Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Bakan Şahin'e kulak vermek gerek

Bakan Şahin'e kulak vermek gerek
 

İçişleri Bakanı İdris Nedim ŞAHİN (Ünye 1956)


Ordulu İdris Nedim Şahin eski İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’den sonra terör sorunları ile mümkün olduğunca yoğun bir biçimde çaba harcayan içişleri bakanımızdan biridir. Ancak her şeye rağmen yanlış giden özellikle siyasi kararların egemenliğindeki bazı uygulamalardan dolayı sinsi terör eylemlerinin durdurulamadığı çok açık. Bu da ülkemizde her ne pahasına olursa olsun yeniden seçilmeye şartlanmış Yüksek Siyaset adlı çarkın başımıza açtığı oyunlardan biri olsa gerek.

Dünkü açıklamaları bağlamında Bakan Şahin'in terör örgütünün bazı eylemlerinin değişik boyutlarını ve özellikle 'çocuk yaşta ve oyun çağındaki çocukların' kaçırılması olaylarını gözler önüne sermiş olması gerçekten terörün yöre toplumu üzerindeki baskının bir başka yönünü de açığa çıkartması bakımından oldukça korkunç bir aşamaya gelindiğinin bir başka göstergesi olmaktadır.

Anlaşılan o ki bu yıl olduğu gibi gelecek yılın da pek huzurlu geçmeyeceğini gösterdiğini söylesem, belki yaşlanmakta olduğumdan dolayı çok mu karamsar oluyorum, diye düşünüyorum inanın.

Kamu Spotu çalışmaları için terör sorunumuz neden görmezden gelinir?

Terör odaklarının gizli gizli neler yapmakta oldukları bazı eylemler arasında kaçakçılık yapıldığı da biliniyor. Bu açıdan İçişleri Bakanlığının sorunun bu yönü üzerinden bazı kentlerde uygun yerlere astırdığı 'kaçak sigara ile kurşun' karşılaştırmalı afişler yerine daha çok 'terör sorunumuz' ve özellikle de terör odaklarının çocuklar ve aileler üzerindeki baskılarını da içeren değişik içerikli afişler ile 'kamu spotu' adı altında nice etkin yollara da baş vurarak toplumu bilgilendirmesi ve karşı propagandaya yönelmesi gerekmez mi (idi)?

Geçtiğimiz 100 yıldan bu yana İngiltere için de geçerli olan sinsi terör sorunun çözümü için  yayınlanmış olan bir spot da sanırım İçişleri Bakanlığı için yol gösterici bazı özler taşımaktadır. Söz konusu spot; yaşanılan hayat içerisinde birden bire patlatılan bir silahtan çıkan kurşunu ile insan beyni arasındaki ilişkiden hareketle sinsi terörün ne kadar acımasız olduğunu anlatması bakımından sanırım karşı propaganda anlamında ilginç bir örnek olabilir.

Dayatılan Kürt Sorunu üzerinden Terör Sorunu çözülebilir mi?

Sorunun günden güne daha karmaşık bir biçime dönüştürülmesine rağmen çok yönlü tedbirler yerine öncelikle güvenlik tedbirleri ile çözülemediğini de gördük. Bu yüzden terör odaklarının dayatmalarının başta BDP olmak üzere belirli baskı grupları ile toplum içerisinde taraftar bulmaya başlamış olduğunu da görmezden gelemeyiz. İçine düşülen bu süreçte terör eylemleri 'dağ ve şehir kadrosu' adı verilen yeni yeni üyeleri de kullanılarak artan bir biçimde, özellikle K. Irak sınırı boyunca bazı alanlarda yoğunlaşmaktadır. Ne yazık ki 11 Eylül Terör Saldırısının peşinden ABD güvenlik güçlerinin gerçekleştirdikleri uluslararası köklü tedbirlerin alınamadığı da anlaşılmaktadır.

Bu süreçte AKP iktidarının bir yönü ile özerklik istekleri için dayanak olabilecek bazı idari ve adli tedbirler yolu ile dayanakları çok tartışmalı Kürt Sorunun üzerinden Terör Sorununu da çözmeye çabalıyor olmaya kalkışıyor olması ise sorunun çetrefilliğini (vehametini) daha da arttırmaktadır. Anlaşılan o ki AKP iktidarı kendi oy kaygılarını da içeren değişik bir çözüm tasarısını uygulamaya çalışmaktadır. Öğrenci Olayları sürecinde yaşanmış olan 'hak verilmez alınır' gibi bir çekişmenin değişik içerikli uygulamalar ve hukuk bağlamında usul usul çözülmeye çalışılmasına bel bağlanılmak istendiği de gözlerden kaçmıyor. Özellikle 'ana dilde' ya da 'sanığın kendisini ifade edebileceği bir dilde kendisini savunması' olgusunun bile gerektiği gibi çözülemediğini gördük. Oysa sorunun içerisinde Kürtçenin lehçeleri ile yöresel ağızları bakımından kişilerin 'ana dili' bağlamında ne kadar tutarlı olduğu dil bilimciler ile kültür bilimcilerce değil de siyasetin hukuk danışmanlarının yasalaştırma dili ile çözülmeye çalışılması, bence hiç de tutarlı bir yol değildir. Bu konularda BDP, CHP ve MHP ile de gerekli uzlaşmanın sağlanamamış olması ise sorunun bir başka siyasi boyutu olarak tartışılmaktadır.

