Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '10

 
Kategori
Sivil Toplum
 

BAĞCILAR TREN KAZASI

Sayın okurlar Erzincan depreminden, Efes Pilsen ve son yaşanan iç olaylar ile geriye doğru yazacağımı söylmiştim. Deprem ve Efes faslını geçtik. İç olaylar yazılacağı sırada Bağcılar ilçesinde yaşanan çok acı kaza haberi geldi. Arkasından üst geçit vb tartışmalarını izlediniz. Şimdi bir çok kişiyi rahatsız edeceğimi bile bile bazı konuları dile getirmek istiyorum. (BEN BU YAZIYI YAZANA KADAR BU KONUDA BİR BENZER YAZI DAHA YAZILDI AMA BİR DOĞRUYU BİRKAÇ KİŞİNİN DİLE GETİRMESİNİN SAKINCASI YOK)

İstanbul' da aşırı derecede her türlü ulaşım aracı ile dolaşıyor olmama karşın bu kaza olan noktadan geçtim mi anımsamıyorum. Olasılıkla geçmiş olabilirim. Ama bu kadar çok gezen biri olarak bu konuda yazmam için o noktayı kesin görmem gerektiğini düşünmüyorum. Öncelikle olayı ikiye ayırmamız gerekiyor. (En temel nokta hariç, ona da en sonda geleceğim.) İlk olarak belediyenin üst geçit yapıp yapmaması tartışmasını bir kenara koyalım. Ve kabul edelim belediye ve/veya hangi devlet kurumu hata yaptı ise yaptı ve üst geçit inşa etmedi. Peki ama bu geçidin yapılmaması "madem yapılmıyor bizde 250 metre yürümeyiz buradan geçeriz" kavramını haklı kılar mı? Ayrıca unutmayın altında kalınan araç bir tren. Görülmeyecek gibi bir nesne değil. Nasıl oluyorda, ne yapıyoruzda o koskocaman kütleyi göremiyoruz ve geçme eylemine başlıyor ve devam ediyoruz. Kural ihlalinin bile bir mantığı olduğunu düşünüyorum.

İkinci nokta; gelelim çok genel davranış biçimlerimize. Velev ki o üst geçit yapılsaydı (kuşkusuz hayatını kaybeden gençlerimiz hariç) kaç vatandaşımız o üst geçidi kullanacaktı. Dürüst olun kaç kişi. İlk gerekçe geçit çok dik olacaktı kullanmamak için. Ben E5 asfaltı üzerinde tam üst geçidin altında (yani üst geçit var) trafik tıkalı değil, hızla akarken insanların karşıdan karşıya geçtiklerini biliyorum. Bundan öte kazanın olduğunu biliyorum. Ben sadece bir ay kadar önce Karaköy' de bir vatandaşımızı Kabataş yönüne hareketlenen Zeytinburnu treninin önünden aldım. (Allah' ı var teşekkür etti.) (Orada da alt geçit var.) Yine aynı tramvayda Fındıklı' da araçlara kırmızı yanarken tren yolunun üzerinden dikey geçilmek istendiğine tanık oldum. Öyle bir durduk ki tüm yolcular üst üste yığıldık. Bizim davranış biçimimiz bir kurala uymak değil (kural mantıklı mantıksız farketmez) kuralı kendi çıkarlarımıza göre uyarlayarak uygulamak veya hiç uygulamamaktır. Bu nedenle o üst geçidin var olması halinde kesin olarak kaza olmayacaktı iddiası ileri sürülemez. (Bu üst geçit yapılmasın demek değildir.) Diğer davranış biçimimiz daima masum olduğumuza inançtır. Başımıza her ne gelir ise gelsin biz (ben) masumuzdur. Suçlu daima başkasıdır. Ancak her ben bu inançta olduğu için sonuçta herkes suçlu konumundadır. Bir başka deyişle herkesin her konuda masum olduğu inancı doğal olarak herkesin suçluluğu sonucunuda getirir. Bu bizlerin asla değişmeyecek davranış / inanç biçimimizdir. Unutmayın bu ülkede "dış mihrak" kavramı hiç eksik olmamıştır. Suçlu daima dış mihraklardır. Bu dış mihrak biz-ben- dışındaki her toplum, kişi ve kuruluştur.

Olayın diğer boyutuna bakarsak sayın okurlar bu üst geçit eğer yapılmış ve bu kaza o güzergahta başka bir yerde olsaydı oraya da mı üst geçit / alt geçit vb birşey yapılacaktı. Sonuçta güzergahın üstü tamamen kapatılıp tünele mi çevrilecekti. Tamam okul önüne yapılsın, yoğun yerleşime yapılsın, alış veriş merkezi önüne yapılsın vb vb sonra.

Sayın okurlar anlaşılması gereken konu şudur. Bir ülke fiziksel olarak büyüyemez. Bu böyledir. Ama erozyon vb nedenlerle küçülebilir. Dünyanın hiç bir ülkesinde teorik olarak nüfus artış hızının sınırı yoktur. (Özellikle yeni tıp teknikleri ile) Dünyanın hiç bir ülkesinde insan niteliği olumluluk garantisi de yoktur. İnsan nicelik ve niteliğini toplumlar ayarlarlar. Bu durumda fiziksel olarak değişemeyen ülkeler eğer insan nicelik ve nitelik orantısını doğru olarak kurmazlarsa - ki ülkemizin hangi statüde olduğuna siz karar verin- nasıl olurda bu ve benzeri kazalar önlenir. Çünkü sürekli olarak insan varlığı büyüyecek, büyüyen insan varlığınız ile konut, sağlık, iş, eğitim, yargı ve tabiki ulaşım vb vb gereksinimleriniz büyüyecek, büyüyen gereksinimleri büyütemeyeceğiniz bir coğrafyaya sığdıracaksınız. Ve nitelik kavramını unutmayın. Tüm bu eylemleri biz, bizim mantığımız ile yapacağız.

Evet bu ülkede gelmiş geçmiş tüm siyasi kurumlar (iktidarı ile muhalefeti ile, teknokratı, bürokratı, belediyesi ile ) hatalı, ama o hatalılar gökten zembille mi indiler. Bizim içimizden çıkmadılar mı? İçimizden çıkanlara oy verirken iyiydiler de , tren çarpınca mı kötü oldukları aklımıza geldi? Hiç mi bizim payımız yok olanlarda. Hiç mi hatamız yok. Bu kadar mı temiziz. İçimizden tek bir farklı düşünce sistematiği çıktı mı? Çıksa desteklermiydik?

Sayın okurlar biz (ben) değişmediğimiz sürece hiç bir şey değişmeyecek.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..