Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Babamı sonsuzluğa uğurladık

Babamı sonsuzluğa uğurladık
 

Sivas'ın Yıldızeli ilçesindeki Pamukpınar Köy Enstitüsü'nden 1946 yılında mezun olmuştu. O yıllardaki tüm köy çocukları gibi hayatını ancak okuyarak kurtacağını biliyordu. O nedenle öğretmeninin yönlendirmesiyle, öncelikle annesini ikna etmiş, sonra da babasının elinden tutarak, Erzincan'ın Kemah ilçesine bağlı Kerer köyünden, "Öğretmen" olma ideali ile yola çıkmıştı. Henüz tamamlanmamış okul binalarını kendileri yaparak, eksi 30'lara varan soğuklara dayanarak, bitlenerek, yarı aç yarı tok kalarak eğitimini "O büyük ideal" uğruna tamamlamış ve yine Erzincan köylerine öğretmen olarak atanmıştı.

Yıllarca köylerde çalıştı. Bazı köylerde okul binalarını öğrencileriyle, köylülerle birlikte yaptı. Görev yaptığı köylerde özellikle kız çocuklarının okutulması için mücadele verdi. Bataklıkları kurutarak ağaçlandırdı. Ağaçlarda aşılama yöntemlerini köylülere öğretti. Hem köylülerin, hem de hayvanlarının hastalıklarıyla ilgilendi. Radyoyu ilk kez o tanıştırdı köylülerle. Kütüphaneler kurdu. Eğitimin meşalesini hep canlı tuttu. O meşale öylesine canlı kaldı ki, 50 yıl sonra bile öğrencileri O'nu aradılar, buldular, sevgilerini esirgemediler. Sonra büyük kente gelmek istedi. Çünkü 4 erkek çocuğunu, özellikle de tek kızını, yani beni büyük kentte okutmak istiyordu. İzmir'i seçti ve 33 yıllık meslek yaşamını, "Sinirleri yıprandığı ve çocuklara bağırmaya başladığı" için ağlaya ağlaya noktaladı. Emekli ikramiyesi ile gezebilir, ev, araba alabilirdi, yapmadı. Konak Kitabevi'ni kurdu. Eğitime olan sevdasını başka bir şekilde, insanlara kitap okutturarak devam ettirmek istedi. Ticareti hiç beceremedi, kitabevinden büyük paralar kazanmadı. Ama yeni dostlar kazandı. Aziz Nesin, Ruhi Su, Uğur Mumcu, Adnan Yücel, Ahmet Telli, Ataol Behramoğlu, Halit Çelenk, Muzaffer İzgü gibi önemli isimler hep O'nun dostları oldu, kitabevinde imza günleri düzenlediler.

5 çocuğunu da en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştı. "Bütün ev bir tarafa, kızım bir yana", "Karadutum, çatal karam, nar tanem, nur tanem, bir tanem" diyerek sevdiği tek kızıyla, yani benimle hep gurur duydu. Daha sonra da aynı gururu kızımla yaşadı. Dokuz torunu içinde en sevdiği, değer verdiği kızımı gözünün önünden ayırmadı, eğitimiyle bizzat ilgilendi.

18 Ocak 2007 Perşembe günü, saat 17.00'de babacığımı sonsuzluğa uğurladık. Acısı çok taze. Kızımla biraz önce yine karşılıklı ağladık. Kızıma, "Evet artık O'nu göremeyeceğiz ama hiç unutmayacağız. Ölümden daha kötüsü, unutulmaktır. Bazı insanlar yaşarken bile unutulurlar. Ne mutlu büyükbabana ki, O'nu unutmayacak insanlar bıraktı ardında." dedim. Ama kızım daha çok genç, henüz 16 yaşında ve ilk kez böyle bir acı yaşıyor. Bu acılarla olgunlaşacağını henüz bilmiyor.

Babacığım, sen bizi çok sevdin. Ülkeni sevdin, ülkenin insanlarını sevdin. Aydın bir insan olarak, bu ülkenin daha da çağdaşlaşması, ilerlemesi için mücadele ettin. Ardında senin mücadeleni sürdürecek insanlar bıraktın. Rahat uyu babacığım, seni hep özleyeceğiz, hiç ama hiç unutmayacağız. Seni çok seviyoruz. Hoşçakal.

 
Toplam blog
: 37
: 1503
Kayıt tarihi
: 26.08.06
 
 

1958 doğumluyum, İzmir'de yaşıyorum. 17 yıl gazetecilik yaptım ve emekli oldum. Şimdi babamın kurduğ..