Ayrıca K. Irak'ta yeni Irak Anayasası kapsamında kurulan K. Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin direnci yüzünden; o topraklarda konuşlanan terör eğitim kamplarından beslenen menfur saldırıların toplum huzurunu tehdit eden en büyük sorun olduğunu görüyoruz.

Bakan Şahin: Örgütün final yılı hedefi boşa çıkmıştır

Bu bağlamda Bakan Şahin'in dün akşam üzeri, ‘PKK/KCK terör örgütünün ülkemize karşı yürütmüş olduğu, bölücü ve hain eylemlerinde militan açısından ciddi zayiat verdiği bir gerçektir. Bölücü terör örgütünün özellikle içinde bulunduğumuz 2012 yılında ülkemize yönelik gerçekleştirdiği, teşebbüs ettiği eylem sayısında ciddi artışlar olmuştur. Hatta bölücü terör örgütü 'final yılı' olarak belirlemiş ve iddialı bir şekilde hedef olarak benimsemiştir. Fakat fedakarca, kahramanca görev yapan güvenlik personelimizin gayretleriyle bölücü terör örgütünün 'final yılı' hedefi boşa çıkarılmıştır’ açıklaması uluslararası terör örgütünün nasıl bir çaba içerisinde bulunduğunu anlatıyor.

Öte yandan bugün öğle üzeri basına sızdırılan Kandil’deki terör yönetim merkezi ile ülkemizde bulunan bir terörist arasında geçen aşağıdaki konuşma; kan dökmekten bıkıp usanmayan terör örgütünün, her türlü terörle mücadeleye rağmen dimdik ayakta bulunduğunu, geleceğe (?) umutla bakmakta olduklarını göstermiyor mu? O konuşmanın son bölümünü birlikte okuyalım:

 ‘- 14 Temmuz'dan sonra misilleme yapmadınız. Polisleri öldürmediniz. Amed'in (Diyarbakır) ortasında otuz kırk polis ölseydi olurdu ama yapamadınız."

- Artık baharda belki bir şey olabilir ha.

- Artık 14 Temmuz 2013'e kaldı.’

2013 yılı nasıl geçecek ya da buz dağının ucundaki gerçekler

Yukarıdaki konuşma eğer Kürtçe'nin Kırmanç ya da Sorani lehçesinden Türkçeye çevrilmedi ise ortaya ilginç bir gerçek daha çıkıyor karşımıza. O da günlük konuşmalarda bile ortak dil olarak Türkçe'den başka hiç bir Kürtçe ağzını konuşamayan örgütün nasıl bir dil ya da iletişim sorunu ile yüzyüze olduğunu anlıyoruz. Terör odaklarının iki yetkilisi arasında geçen bu konuşma, teröristlerin gelecek yıl için, '... örgüt mensuplarının Karadeniz'e kadar' gidilmesi gerektiği konusunun da kararlaştırılmış olduğunu gösteriyor. Bugün ilgili bir makamca basına servis edilen bu konuşma  ile terör örgütü, belki de bile bile, aksaklıklara rağmen; ayrılıkçık propagandasını her alanda yaygınlaştırmaya yönelik olarak çalıştıklarını da duyurmak istemiştir. Bu anlamda terör örgütü, 'bizi yıldıramadılar, dağıtamadılar, pişman olarak teslim olanların sayısını attıramadılar, direniyoruz, direneceğiz, gelecek yıl çok kan dökülecek' diye bir meydan okumamıl olmuyor mu?

