- Kategori
- Mizah
Bağrınabas incili bulundu!
Barnabas incili!
Ön not: Anlatanların yalancısıyım!
Şemdinan yaylasında bir Ağustos günüydü. Çoban Necmeddin hergünkü gibi o gün de, Nazım'ın bir şiirinde bahsettiği;
hanımından önce gelen ineği Serv-i Büllend’i otlatmaya çıkmıştı! Öğle sıcağını bilenler bilir, insanın kafasında boza pişirtir.
Çoban Necmeddin de sıcağın bu ölümcül etkisini bir ağacın gölgesinde yan yatarak gidermeye çalıştı. Dalmıştı birden!
Uyandığında Serv-i Büllendini göremedi.
“Ola bu nane yiyen heyvan sınırı geçmiş olmaya?”
Kalktı yerinden ineğini aramaya başladı. Bu inek nereye giderdi? İran tarafına mı , Irak tarafına mı?
“İran tarafını deniyek hele!” Dedi içinden!
Az ileride Serv-i Büllendin yeni mamul gübresini görünce doğru yolda olduğuna kanaat getirdi!
İzler mağarada son buluyordu. Fakat mağara çok küçüktü. Daha önceden biliyordu o mağarayı. Yılan çiyan korkusuna
girememişti.
“Bu heyvan bir delilik yapmaya ha!” Diye söylendi kendi kendine!
“Girip de yılana çiyana yem olmaya!”
Tüm cesaretini toplayıp mağaraya girdi.
Serv-i Büllend , mağaranın köşesinde ayağıyla yeri eşeliyordu!
“Ola bu heyvan hazine bulmasın yerde!”
Koştu, ineğin ayakları dibine attı kendini!
Bir tomar kağıt vardı ineğin eşelediği yerde!
“Ola bu nedir? Define haritasına da benzemiy! Vıy!”
Papirus kağıda yazılmış kargacık burgacık yazılardı bunlar.
Kim yazmıştı? Kime yazmıştı? Niye yazmıştı?
Ağaya okutmalıydı bunları!
Heyecanla mağaradan çıktı. Güneşin beyinde boza pişiren kavurucu sıcağına aldırmadan koşa koşa Ağanın kapısına vardı!
“Ağam, Ağam, Apo Ağam!”
“Ola noliy Necmo?”
“Ağam mağarada birşey bulmuşam! Bak!”
“Ne ki o ?”
“Bilmiyem Ağam! İneğim bulmuştur!”
“O mu getirdi Necmo?”
“Yok Ağam ben eşelediği yerden almışam! Bak bakalım ne yazıy diye sana getirmişem!”
“Ver hele bir bakam ne yazıy!”
Apo Ağa, Çoban Necmeddinin verdiği bir tomar kağıdın ilk sayfasına baktığında irkildi!
“Ola bu ne diy?”
“Ne diy Ağam?”
“Bağrınabas incili diy!”
“Vıy! Peki ne yazıy Ağam? Bi oku hele!”
“Dur abdes alam Necmo! Günaha girmeyem!”
Apo Ağa abdestini alır gelir! (tahminim almıştır!)
“Vay anaam ne yaziy böyle Necmo?”
“Ne yazıy Ağam?”
“ Bir Recep ayında Tayyib bir reis-i cumhur! Dünyanın sonudur, dünyanın sonudur! Böyle diy!”
“Vallaha mı Ağam? Kıyamet yakın demek!”
“He valla böyle diy Necmo!”
Dip not: "Barnabas incili kozmik odalarda mı?" haberinden esinlenilmiştir!
- Toplam blog
- : 1640
- : 466
- Kayıt tarihi
- : 27.01.07
Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..