BADALDA YAĞDANLIK
Hava yağmur yerler yaş
Yerde bir beden yanında, bir baş
Hemen yanında, kocaman taş
Yer çamur, sıçramasın yavaş
Akşam oluyor, bir telaş, bir telaş
Yemek enfes de olsa mekân salaş
Gökyüzünde ağlayan bulutlar
Susunca boşa gidiyor umutlar
Fıkralarla gerçek olan hayatlar
Dua lazım bir aralık
Denizde öksüz balık
Badaldaki yağdanlık.
*
KAFFA
Güzel kafa yordun
Kafan güzel oldu mu?
Çirkinliklere üzüldün
Çirkin güzel oldu mu?
Ballandı, bal badem
Düşündün mü sen madem
Düş görmekle, düşünmek
Aldığın en büyük hediyen
Konuş ara sıra kalsan da kendin
Kaybolmasın
Eski kelimelerin.
**
renkler
beyazla siyah yok ki hayatta
sarılar, sarışınlar da var
buzlar ülkesinde,
griler, kırkından sonra
beyazlar elliye doğru
mevsimler bile yazla kış değil
baharlar var, ilkbahar umut,
sonbahar mevsiminde hasat,
yazın çalış, kışın tüket;
dostluklar bile, farklı lezzetli
kesin demek zor işte
bolca tereddütle bir hayat
kontrol, temkin ve tecrübeyle sabit
***
uzun kısa
uzun mu kısa mı olsun
yolculuğun,
bilemezsin.
akar gidersin, akışına
karşı çıkmak zordur
akıntıya karşı kolayca yüzemezsin
yorulur pes edersin
yok olur emeklerin
diye diye ne diye duruyorsun
yüzsen de gideceksin
yüzmesen de gidiyorsun
dalgalar hayata eşlik ediyor,
o kadar…
****
ISSIZ VE ÖKSÜZ
ıssız ve sessizdir
Anadolu’nun bazı köylerinde
gurbet şarkıları da susmuştur
giden gelmeyecektir belli
sonsuza kadar terk edilmiş köyler
iş makinelerinin homurtusu ile uyansa da bazen,
uzak tepelerde altın madenleri
varsa kime ne faydası var,
sahipleri uzaktan kumanda ellerinde
açılır bir tavandan gökyüzünü seyrederler
onlar da yapayalnız
kim ister ki
dışarıda şarap şişesine şişlenirken insan
kim ister, altın sürahiden su içmek alenen!
*
ampuller
Sağa sola, yüzlere, bedenlere, çocuklara,
yollara, yolculara
en sonunda son kez tavana baktılar
son kez tavana
tavanda asılı kaldı lambalar.
**
sobabaşı
yanan sobanın başında iki ihtiyar,
oturmuşlar öylece sessizce yaşanır sonbahar
nice sonbaharlar gibi,
kimsenin umurunda değil,
televizyonda akşam akşam aynı haberler
bir de yıllar önce ölen kemal sunal’a
ikide bir rahmet okuyan ihtiyarlar
kendilerine rahmet okuyanlar.
**
aradım
Sen yoktun ya ben seni çok aradım
Sen vardın ya ben seni çok aradım
Seni ben anlamadım
Seni anladığımda çoktan gitmiştin
Anlatamadım, sustum
Susmadım da kendimle konuştum,
Konuşmadım adeta, içim içimi yedi... savaştım…
Şişelere doldurup yeni yüzyıl mesajlarını
toprağa gömdük, denize attık,
ormanının en tenhasına gizledik,
gökyüzüne fırlattık, uzay araçlarıyla,
bekliyoruz yeni mesajları gelecekten
geçmişten geldi, biz aldık anladık da
geleceğe mesaj yolluyoruz.
Gerçi bizle gidiyor mesajlarımız…
*
akıllı ve kurnaz
Kimi akıllı diğeri kurnaz
Biri bilimle hileyi birleştirdi
Diğerine dünya zulüm
Dil bilmediğin dünyada
Sana yer yok be gülüm.
*
değeri düşen
Değeri düşen onca şey var ki
Bunca yaşanmışlığa belki değer
Kışın dondurucu soğuğunda el eler değer.
Yüksek tepelerde bir kartal uçar
Güneş ışıkları ilk o tepelere çakar
Yalnızlık tepelerde değişmez kural
Düz mantık bu ya değişmeyen kanun
Aslanın huyu belli, postuna aldanman
Onu otçul yapmaz, çünkü o bir etçil
Bu da aslanın inan ki suçu değil.
*
eski karyola gıcırtısı
Eski karyola, soğuk bir kış gecesi
Odun varsa, evin tüterdi köyde bacası
Yaşlının ayrı sallanır karyolası
Gencin nefes nefese canı çıkası
Biri mutlu bir gülümsemeyle uyur
Diğerinde acının verdiği ıstırap duyulur,
Sabah ahırdan gelen ineğin sesi
Biri aladır, diğeri birazcık sarımsı
Köpek havlamasa, horoz öter
Gıdaklayan cilveleşen hayatlar
*
namus bekçileri
En büyük namus bekçileridir
Sözde namuslular, ya geçiniz bir kalem,
Ne gözler süzülür bilmez mi gören
El âlem ne der diye sürekli söylenen
El âlem olmayınca, gece karanlıkta
Beyaz peynir, beyaza çalan göğ su ne?
İçinden ne geçiyor var mı gören, bilen
Şimdilerde baharla bahar arası
Yaşanır yaşanan, kış sonrası
Görünüşte kontrol her şey tamam da
Görünmez mi gece, mısır tarlası
*
kirli bohça
Kipkirli hem de pasaklı bir bohçaya
Servet sakladım,
Sonra unuttum yerini
Bir daha bulamadım
Bir ömür boyu çöpe biriken ne varsa
Galiba yerini buldu
Ben öyle anladım.
Kirloz bohçayı, çöpte bulanlar
Belki saklamazlar diye umalım.