Bahar geliyor, korkuyorum

Cinayetin sözcülüğünü hukuk yüklenirse, bu 'hukuk'u (!)  sorgulamak vatandaşa düşer. Vatandaş bunu sorgulamıyorsa, o da cinayete ortak sayılır.

Vatandaş, devletin hukuğunu kullanma yetkisini meclise vermiştir. Meclisin çoğunluğu, parmak hesabi ile çete kurmaya onay vermiş. Çete, ilk iş olarak, "kişiye özel yasa" çıkartmış. Hem de, "Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle halen devam eden soruşturma ve koğuşturmalar için bile bu 26'ncı maddeye ek olarak sunulan yasa uygulanabilecektir. Ne demektir bu: Geçmişte suç işleyen, mesela başbakan bile bu tek yasa ile affedilebilecektir.

Muhalefet de diyor ki; " Yahu, trafikteki kırmızı ışık kuralı kaldırılır mı?"

Meclisteki Çoğunluk hep bir ağızdan: "Canım, bir kereliğine kaldırsak ne olur?"

Muhalefet: "Kaos olur, insanlar ölür."

Meclisteki Çoğunluk: " Nasıl olsa hepimizin sonu ölüm değil mi? Bir kerecik ölsek ne olur?"

muhalefet:  "Ama bu, vatana ihanettir."

Meclisteki Çoğunluk: "Vatana ihanet etmeyen mi kaldı? Bir kere de biz etsek, kıyamet mi kopar?"

Muhalefet:  "Kişiye özel kanun" ilkesizliktir, ahlakdışıdır, utanmazlık - arsızlıktır, kendinibilmezliktir. Tüm bu tutumlar Anayasamıza göre suçtur."

Meclisteki Çoğunluk:  "Biz de bunun için Anayasayı değiştireceğiz ya!"

Muhalefet: "Amanin! Bahar geliyor. Ben korkuyorum. Baharın gelmesi ölüm demek, çatışma demek, korku demek, cenazelerin gelmesi demek. ((H.Kaplan.BDP)

ATATÜRK DİYOR Kİ:

"Bir adam ki, büyük olmadan söz eder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki, memleketi kurtarmak için ilk önce büyük olmak gerektir der ve bunun için bir örnek seçer, onun gibi olmayınca, memleketin kurtulamayacağı kanısındadır, bu adam değildir.

İki Mustafa Kemal vardır. Biri, ben, ölümlü M. Kemal; öteki, ulusun daima içinde yaşattığı M. Kemaller ülküsü. Ben, onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası dogurmadı mı? Türk analar daha M. Kemaller doğurmayacaklar mı? VERİMLİLİK ULUSUNDUR, BENİM DEĞİLDİR.

ATATÜRK DİYOR Kİ:

"Bunca yüzyıllarda olduğu gibi, ulusların bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak, bin bir türlü siyasal ve kişisel çıkar sağlamak için dini, araç ve gereç olarak kullanmaya çalışanların içerde ve dışarda var oluşu bizi, bu konuda söz söylemekten ne yazık ki henüz alıkoyamıyor. İnsanlık din üzerinde uzmanlık ve bilgiyle donanarak, her türlü yanlış ve boş inanançlardan kurtularak, gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyle arınıp olgunlaşıncaya kadar DİN OYUNCULARINA HER YERDE RASTLANACAKTIR."

ATATÜRK DİYOR Kİ:

"Yobazların bir tehlike yarattığı hayaldır. Bu türlü insanların DİN ve İNANÇ ile hiçbir içten ilgileri yoktur. Dinsel bağnazlık onlar için bir üstünlük ve çıkar aracıdır. Bu yolla, bir yandan halkı, öte yandan hükümeti aldatarak kendileri hesabına üstün bir yer yaratırlar ve her biçimde çıkar toplarlar. Bunlar, hükümete sokulup, HALK BİZİM SÖZÜMÜZÜ DİNLER, BİZİM DEDİĞİMİZ YERİNE GELMELİDİR diye Şantaj yaparlar. Sonra halka dönüp, HÜKÜMET BIZIM AVUCUMUZUN  IÇINDEDIR, SAKIN BIZIM SÖZÜMÜZDEN ÇIKMAYA KALKISMAYINIZ, diye korkuturlar. Demek ki, halk arasında hiçbir üstünlük ve güce sahip olmadıkları halde simsarlığını yaparlar. Devletten yüz bulamadıkları dakikada kendilerinin yağı tukenir. Neden ki, ULUSUMUZ HİÇBİR BİÇİMİYLE BAĞNAZLIKTAN, KARA İNANÇTAN HOŞLANMAZ."  Ceyhun Atuf Kansu (Halk Önderi AtatÜrk)

Alaettin Morgül / 15.02.2012 - 00:55