydu: Ağlamaktansa filmin sanatsal yönünü inceleyecektim. Ne de olsa Bir Çağan Irmak filmiydi ve ben Çağan Irmak'ın herkes çok eleştirse de bir önceki filmi olan Mustafa Hakkında Herşey'i de beğenmiştim. Ayrıca Çetin Tekindor, Hümeyra, Şerif Sezer, Fikret Kuşkan gibi önemli sanatçıların olduğu bir film hem kaçırılmazdı hem de onların bir arada olduğu bir film izlenirken elbette hem ağlanır hem gülünürdü. Ayrıca filmin öyle ikinci dakikasında ağlamak da neyin nesiydi? Bence insanlar ağlamak konusunda birbirlerini şartlamışlardı.

Sonra ne mi oldu? Film başladığı andan itibaren kendimi sanki filmin içinde buldum. Yirmi beş yıl geriye gidip o dönemi tekrar yaşadım. Filimin ilk dakikalarında girdiğim şoktan kurtulayım derken kendimi başka yerlerde buldum. Bir babanın oğluyla ilişkisini izlerken bir başka babanın da oğluna karşı yaşadığı pişmanlığı çok belirgin bir şekilde gözlemledim. Küçük bir çocuğun gerçeklerle kendi hayal dünyasını nasıl birleştirdiğini gözlemledim. Sonuç ne olursa olsun bir insanın ideolojisinden vazgeçmeyeyeceğini yine de yaşadıklarından pişman olmadığını izledim.

İzleyenlerin neden ağladığını neden ağlarken güldüklerini anladım çünkü filmin başladığı andan itibaren gözümden akan yaşlara engel olamadım. İtiraf edeyim film bittikten ve filmi izlememin üzerinden bir kaç gün geçmesine rağmen film aklıma düştükçe hala gözlerimden akan yaşlara engel olamıyorum.

Neden bu kadar etkilendik bu filmden diye düşünüyorum günlerdir.
Filmde yaşananların bir dönem bir şekilde hepimizin başından geçtiği için mi? Artık anne ve baba olduğumuz için hem anne, baba gözüyle hem de çocuk gözüyle filimi izlediğimiz için mi?

Çağan Irmak yine bizleri bir yerlerden yakalamış, yine yüreklerimize ulaşmanın hedefini on ikiden vurmuş. Babam ve Oğlum' u unutulmayacak filmler arasına yerleştirmeyi başarmış.

Dip Not : Bu yazı 2005 yılının Aralık ayında yazıldı. Üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen film hakkındaki duygularım değişmedi, ancak 2006 yılı Antalya Altın Portakal Film Festivali' nde önemsiz bir nedenle bu filmin yarışmaya alınmamasını anlamıyorum. Bir sinemasever olarak haksızlık yapıldığına inanıyorum.

 
Toplam blog
: 157
: 1671
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

İstanbul doğumluyum ama 20 yıldır Antalya'da yaşıyorum. 3 yaşında bir oğlum var ve eğitimciyim. Kend..