Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Badem bıyıklı-top sakallı rekabetinde arada kalanlar: Sinekkaydılar

Badem bıyıklı-top sakallı rekabetinde arada kalanlar: Sinekkaydılar
 

Küçüklüğümde devlet dairelerini birer tapınak olarak görürdüm. Çalışanları birer ilah gibi algılar, onlara nezaket gösterisi yapmak için fırsat kollardım. “Devlet daireleriyle çocuk yaşta nasıl tanıştın.” sorusunu siz yöneltmeden, ben cevabını vereyim. Arkadaşlar altı çocuklu bir ailenin en küçüğüydüm. Biraz da hiper aktif olduğum için devletle alakalı bütün işler benim üstüme kalıvermişti. Faturaları her ay düzenli olarak yatırıyordum.

Arkadaşlar keşke hep çocuk kalsaydım. Memurları birer ilah, devlet dairelerini de tapınak olarak görmeye devam etseydim. Bir gün elime Aziz Nesin’in bir kitabını tutuşturdular: Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz. Ağırlığı kilosundandır dedim ve bir çırpıda bitiriverdim. Meğerse ağırlık kilodan değil doğrudan, uyanıştan kaynaklanıyormuş. İşte o gün bir uyandım ve bir daha da uyuyamadım. Daha sonra mı ne oldu?

CHP’nin baskın olduğu dönemde babam her Cuma günü suların kesildiğini söyler, güzel methiyelerle CHP’yi anardı. Ben de var gücümle babama destek verdim. Artık konuşmaktan korkmuyordum. Daha sonra top sakallı- badem bıyıklı çatışmasının ilk raundunu zevkle seyretmeye başladım. Biraz önce belirttiğim gibi, top sakallılar badem bıyıklılar üzerinde büyük bir baskı uyguluyordular. Badem bıyıklılarda susuyor sıranın kendilerine gelmesini bekliyordu.

Bu sırada kenarda duran sessizler dikkatimi çekti. Kafaları karışık,  yalnızlıkları her hallerinden belli olan sessizler beni bir kez daha bunalıma soktu. “Allah’ım bu gruplar birbirleriyle çatışırken sinekkaydılar (yani tarafsızlar) nasıl bir pozisyonda yer alıyor. Çok geçmeden onu da öğrendim. Nasıl mı?

Bizim arkadaşlardan birinin babası dini bütün bir insandı. Daha sonra (yani memuriyete girdikten sonra) adam bir anda solcu oluverdi. 1 Mayıs’ın anlamını bilmeyen adam, gösterilerde ön saflarda yer aldı. Evde namazını kılıyor, dışarda memur arkadaşları nasıl istiyorsa öyle davranıyordu. Bizim sinekkaydı baba oldu mu sana top sakallı- sinek kaydı karışımı baba. Adamın yüzü ikiyüzlülüğünü resmettikçe ben bakamaz oldum. Ben büyüdükçe adam küçüldü. Yıllar aktı gitti.

2.Dönem: Badem Bıyıklılar Dönemi

Baskın olan top sakallılar yavaş yavaş yerlerini badem bıyıklılara bıraktı. Ülke bir anda değişiverdi. Ulan 2002 gelince Tayyip Erdoğan tek başına iktidar olunca bizim okulu da içine alan bir Müslümanlaşma furyası aldı başını gitti. Solcu görünenler şimdi de Müslüman görünmeye çalışıyordu. Yani kısacası “Çakma Müslümanlar” ortaya çıktı. Kurumlara mescit açmalar, kıyafetlerin boylarını uzatmalar, göstermelik camilere doluşmalar içimi öyle bir acıttı ki, inanın bunun sözle anlatımı mümkün değildir. Tabii ki Badem Bıyıklılar bu numaraları yutmadı. Önceden fişlediklerinin peşinden hızla koşmaya başladılar. Top sakallılardan intikam almak için her yolu kullandılar. Ne gördüyseler aynısını yaptılar. Torpilin en profesyonelini yapmaya başladılar. Günümüzde hala kadrolaşmalarını tamamen bitiremediler. Neyse önemli olan top sakallıların yani badem bıyıklıların kadrolaşması değil. En önemlisi badem bıyıklılarla-top sakallılar arasında kaybolmaya mahkûm olan sinek kaydılar. Onlar için tek çıkış yolu vardır; başa kim gelirse onun düşüncelerine vakıf olmak. Yani siyasetçiler vatanı nasıl severse, sinek kaydılar da aynı şekilde sevmek zorundalar. Kendi düşüncelerine göre davranır, ortalığı karıştırırlarsa ne mi olur? Hanefi Avcı’nın nerede olduğunu hatırlatmamı ister misiniz?

İşte en büyük sorun bu. Badem bıyıklılar- top sakallılar bir şekilde anlaşırlar. Onlar zaten bu durumlara alışıktırlar. Fakat doğrudan başka bir şey bilmeyen sinekkaydılar için durum çok vahimdir. Tarafları sadece doğru olanlar hiçbir düşünce tarafından sevilmezler. Çünkü onlardan eritme yapılarak top sakallı-sinekkaydı ya da top sakallı-badem bıyıklı karışımı yapılamaz.  İki bin lira maaş, Cumartesi-Pazar izin ve sakin bir iş hayatı karşılığında hiçbir hükümete yalakalık yapmaz dosdoğru yaşar, doğruluklarını acıyla karıştırır ya malum davadan içeri alınırlar ya da kendini Müslüman olarak takdim eden gazetelerin nefretiyle karşılaşırlar.

Sonuç: Ey halkım! Eğer devlet dairelerinde “benim adamın gelsin” kavramı bitirilmezse, emin olun hepimiz siyasetçilerin mezesi olacağız. Meze olmak istemiyorsanız sinekkaydılar arasına karışın. Doğrudan ödün vermeyin. Doğruyu işine geldiği gibi kullanan Sözde Müslümanlara- Sözde Vatanseverlere prim vermeyin. Bu ülke sizindir arkadaşlar. Yalakalık yaparak bir yerlere yerleşmeyi amaçlayan insanlar acizden de ötedir. KPSS sınavından gerekli puanı aldığınız takdirde hakkınız olan yerlere yerleşebilirsiniz. Ha oldu ki mülakatlarda, geçen gün bir arkadaştan duyduğum “Paris Hilton’un köpeğinin ismi nedir” sorusunu size sorarlarsa (diğer bir deyişle; kardeş sen ağzınla kuşta tutsan ben bu işe yeğenimi alacağım derlerse) lütfen yasal organlara başvurunuz. Bu kesin çözüm mü? İşe alınacağınızın garantisini veremem. Fakat onurlu yaşayacağınızın, en azından hükümetin piyonu olmayacağınızın garantisini verebilirim. Onurlu kaybedişler onursuz galibiyetlerden daha iyidir. En azından akşam yatağa girdiğinizde rahat uyursunuz. 

 
Toplam blog
: 28
: 399
Kayıt tarihi
: 10.07.11
 
 

Uzmanlık alanım yazmak ..