Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Baharın gülleri açmış...

Baharın gülleri açmış...
 

güle sorma, o bilmez...


Gençken, doğada olup bitenlerden çok, içimizdeki değişimler,gel-gitler ilgilendirir bizi. Ağacın ne zaman çiçeklendiği, ne zaman yaprağını döktüğü, ne zaman, nasıl meyvelerinin çıktığı, toprağın,yağmurdan sonraki kokusu, bulutların hareketleri ilgi alanımız içine ancak ; şairin dediği"yolun yarısı"ndan sonraki zamanlarda girmeye başlar. Etrafta olup bitenleri, insan ruhlarının,yüzlerinin çeşitliliğini, kimsenin kimseye birebir benzemediğini yavaş yavaş algılamaya , ancak bu yaşlardan sonra başlar insan.

Bizler gibi yarım asrı devirip ve hatta altmışa da selam verenler için daha da bir anlam kazanır ,doğadaki hareketlilik... Her bahar, her yaz, her kış ve her güz bir hüzün yağmuru ile gelir ; öncekileri düşünür insan ve de kaybettiklerini...

Gündemin baş döndürücü bir hızla değiştiği zamanımızda, artık en duyarlımızın bile, olaylara tepkisi "anlık" olmaya başladı. Zaten aksi de beklenemez ,nihayetinde sinirlerimiz çelikten değil ki... Hangisine, kime, neye üzüleceğimizi,kafa yoracağımızı şaşırıyoruz. Ekranda acı çeken, ağlayan, ölen, yaralanan insanları izlerken; yemek yiyor, ayaklarımızı uzatıp günün yorguluğunu keyifle çıkarır durumda oluyoruz. Çok etkilenirsek bir "cık cık" çekiyoruz, bir kaç damla akıyor gözümüzden o kadar ... Kendi sorunlarımızdan sıyrılıp"bak insanlar neler yaşıyor,bizden ne kötü durumda olanlar var" dyebildiğimiz , şükrettiğimiz zamanlar ise sayılı...

O kadar canımı sıkan, gençler ve çocuklar açısından özellikle... Kaygı duyduğum konular , dünya ve ülke ahvali var ki, hangisini yazacağıma bir türlü karar veremedim. En iyisi, boş ver, sen de, böcekten çiçekten dem vur dedim kendime...Her mevsim, her bahar bir öncekinden daha sorunlu, daha dert yüklü mü geliyor diye düşünmekten de, kendimi alamıyorum bir yandan ...Bu düşünceler içinde, ekranda sabah haberlerini dinlerken, canımın acıdığı, yüreğimin yandığı, kanımın donduğu bir haberle fikir değiştirdim."Bunu yazmalıyım" dedim . Nedenleri, sonuçları sosyologların,psikologların alanına giriyor ama ben de birikimlerim dahilinde bir şeyler yazacaktım... Sonra, ayrıntılı yazmaya cesaret edemedim, yüreğim el vermedi... Haber belki akşam haberlerinde yinelenir ,önümüzdeki günlerde diğer haberlerden fırsat bulursa, gündemi meşgul edebilir. "İnsan" olamaz bunu yapanlar dedirten haber; iki yaşındaki güzeller güzeli bir kız çocuğu ile ilgili. Anne baba ayrılmış,çocuk anneye verilmiş.Baba da gizlice kaçırmış çocuğu,bakıcı tutmuş. O bakıcı, kocası ile birlikte sanırım,yavrunun ölümüne neden olacak kadar, üzerinde hayvanlıklarını kanıtlamışlar. Her tarafı morarmış bir halde hastaneye kaldırılmış ama kurtarılamamış talihsiz çocuk...

Bu insanlara hasta, zavallı diye acımak, haktan hukuktan bahsetmek , bilmiyorum , ne derece insaf ölçüleri içine girer. Kadına, çocuğa, yaşlıya kalkan ellerin çoğaldığı bir toplum, hangi yüzle yöneticilerin dürüst, adaletli,vicdan sahibi olmadığından yakınabilir...

Baharın gülleri açtı, yine mahzundur şu gönlüm....

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..