Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '13

 
Kategori
Kitap
 

Bahsedilen lider kim?

Bahsedilen lider kim?
 

Bir kaç gün önceydi. Ülkemizin en gelişmiş şehirlerinden birinde misafirdim. Gene bu gelişmiş şehirin en mutena semtinde kuyumcu açan bir hanım arkadaşımızın davetine gidiyorduk. Yolda geçerken gene aynı semtte bir çocuk kitapevine uğramamız gerekti. Bu mutena şehrin tek çocuk kitapevi olarak açılmış olan bu çok süslü, çocuklar için çok cezbedici kuruluş gene çok kültürlü bir hanım tarafından açılmıştı. Beraber olduğum kişiler kitapevini gezip, övgülerini sıralar ve  kurum sahibemiz de bizlere kahve ikramını hazırlarken beni de şeytan dürttü ve kitaplara bakmak içimden geldi.

Çocuklarımı yetiştirdiğim günlerden gelen bir alışkanlık, onlara okumak amacı ile vereceğim kitabı önce kendim okumaktı. O gün orada ilk elime geçen kitap Fransız yazar Antoine de Saint Exupery'nin 1943 yılında yazdığı Küçük Prens adlı yapıttı. Çok küçük bir çocukken ilk defa okuduğum ve beni çok etkileyen bu kitabı daha sonra da çocuklarıma okutmuş ve onlarla tekrar okumuştum. Defalarca okuduğum bu eseri tekrar gözden geçirmek ve eski anılarımı canlandırmak istedim.

Bu arada mis gibi Türk kahvemiz de yapılmış ve yanında ilramı ile gelmişti. Birden okurken bir paragraf dikketimi çekti. Bu paragraftaki yazıyı aşağıda  aynen yazmaya gayret ediyorum.

Küçük Prens B 612 gezegeninden geliyordu sanırım. Bu gezegeni ilk defa bir Türk gökbilimci keşfetmiş ve 1909 yılında uluslararası bir konferansta tanıtmaya çalışmış ama giysileri günün şartlarına uygun olmadığı için onu kimse ciddiye almamış. Daha sonra1920 yıllarında dediğim dedik bir Türk Lider halkını ölümle tehdit ederek Avrupalılar gibi giyinmelerini emretmiş ve bu şekilde giyinen gökbilimci daha sonra katıldığı konferansta sözünü dinletebilmiş.

Birden olduğum yerde dondum kaldım bu paragrefı okuyunca. Dedim dedik Türk lider ve halkını ölümle tehdit ederek  kelimeleri gözümün önünde uçuşmaya başladı. Birden kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Bu ağlama bir yakınını kaybeden, evi yanan, kıymetli bir şeyi kaybolan bir ,insanın iç acıtıcı ağlaması idi. Etrafımdaki çok şık, batılı hemcinslerinden daha iddialı giyinmiş kişiler birden şaşırdılar. Kadın hasta galiba diye düşündüler sanırım. Herkes kahveyi falan bırakıp beni teselliye koştu. 

O gün Türkiyede Mavi Bulut Yayın Evi tarafından 1987  yılında Fransa'daki kitap evinden satış ve dağıtım hakkı satın alınan, tercüme edilip satışa sunulan ve tüm müstesna kişilerin çocuklarına alıp, büyük onurla okuttukları bu kitap beni çok üzmüştü.

Etrafımda herşeyden  habersiz, olan bitenin farkında olmayan, eğlenen kişilere ne diyebilirdim.

Siz benim yerimde olsanız ağlamazmıydınız. Ne yapardınız.

Ayrıca şunu belirtmek istiyorum. benim daha önce defalarca okuduğum tercümelerde bu  sözlere rastlamadım. Orijinalinde olup olmadığını bilmiyorum. Amacım kimseyi itham etmek değildir. Sadece ben ağladım.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..