Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '10

 
Kategori
Eğitim
 

Bağımlılıkta son nokta…

Aslına bakarsanız ben emperyalizmi hiç suçlamıyorum. Çünkü eşyanın tabiatı denilen bir durum var ya, işte onun gibi bir şey.
Düşünebiliyor musunuz? Devasa bir sanayi…
Birikmiş milyonlarca ton stok…
Ve
Güçlü bir ordu…

Bu sistemin tam olarak çalışabilmesi için her şeyden önce yeni pazarlar, yeni hammadde ve çokça da enerji sağlanması gerekir.
Sistemin tam olarak çalışabilmesi için bütün bunlara ihtiyacı vardır. Bunlardan biri eksik olursa bir süre sonra sistem tıkanır ve kriz meydana gelir.
İşte bunun olmaması için eldeki stokların eritilmesi, yeni pazarların bulunması ve ihtiyacı olan enerjinin de kendilerine sınırsızca sağlanması gerekmektedir.
Yoksa sistem çalışamaz.
Bu ülkeler nüfus olarak, dünya nüfusuna oranla çok büyük bir rakam teşkil etmeseler de, ürettikleri ürün ve kullandıkları enerji miktarı, bu ülkelerin nüfuslarıyla kıyaslanamayacak boyuttadır.
Dolayısıyla enerjiden bir an bile uzak olacaklarını düşünmek onları çıldırtmaya yetmektedir.
Bu alanları, yani enerji bulunan bölgeleri denetim altına almak bunların başlıca arzularıdır.

Hem ayrıca bu ülkelerde refah seviyesinin oldukça yüksek olması, toplumu bir arada tutan ana unsurlardan biri olması nedeniyle, bu seviyenin aşağılara düşüp toplumsal tepkilerle karsılaşıp kargaşanın çıkması da istenilmez.
Bu nedenle ekonomisinin yürümesi için eldeki stokların erimesi ve ekonominin yeni pazarlarla canlanması gerekmektedir.

İşte bunun için pazar olarak düşündükleri ülkede üretim yapan milli ekonominin özelleştirme ve benzeri yollarla tasfiye edilmesi, işin olmazsa olmazıdır.
Çünkü pazar yapabilmenin başka bir yolu yoktur.

Bu günlerde et ve süt ithaline başlanıldı ya, bunları onun için söylüyorum.
Kendileri neredeyse bütçelerinin yüzde kırkına varan bir oranda tarım ve hayvancılığını desteklerken, bize bu desteği kaldırtıp önce bu ürünleri piyasa koşullarına bıraktırıyorlar, sonra da ülkemizin en önemli tarım ve sanayi ürünlerine kota koydurup, fabrikalarını ele geçiriyor…
Sonra da bu fabrikaları kapatarak sınırsız ithalatın önünü açıyorlar.

Hep kurallarıdır.
Önce milli sanayiyi yok et…
Sonra pazar yap.
Bugün ne yazık ki hipermarket türü yerlerde satılan ürünlerin önemli bir kısmı yabancı…
Hem zaten bu süreçte hangi şirket kimin? Hangi ülkenin? Eğer isimler de yabancılaşmamışsa anlaşılabilmesi de çok mümkün değil ama…

Burada hatırlatmak istediğim şey şu…
Daha dün…
Yani neredeyse 1980 yılına kadar dünyada, kendi kendini besleyebilen yedi ülkeden biriyken…
Bugün bırakın sanayi ürününü…
Tarım ürünlerinde…
Hayvancılıkta, hatta süt ürünlerinde bile bitme noktasına gelip, dışarıdan ithal noktasına kadar gelmişsek…
Şapkamızı önümüze alıp emperyalizme olan bağımlılığımızı esaslı bir şekilde gözden geçirmemiz gerekmez mi?
Biz nerede yanlış yaptık?

14–10–2010
Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..