Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '09

 
Kategori
Turizm
 

Bacasız fabrikalar kapanmasın

Ülkemize gelen bir Japon Turist anlatıyor;

‘Tatil yörelerinizden birinde balık lokantasına gittik. Tezgah üzerinde yiyeceğimiz balığı beğendik. Tarttılar. İki balık yaklaşık 1.5 kg geldi. Bunları ızgara yapıp masaya getirdiklerinde aynı balıklar olmadıklarını gördük. Gelen balıklar çok daha küçüktü. İtiraz ettiğimizde ‘balık pişince böyle küçülür’ dediler. Hesabı ödedik çıktık. Daha sonra aynı lokantada ve birkaç başka lokantada aynı işlemleri tekrarladık. Ancak, bu defa yanımızda götürdüğümüz makasla belli etmeden beğendiğimiz balıkların kuyruklarını kestik. Masaya gelen balıklar ise kuyrukları kesik değildi ve gene daha küçük balıklardı. Sizin ülkenizde turistleri kandırıyorlar bir daha gelmeyeceğiz. Ülkemde de bu durumu anlatacağım.’

Bu olayı arkadaşımdan dinlediğim zaman, hemen aklıma benim yaşadığım birkaç benzer olay geldi;

Turistlere hoş görünmek için Amasya’ da ‘Ytong Tuğla’ larla tarihi eserlerin restore edildiği, İznik’ de ‘Amerikan Bezi’ benzeri kumaşlarla tarihi ağaçların oyuklarının kapatıldığı, bir çok yöremizde kilise ve benzeri tarihi yapılardaki rölyef ve resimlerin yağlı boya ile boyanarak yok edildiği ülkemizde, her gün turistlere yönelik bir kötü davranışın haberini almaktayız.

Denizlide bulunduğum bir sırada, bir alış veriş merkezinde satılmakta olan ürünlerin etiketleri dikkatimi çekti. Etikette turiste 40 € , Yerli turiste 20 TL. Denizli halkına 15 TL olarak üç ayrı fiyat yazılıydı. İlgiliyi çağırdım ve

‘Bu ne biçim bir şey, açıkça turistleri kazıklıyorsunuz dedim.’ Aldığım cevap da o kadar ilginçti;

‘Yerli turiste indirim yapıyoruz. Ürünü Denizli halkıyla aynı fiyata alıyor. Yabancı Turist para biriminden fazla anlamıyor. Onun için önemli değil’. Sadece gülümsedim geçtim gittim.

Yine bir gün İngiltere’den bir misafirim gelmişti. Ankara’ nın Kızılay meydanında bir taksiye binmiş ve iki sokak yukarıda yaklaşık üç yüz metre mesafedeki işyerime gelmek için elindeki adresi taksi şoförüne göstermiş, şoför de müşterisini dolaştıra dolaştıra bir buçuk saatte işyerime getirmişti. Elbette ki aldığı ücret de o oranda fazla olmuştu. İşyerimden yürüyerek Kızılay meydanına indiğimizde ise yabancı misafirim bir an durakladı ve sinirli bir şekilde;

‘beni kandırdınız’ dedi. Yerin dibine girmiştim.

Yaşadığım diğer bir olayda ise, Amerikalı bir diş hekimi arkadaşımı Ankara’ nın turistler için cazip gelen Samanpazarı bakırcılar çarşısına götürmüştüm. Arkadaşım Türkçe bildiği halde satıcı ile hiç Türkçe konuşmaması dikkatimi çekti. Kendisi bir bakır bakraç beğendi. Eskitilmiş, yer yer kalayları dökülmüş küçük bir bakır bakraçtı bu. Satıcı benim buranın yerlisi olduğumu anlayınca yanıma geldi ve bana;

‘Ağabey, sen pazarlığa karışma memleket meselesi bu. Ülkemiz kazansın’ dedi.

Amerikalı arkadaşım da zaten benden pazarlık konusunda hiç yardım istememişti. Sonuçta satıcı, adi bakır bakracı, tarihi eser olarak inandırdığını sandığı Amerikalıya normal fiyatının birkaç kat üzerinde sattı. Satıcı ben olaya müdahale etmediğim için memnun bir vaziyette bana göz kırptı. Birkaç adım atmıştık ki, Amerikalı arkadaşım da

‘Sizin satıcılar çok uyanık. Bana bu toprakta eskitilmiş adi bakracı tarihi esermiş gibi fazla fiyata sattı.’ Dedi. Ben, bilerek bunu neden aldığını sorduğumda bana;

‘Amerika’ da bakır işleri yapan bir yabancı var. Bizdeki bakır işleri çok daha pahalı fiyattan topluyor. Bende bunları ona satarak seyahatimi ucuza getireceğim.’ diyerek güldü.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Hemen her gün her birimiz yaşayarak ülkemize gelen turistlerin maruz kaldığı bu kötü davranışlara şahit olmaktayız. Ancak bacasız fabrika denilen turizmin her geçen gün geriye gittiğini de üzülerek görmekteyiz. Turiste yapılan kötü davranışlar, eğitimsiz toplumun bindiği dalı kesmesidir.

Daha ne kadar bindiğimiz dalı kesmeye devam edeceğiz?

 
Toplam blog
: 106
: 597
Kayıt tarihi
: 13.02.09
 
 

1953 Denizli doğumlu, evli ve iki çocuk babası. Doktor dişhekimi, şimdiye kadar yayınlanmış yedi ..