Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Bakan Avcı SBS sorununu nasıl aşacak?

Bakan Avcı SBS sorununu nasıl aşacak?
 

Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı (1953 Bilecik)


Anlaşılan o ki SBS sarmalı yine gündemimize oturdu.

Yine bazı kirli eller SBS sonuçlarına da girerek bir milyon kadar öğrencinin yabancı dil sınavlarına verdikleri sonuçlar üzerinde çoğu öğrencinin hakkını yemeye kalkıştı.

MEB özür diliyor

MEB'nın '718 adayın puanlarının hesaplanmasında, farklı bir cevap anahtarı ile değerlendirmekten kaynaklanan yanlışlık olduğu görülmüştür' açıklaması sanırım o ana kadar kendilerine gelen başvuruları göstermektedir. Bence sorun sadece Yabancı Dil soru ve cevapları arasındaki doğru yanlık dengesizliği yanında diğer konuları da kapsayacak boyutlardır. Ne olur bir kez de 'Üzerine yanlışlıklar düşen bu sınav yenilenecektir' diye bir açıklama yapınız.

İlgli açıklamada yer alan, 'Yapılan bu yanlışlık nedeniyle bütün öğrenci, veli ve ilgili herkesten Bakanlık olarak özür dileriz. Konu ile ilgili olarak her ne gerekçeyle olursa olsun ihmali ya da kusuru bulunan bütün yetkililer hakkında gerekli inceleme ve araştırma başlatılmıştır' çıkışını kutlasam bile aşağıdaki değerlendirmelerimi ve bir çözüm önerimi de yazmadan geçemeyeceğim.

Sınav güvenliği ile bilgi işlem değerlendirme çarkı dibe vurmuştur

SBD'deki yabancı dil sorularına verilen cevaplar üzerinde birileri bir milyon kadar öğrencinin doğru cevaplarına rağmen birileri korkunç bir 'hesaplama hatası' diye sonuçlanan bir açık vermiştir.

O yetkili ya da yetkililer kimler ise suçüstü yakalanmışlardır.

Umarım bütün suç bilgisayarlara yüklenmez.

Bu işin işin içinde iş vardır bence.

Geçtiğimiz yıllarda da sınavlara sızmalar olduğu biliniyor.

Bu konuda terör örgütünün çabalarının olduğu da söylendi.

Belki bazı başka gizli adam kayırmaları örtmek için böyle söylendi, yazıldı.

Anlaşılan o ki birileri bazı öğrencileri çok başarılı göstermek için bilgisayar ortamında en umulmadık yollara başvuruyor. Böylece gerçekten çalışkan, bilgili ve yüksek not alması gereken öğrenciler harcanıyor. Karanlık emellerin içindeki amaç da bu olmalı.

Bence işlemci bilgisayarlara hangi kafalardan biri ya da bir kaçının verdiği komut çok önemlidir.

Dahası bilgi işlemciler neden sınav yetkililerinden uzakta bağımsız bir kurumun emride çalışmaz?

Bence o sınavlarına iğrenç emellerini ve ellerini uzatan kimi şerefsizleri bulmak gerek.

Bakan Avcı'nın özür dilemesi yetmez

Ortalığı bulandıranların bulunabilmesi bakımından MEB Prof. Dr. Nabi Avcı bunu gerçekleştirebilir mi?

Bence çok da kolay değil. Çünkü karşısında bu konularda çok deneyimli tanınmış ya da tanınmak istemeyen başkaları var olmalı. Onlar kim ya da kimler olur ise olsun Bakan Avcı'nın bu tür rezilliklerin üstüne gitmesi gerekir.

Sorunun içerisinde haksız kazanç vardır.

Sorunun içerisinde kirli eller istedikleri sonuca ulaşabilmektedir.

Sorunun içerisinde hak edenlerin değil hak etmeyenlerin kayırılması vardır.

Daha önce de yaşanmış olduğu gibi sınavların denetiminde güvensiz bir durum var.
Bu işlerin içerisinde o gencecik yavrularımızın alın teri göz nuru vardır.

Onların hakkını yemeye, onların emeklerini yok saymaya tevessül edenleri kim ne zaman teşhis ve teşhir edecektir bilemem.

Düşüncem o ki daha önceleri AKP'den önce ya da AKP'li yıllarda ortaya çıkan bazı sınav soruları çalınması, sınav sonuçlarına itiraz seslerinin yükselmesi ve öğrencilerin haklarının yenmesi hep yapanın yanına kalmış gibi görülüyor.

Çünkü ne sınav işlemleri ne de sınavların denetimi şeffaftır.

Bu çağda bu zekâ, diye en olmadık küfürlerin savrulacağı günlere geldik çattık diye içleniyorum.

1960'larda H.Ü'deki o eski bilgi işlemler ile neredeyse hiç bir hata yapılmaz iken bu konularda neden AK Partili yıllarda bazı pis kokular yükseliyor şaşıyorum.

'Şeffaflık, istifa ve liyakat' kurumlarının olmadığı yerde karşılıklı güven olabilir mi?

Kaygı ile yazmak zorundayım ki AKP döneminde 'liyakat' konusunda çok büyük hatalara düşülmüştür.

Ne şeffaflık ne de istifa etme kurumları işletilmektedir.

Bu tür işlerde 'ben makama geçersem bir iktidar yetkilisi olarak işimi bilim' demek gibi bir düşüncenin var olabileceğini hiç düşünemiyorum.

İnanın:

Ayıptır.

Günahtır.

Kul hakkıdır.

Sahtekârlıktır.

Kamuoyu ile dalga geçmektir.

Sahtekârlık denilen sinsiliğin nerelere kadar uzandığını göstermiş olmaktır bence.

Eğer bu konularda yine 'eski tas eski hamam' gidilecek ise 'yandı keten helva' demek zorundayız.

Umarım bu soruna bağlı olarak bazı kişiler ya tez elden istifa ederler ya da görevden alınırlar.

Soru kitapçığı da cevap anahtarı da öğrenciye verilmelidir

Eski bir eğitimci olarak diyorum ki:

Öğrencilerin sınavlarda doldurdukları cevap anahtarları her şeyin aynası olduğundan her sınavda o cevap anahtarlarından biri öğrencide, biri ilgili sınav yerinde bir diğeri MEB'na bir diğeri de ÖSYM Başkanlığına yollanmalıdır. Kaldı ki paraları da peşin peşin ödenmiş olan o soru kitapçıkları da söz konusu cevap anahtarı ile birlikte her öğrenciye bir imza karşılığı verilse ne olur değil mi?
Bakalım o zaman kim ya da hangi dengesiz, iş sınavları yanında üniversite sınavları ile SBS gibi sınavlar üzerine o iğrenç gölgelerini düşürebilir.

Dürüstlüğüne ve çalışkanlığına güvendiğim eski arkadaşım Bakan Avcı bakalım bu sorunların üstesinden gelebilecek mi? (Ankara 12.07.2013)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..