- Kategori
- Sosyoloji
Babandan Ötesini Bilmek Zorunda Değilsin, Baban da Babasını Bilsin
Sanki tarih kitabıyız, yedi ceddimizi soruyorlar, “Kimlerdensin?” Ne bileyim kardeşim, git nüfus idaresine sor! Özellikle de eskiler, pek meraklılar.
Sadece anneni ve babanı bilmek zorundasın, bilmezsen nereden geldiğin bilinmez. Hani soyun belli olsun, dünyanın ne halleri var!
Ben soy ve aile bağını vesayet olarak görüyorum ve bunların hayatımızı olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Öyle ki babamızı dedemizi bilmemiz de yetmiyor, bağlı olacaksın. Yaşıyorsa zaten yanındayız, öldüyse Allah rahmet eylesin, ne bağı!
Aslında en büyük vesayet bu; çünkü hayatımız burada şekilleniyor; ben farklı ve yeni bir canlıyım hiçbir şeyimin dedeme atama benzemesi gerekmez, hatta kimin çocuğu olduğumu bile bilmesinler ben bileyim yeter.
Benim ailem yok arkadaş, nereden geldiğim de belli değil ağaç kovuğundan çıktım! Aileniz ve soyunuz önemliyse siz önemsiz oluyorsunuz.
Aileniz hakkında her şeyi bilmek zorundasınız. Genel olarak kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi bilsek yeter aslında. Ninemin adını bilmiyorum, ben doğmadan ölmüş; Ayşe’ymiş Fatma’ymış ne fark eder kendini görmedikten sonra.
Ölmüş ve yaşayan aile bireylerine odaklandığınız zaman hayata konsantre olamıyorsunuz; onlar gibi olmak istiyorsunuz, onlara layık olmak istiyorsunuz falan.
Aile ve soy sadece kimlik tespiti içindir, kişi burada şekillenmez.