Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Bacaklarınızı pergel gibi açmayın!

Bacaklarınızı pergel gibi açmayın!
 

Ankara’daki tecavüzcü vahşetini izleyince, bir insanın raydan çıktığında ne kadar aşağılık olabileceğini bir kez daha gördüm. Bu izlediğimiz ilk haber değil ve son da olmayacak. Daha yakın tarihte Ümraniyede bir eve giren sapık , hem talihsiz adamı öldürdü hem de zavallı kadına tecavüz etmeye kalkıştı. Kimisi “Testere” filminden etkilendi ve arkadaşını kesti, kimi “pokemon” oldu camdan aşağı atladı

Bu eylemlere kalkışanları, ruh sağlığı yerinde biri olarak görmemiz mümkün değil ve zaten yapılan bilimsel çalışmalar da toplumdaki her beş kişiden birinin ruh sağlığını bozuk olduğunu ortaya koymaktadır.

O yüzden sokakta yürürken omuz atan birine veya trafikte aracımın üstüne üstüne gelen birine son derce nazik davranıyorum. Çünkü direksiyon başındaki kişi veya yolda yürüyen kişi o beş kişiden biri olabilir ve an gelir biz de ruh sağlığımızı yitirebiliriz. Bir bilgisayarın çökmesi gibi aşırı zorlanma karşısında insanların da sinir sistemi çöküyor ve tedaviye ihtiyaç duyuyor. Hele yaşadığımız bu çağda insanların ruh sağlığını koruyabilmeleri son derece güç bir olay gerçekten.

Fakat benim esas değinmek istediğim konu, sanığın suçu işlerken nelerden etkilendiğini söylemesi ile ilgili. Televizyonlardaki filmlerden ve haberlerden etkilenerek izlediklerini uygulamaya kalktığını ve uyguladığını eğer yakalanmasaydı uygulamalarına devam edeceğini belirtmiş.Tamamen ruh sağlığını kaybetmemiş olmalı ki, hamile birine, eşinin de hamile olmasından dolayı empatik davranarak tecavüz etmekten vazgeçiyor.

Ve daha önce izlediği “Barda” filmin den ilham aldığını söylemiş.

Bence esas sorgulanması gereken budur.

Bu tür filmleri yapan, satan ve yayımlanmasına izin veren de bu sanık kadar suçludur.

Nasıl ki basın da sansür var ve basın özgürlüğü adına her şeyi yazamıyorsanız, sanat diyerek yapılan her filme de izin vermemek ve gerektiğinde sansürlemek lazım.

Yani silahı kullanan ve ateş ederek birinin ölümüne yol açan adam kadar, silahı yapan ve satan da suçludur.

Bu düşüncem mantık dışı gelebilir ama kanunlar, sanat çalışmaları, fikir ve düşüncenin her türlüsü; sadece ruh sağlığı yerinde toplumlar için değil, bireylerinin ruh sağlığının beşte birinin bozuk olduğu bir toplum düşünülerekten yapılmalı.

Özellikle cinsel açlık çeken ve erotizme bu kadar rağbet eden bir toplumda. Onlara fantezilerini gerçekleştirebilecekleri filmler yapmak, satışına izin vermek son derece tehlikeli.

Önce ruh sağlığı yerinde bir toplum, sonra sanat.

Aksi takdirde bir mühendisin mükemmel bir arabayı icad edip manyak bir sürücüye teslim etmesinden farkı kalmaz.

“Bacaklarınızı pergel gibi açamayın!” diyen müdüre’ye de “ben böyle sanatın içine….!” diyen belediye başkanına da kızmıyorum. Usluplarını yanlış buluyorum. Doğruyu söylerken yanlış söylediler.

Çünkü insanın nasıl ki açlık gibi temel dürtüleri varsa, cinsel dürtüleri de vardır. Ve bu dürtüleri harekete geçiren eylemlerden kaçınmak lazım. Cinsel dürtüler de fiziksel dürtüler gibi insan doğasının bir parçasıdır. Açlıktan kıvrılan bir insana siz sürekli yemek reklamı yapar, burnuna tahammülü güç güzel yemek kokular verirseniz o insan eğer yemek yeme imkanına sahip değilse gidip hırsızlık yapacak veya yanlış şeyler yapacaktır.

Cinsel açlık çeken, bir çok dini –ahlaki değer yargısını yitirmiş, yozlaşmış, raydan çıkmış bir topluma da sürekli cinsellik aşılar ve sansür uygulamazsanız bu tür suçların azalmasını da beklemeyin.

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..