Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
Müzik
 

Bağlama böyle de çalınır: Ahmet Kaya'nın yaşam öyküsü -1-

Bağlama böyle de çalınır: Ahmet Kaya'nın yaşam öyküsü -1-
 

Ahmet Kaya 1957 sonbaharında Adıyamanlı Kürt bir baba, Erzurumlu Türk bir anneden Malatya’da dünyaya gelir…

Babası kumaş fabrikasında çalışan bir işçiydi iş bulmak için Adıyaman’dan Malatya’ya göç etmiştir… 35 metrekarelik bir evde 5 kardeşin sonuncusudur Ahmet Kaya…

Babası 6 yaşında bir doğum günü hediyesi olarak alır ilk bağlamasını…

Küçük yaşta çalıştığı kaset-plak dükkânında Ruhi Su kasetleri alan, bol paça pantolon giyen, uzun saçlı insanlarla tanışır… Bunlara "sucular" der, "sucular" diye nitelendirdiği insanlar 68 kuşağından başkası değildir…

"sucular" lardan, Volkswagen marka bir minibüsle dolmuşçuluk yapan ve bir süre yanında muavin olarak çalıştığı, çok sevdiği Başar Ağabey’i birgün sokak ortasında polis tarafından tutklanıp, götürülür. Onun İçin…;

"Bir Volkswagen alacağım, adını Başar koyacağım..." diye başlayan bir beste yapar... Bu beste Ahmet Kayanın onlarca bestesinin ilkini oluşturacaktır...

O dönemde Deniz’lerin asılması ise Ahmet Kaya’nın düşünce dünyasını şekillendiren en büyük etmen olur…

Aile babanın emekli olması ile İstanbul’a taşınır… Hayatında ilk defa deniz gören Ahmet Kaya’nın boğazı gördüğündeki tepkisi;

"yahu ne kadar büyük bir dere!" dir…

İstanbul’a adapte olmakta çok zorlanır Ahmet Kaya… Ve dönemin siyasi ikliminden etkilenerek sendikalarda, halk bilimleri derneğinde bulur kendini… Eğitim enstitüsünde bağlamanın ardından kemanı da öğrenmeye başlar, daha sonraları askerdeyken çello gibi enstrümanları da çalmaya başlar mecburiyetten… Halk bilimleri derneğinde ise sonradan hayatını birleştireceği Emine ile tanışır…

70lerin son döneminde ise Türkiye’de iki tür müzik hâkimiyeti vardır…

Devrimci müzik ve arabesk müzik…

Ahmet Kaya’nın arkadaşları Ruhi Su dinlerken, ağabeyi Orhan Gencebay dinliyordur… Ve o bu iki müzik türünü birleştirecek yeni bir tür oluşturacaktı:

Devrimci arabesk…

Bu tür ile bağlamasını alır ve Ruhi Su’nun karşısına dikilir, onun "mahsus mahal" türküsünü çalmaya başlar ki, türkünün ortasında Ruhi Su sinirlenir, alır bağlamayı elinden, ona; "Öyle at teper gibi bağlama çalınmaz, kavga edilmez bağlamayla, bağlama ile meşk edilir." der. Ahmet Kaya ise yıllar sonra vereceği ilk konsere "bağlama böyle de çalınır" adını koyar Ruhi Su’ya gönderme yaparcasına…

12 Eylül geldiğinde ise bütün türküler susacak Hasan Mutlucan söyleyecekti…!

Yine de şahlanıyorrr amann.!

Türkiye sol’u ağır bir bozgun yaşar… Açlık, yoksulluk ve yalnızlık had safhadadır…

1981 yılında önce hayatını birleştirir Emine ile ardından babasını kaybeder, 1982’e bir kızları olur çiftin, adını Çiğdem koyarlar ve alır bağlamasını; "ağlama bebeğim, ağlama sen de, umut sende, yarın sende… Çok uzakta öyle bir yer var; o yerlerde mutluluklar, paylaşılmaya hazır bir hayat var..." der kızına…

Çiğdem’in doğuşundan kısa bir süre sonra Emine Kaya, parasızlıktan gelecek kaygısı taşıyacak ve kızını alıp terk edecekti Ahmet Kaya’yı…

Böylece Ahmet Kaya yine yalnızdır… -Devam Edecek-

(Kaynaklar: http://www.ahmetkaya.com, Can Dündar, "Aynalar" belgeseli...)

 
Toplam blog
: 73
: 2878
Kayıt tarihi
: 17.02.07
 
 

1985 yılının bir Nisan sabahında (ki kendisi 15'i olur) sabah ezanından sonra (saat daha bizim kö..