Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '07

 
Kategori
Felsefe
 

Bağıldaşık jargonun güncesinde ki vantriloklar

Bağıldaşık jargonun güncesinde ki vantriloklar
 

Hep derin bir sessizlik; ve fakatlarla açığa düşen cümleler...

Ve sonu gelmeyen, getirilemeyen söylemler.

Evet rüyaydı. Çok derinlere dalınarak çıkışı bulunamamış bir rüyaydı üstelik. Örneğin bir çocuğun rüyasını aktardığı resim kağıdındaki kadar coşkulu ve masum ve fakat bir o kadarda değeri bilinememiş belki de hiçbir zaman bilinmeyecek kadar o defterden fütursuzca koparılıp hayata bırakılmış bir kağıdın gerçeğidir bu gerçek. Görmek ve görebilmek adına tüm koparıla gelmiş ve değersizleştirerek değersiz kılınmış bir hiç, bir yok oluş... belki de bir koma halidir bu...

Sahipsizlik... imgesel bir sessizlikle eşdeğerdir. Hiçbir zaman dilimine ait olmayan mülksüz ve evsizlik bir yerlere ait olamama duygusu...

Soruyla girdiğiniz rüyanın gerçekliğiyle uyuşmayan ve aynı zamanda yabancılaşan tanım ve anlam eksikliğine neden olan o ana kavramı reddederek geldiğiniz bu noktada özgür, adil, eşit, kardeşçe kavramlarının omurgasını oluşturan, o ana kavram tarafınızdan kabul görmediği sürece o birbiri ardına sıraladığınız bu kavramların işlerlik ve anlam kazanabilmesi maalesef ki mümkün değil. En azından söyleye geldiğiniz nokta da ki: O yüzler, o heyecan, o inanç, o kardeşlik, o güven ve rüya kavramları yetim birer kavramdır. Ne zaman ki o ana kavramı sahiplenme iradesini göstereceksiniz o zaman diğer kavramlar bir anlam ifade etmeye başlayacak. Zaman, düşün zamanı, sakin ve itidalli olma, durulmuş berraklığın perspektifiyle sağduyulu bir bakış açısını soğut griliğin kara mizahına tercih etme ve insanlık adına söylenebilecek en doğru sözü söyleyebilme zamanıdır...

Ve fakat bu ülkenin göz ardı edilemeyecek vantrilokları vardır. Onların yüzlerinde konuşma eyleminin ahengini hiçbir zaman göremezsiniz. Yüzlerine baktığınızda şekilsiz bir tekdüzelik içinde solmuş bir ifadenin raşitizmine yakalandıklarını sanırsınız bir an. Sanki Nazi kamplarında vahşice çıkarılıp kavanozlara gömülmüş organları andırırlar; soğuk ve ürkünçtürler. Bir ürperti hissi yayarlar bulundukları ortama. Onların söylem ve planları arasında özgürlük, eşitlik, adil olma, adalet ve kardeşçe bir hayata hiçbir zaman yer olmamıştır.

Eğer ki korkunuz dağlarınızı bürümüşse ve halen siz kendi ülkenize kendi dilinizle o rüyayı hatırlatıp korkusuzca anlatmak istiyorsanız bunu ancak o çarçabuk harcaya geldiğiniz ve basitleştirdiğiniz o ana kavramı ile başarabilirsiniz. O ana kavram size dik bir duruş, onurlu bir hayat ve daimi bir dünya vatandaşlığı sağlayacaktır. Bu önermenin ikinci bir seçeneği dün olmadığı gibi yarın içinde yoktur.

 
Toplam blog
: 40
: 1069
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

İzmirli'yim. Felsefe mezunuyum. İlgi alanlarım Felsefe, edebiyat, sosyoloji, tarih, toplum ve kültü..