Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Babam ve Okumak Üzerine

Babam ve Okumak Üzerine
 

Kız çocukları genelde annelerini model alırlar. Benimse idolüm, babamdı. Bugün, giyim konusunda çok titizleniyorsam, çiçekleri, hayvanları resim yapmayı,okumayı, kısaca yaşamı çok seviyorsam bunda babamın payı çok büyüktür.

Okuma alışkanlığımın babamın sayesinde tefrika romanlarla başladığını söylemem size garip gelebilir. Daha da garibi bunların pehlivan tefrikaları olması... 60'lı yılların başında evimize iki gazete girerdi. Bunlardan biri "Her Gün" gazetesiydi ve babam o gazetede yayınlanan tefrikaları takip ederdi. Onun yaptıklarını taklit etmek en büyük zevkim olduğundan onunla birlikte ben de okurdum(!) O günlük gazeteleri okurken ben de karşısında eski gazetelere sanki okuyormuş gibi bakardım. Okumayı öğrendikten sonra ise masal kitabı yerine pehlivan tefrikası okuyan bir başka çocuk olmuş mudur bilmem?

Her Gün gazetesi mahalledeki bayiye öğleden sonraları gelirdi. Koşa koşa gider alırdım. İçimde gazeteyi bir an önce açıp okuma isteğiyle eve geldiğimde; yukarıya çıkmadan, hemen orada, taşlıkta gazeteye bakmak,romanlara bir göz atmak isterdim.
Ama yok, yapamazdım! Babam, gazetenin açılmış olduğunu anlar,satırlar üzerinde gözlerimin izini görür diye korkardım... Zira bizim evde gazeteyi ilk babam okurdu. Kural buydu!
Hiç söylenmeyen ama herkesin bildiği kurallarımız vardı. Örneğin, babam yattığı zaman yatar, radyoyu açtığı zaman dinlerdik. Bu kurallar asla sorgulanmazdı. Yaşı çok genç olanlar bu satırları okuduğunda eminim çok tuhaf bulacaklar ama biz böyle yetiştik...
Neyse, konuyu dağıtmayalım. Aslında tefrika romanlar, yayınlandıkları tarihlerde benim gibi pek çok kişiye roman okuma alışkanlığı kazandırmıştır. Şimdilerde neden yapılmıyor, bilemiyorum... Aslında, edebiyata bu kadar uzak bir toplum için yapılabilecek en kolay ve en güzel yolun bu olduğunu düşünüyorum.

Bir de okumayı sevmek, istemek var tabii. İnsanın içinde yoksa mümkün değil sevdiremezsiniz. Anlatamazsınız da! "Okumayan insanlar, onun ne kadar çabaya, ne kadar zamana mal olduğunu bilmez. Ben okumayı öğrenmek için 80 yılımı verdim.Yine de öğrendim diyemem!" Goethe'nin abarttığını düşünmeyin. Okumak gerçekten çaba ve zaman gerektirir. Hani denir ya, "Boş vakitlerimde kitap okurum!" Hayır, çok yanlış!
Kitap okumanın boş vakitle bir ilgisi yoktur.
Okumak başlı başına bir eylemdir. "Bir haz işidir.(...) Yemek gibi, giyinmek gibi, cinsellik gibi salt kişinin kendinde başlayıp biten bir olgudur. Giderek tutkuya dönüşür. Tutku tutsak eder. (...) Kişi salt tutsaklığının sonuçlarını yaşar. O sonuçların en belirgini kişinin kendine dönmesi, çevreden soyutlanması ve giderek yalnızlığını çoğaltmasıdır."*

İnsan yalnızlaştıkça daha çok "kendi" olur. Kendi oldukça da neyi, neden istediğinin bilincine daha iyi varır. Yalnızlığı, kendini tanımasına, sorgulamasına fırsat yaratır bir anlamda. Kendini tanıyan insan, başkalarını ve dünyayı da tanımak ister. Dolayısıyla daha çok okur. "Okurken aradığımız yeni düşünceler değil, kendi düşüncelerimizin basılı sayfada doğrulandığını görmektir. Bize çarpıcı gelen sözler, kendimize mal ettiğimiz bir evrende yankılanan sözlerdir. Bu titreşim içimizde yeni başlangıç noktaları bulmamıza yardım eder."**

Kendi düşüncelerimizin başkaları tarafından doğrulanması özgüvenimizi arttırır. Kitabın yazarıyla ortak bir paydamız olması bizi motive eder. Bu bağlamda, kişisel ilişkilerimizde kitaplar bir köprü görevi üstlenir.

Masal kitaplarından önce pehlivan tefrikalarıyla tanışan bu küçük kız, 50 senedir okumaktan hiç bıkmadı. Teksas, Tom Miks, Red Kit gibi çocukluğunun popüler çizgi romanlarından, dünya klasiklerine uzanan o uzun yolda hala yol alıyor. Tek üzüntüsü, okumayı düşlediği daha bir çok kitabı okumak için fazla zamanının kalmayışı...

* Hasan Bülent Kahraman / (Tersinden Okumak) Cam Odada Oturmak İnkılap Yay. 2002 ** C. Pavese / Yaşama Uğraşı
 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..