Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Babama mektup

Yaşadığım en büyük acı, en büyük yalnızlık. Yaşamımda ki bir çok duygunun değişime uğradığı anlar o dakikalar oldu. Bir çok kez yaşamıştım bu tecrübeyi üzülmüşdüm, biraz karamsarlaşmıştım, biraz da isyankar olmuştum daha öncekilerde ama hepsi hepsi birkaç gün sürmüştü sadece. Oysa o an yaşadıklarım bir çok şeyin sonu ve bir çok şeyin de başlangıcı olacaktı.

Ömrüm boyuca olmadığım kadar yakındım ona. Kucağımdayd, bir bebek gibi. Mutlaka o da beni böyle kucağına almıştı, bebekliğimde. Yüzüne baktığım zaman, bir çok kişinin anlayamayacağı bir tebessümle gözlerimden akan yaşlar birbirine karışıyordu. İki çelişik duygunun yüzünüzde ifade aldığını yaşadınız mı hiç ? Oysa bize okuldayken öğretmişlerdi Leonardo'nun Monalisa tablosunda bu duygunun yüzde ifade bulduğunu.

Buz gibi bir tene dokunduğunuz zaman ürperirsiniz, öyle değil mi? Parmaklarımın ucundan büyük bir hızla yüreğimin içine sızan bir ateşti oysa benim hissettiğim. Sımsıcak bir duygu, içimi ısıttı. Yatırırken onu buz gibi mermerin üzerine üşümesinden korktum, ya hasta olursa? O da beni bu duygularla bırakmamış mıydı yatağıma, üzerimi örtmemiş miydi sıkı sıkı, hasta olmayayım diye.

Bütün sinir hücreleri ölmüştü, , hissetmezdi acıyı. Hoyratça kolunu bacağını kaldırıp sert mermerin üzerine bıraktığında yıkayıcı, yanmıyor belki canı. Ama yanan yürek benim yüreğimdi. Nasıl böylesine kötü davranabilirdi ? Gözünün ortasına bir yumruk patlatmazmıydı birisi bana böyle davransaydı ? Mahalledeki arkadaşlarımla misketler yüzünden kavga ederken, hemen ayırmamış mıydı araya girip? Bana yapılan her bir darbe onun vücunda bir iz bırakıyordu demek ki.

Anlayamazdım o zamanlar. Farkında değildim, canından bir parçanın ne anlama geldiğini.

Güzelce giydirdim, tertemiz bembeyaz . Mis gibi kokuyordu. Koltuk altından tuttum, bacaklarından canımın diğer parçasını. Rahat olsun diye yan yatırdım, geriye düşmemesi için sırtının altına toprak, yastık olarak bir taş parçası. Kuş tüyü yastık daha mı iyi olurdu? Nefes almakta güçlük çekmemesi için başındaki bağı biraz gevşettim. Zaten zor nefes alıyor, daha da çok bunalmasın diye. Hava çok sıcaktı, zira temmuz 17. Akşamları serin olur, üşütmesin diye 9 parça tahtadan yaptığımız yorganını örttüm üzerine.

Uyumakta güçlük çekmesin diye ninni söylüyordu, hoca efendi. Ancak o oğlunun sesini duymadan rahat edemezdi. Üzerine ilk toprağı döktüğümde, kendi sesimle başladım ninni söylemeye. Uykuya daldığında, onu yatağında rahat bırakarak çıktık yeni evinden.

Bir hoş oldum ondan sonra. Ne zaman bir baba bir oğul görsem filmlerde, yatağının üzerine düşen bir yağmur damlası gönderir oldum. Her bir yağmur damlası evinin bahçesinde bir çiçek açtırır diye.

Şimdi yok yanımda, bazen kapı çaldığında evde otururken, kül tablasını saklamaya çalışırım. Sanki gelecek gibi. Kulakları çınlasın diye anıyorum bazen bana kızıyorlar. Olsun, o anlarda beni ziyarete gelmiş, beni korumaya çalışıyor, benim dertlerimi dinliyor diyorum. Bazen anlatıyorum ona dertlerimi içimi döküyorum. Biliyorum dinliyor beni ama bir de sesini duysam. "Sen bilirsin oğlum" dese. "Yanlış yapıyorsun" dese, dese ki " Aferin oğlum". Belki diyordur. Rüyama gelse diyorum, rüyalar sesli olur ya. O zaman duyarım sesini. Özlem gideririm. Bu akşam seni bizim eve bekliyorum baba, sabaha kadar konuşuruz seninle. Sabah olunca sen evine dönersin, söz tutmam seni.

Seni çok özledim baba, bir oğul olarak, bir baba olarak.

Oğlun ALİ,

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..