Bakan Şahin’in dün akşam üzeri basına vermiş olduğu yukarıdaki açıklamanın sonunda, ‘Tahminlerimize göre binin üzerinde çocuk yaşta, oyun çağında, neyin ne olduğunu, nereye gittiğini, ne yaptığını bilemeyen çok sayıda özellikle Güneydoğu bölgemizden götürülmüş kişilerin olduğunu bilmekteyiz’ açıklaması ise uluslararası desteğe sahip terör örgütünün ‘dağ kadrosu’ adı verilen teröristleri toplum içerisinden nasıl derlemekte olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Bana göre bugüne kadar resmi ağızdan bu konudaki ilk açıklamadır. Özellikle ‘çocuk yaşta, oyun çağında’ vurgusu sanırım yöredeki anne babaların nasıl bir baskı ve acı içerisinde bulunduklarının da tespitidir.

‘Çocuklarımız evlerinin önünden kaçırılabilir’ korkusu içinde bulunmak ne kadar zor

Bir yılı aşkın bir süre önce Doğulu Kürt bir kardeşimizin sanal ortamda, ‘Meğerse onlar her gün beni kim kaçırdı, başına bir şey mi geldi diye beklerlermiş. Evet PKK nın insanlarımızı dağlara kaçırdıkları dönemlerdi o zamanlar. Akranım olan birçok genç kaçırılarak götürülmüşlerdi örgütün dağ kadrosuna.

Şimdi ise ben kızlarım için, oğlum için, kardeşlerim için, yeğenlerim için endişeleniyorum. Bir taraftan beyinleri yıkanacak diye, diğer taraftan kaçırılacak diye. Ya da her hangi bir yerde patlatılacak bombanın kurbanları olacaklar diye. Bu bir lanet sanki üzerimizde. Doğu Anadolu'nun, Güneydoğu'nun ve şimdi de bütün Türk coğrafyasının üzerine yağan bir lanet. Öyle bir lanet ki bende okula giderken aynı korku vardı ve kardeşlerim de giderken yaşıyorduk. Şimdi ise çocuklarımızda yaşıyoruz aynı endişeyi’ açıklaması yöredeki baskının özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki baskısının bugün bile devam etmekte göstermesi bakımından ne kadar zor bir durumda bulunulduğunun kanıtı olsa gerek.

1990’larda terör örgütünce evlerinden kaçırılan ya da (5) ile (10) milyon lira arasında ailelerinden satın alınan gençler için Batman’da ‘gelin gitti’ denildiğini duymuştum bir çekimim sırasında. Bu bağlamda Bakan Şahin’in açıklamış olduğu sayı buz dağının ucu olsa gerek. O yıllarda dağ kadrosuna katılanların bugün en az otuz (30) yaşında olması gerekiyor.

Okuyucu yorumları da çözüm için bazı öneriler getiriyor 

Bakan Şahin’in dünkü açıklamasına bugün yollanmış olan okuyucu yorumlarından bir çoğu çok anlamlı bence. Umarım ilgili makamlarca gerektiği gibi değerlendirilecektir. Dost acı söyler diyerek bu konudaki bir kaç yorumu da paylaşmak istiyorum:

Mehmet Niksar diyor ki, ‘Ne kadar aciz bir durumdasınız? Amerika izin verirse Kandile operasyon yapın olmaz mı? Ben rica etsem olur mu?

Ne olur ne olmaz diyerek adını vermek istemeyen binlerce okuyucudan biri olan Buranbb takma adlı bir yorumcu da diyor ki, ‘Sonuç? Bakan olarak görevini yap ve o bölgenin güvenliğini tam sağla, sağlat, çocukları kaçırttırma, bölge halkına devletlerinin onlara sahip çıktığını göster, sağlatamıyorsan istifanı ver çekil, o görevi hakkıyla yapacak bir vatan evladı muhakkak çıkar...’

TNL takma adlı yorumcu da, ‘Hükümetin bakanları terör konusunda öyle bir konuşuyorlar ki sanki vatandaş olarak sorumlu biziz çözümü biz bulacağız...’ diye yakınmaktan kendisini alamamış.

Caraf akd takma adlı yurttaşımız ise sorunu uluslararası düzeyde değerlendirmeye çalışmış. O da, ‘Çocuklar götürülürken neredeydiniz? Mısır mı, Myanmar mı, Libya mı neredeydiniz?’ diye soruyor yetkililere.

Krmkolol adlı takma adlı yorumcu ise ‘Son gelen haberlere göre Bölücü Terör Örgütü bütün gücü ile 2013 yılındaki eylemler için uğraşmaya başlamış bulunuyor’ yorumunda bulunmuş.

İslam Kardeşliği'miz çatısı altında gördüğüm Kürt kökenli kardeşlerimize özellikle uluslararası karanlık güçlerin ayrılıkçı emelleri içerisine sürüklendirildikleri ayrılıkçı şartlar için sabırlar dilerken; şehitlerimize rahmet ve terörle mücadeledeki güvenlik güçlerimize de üstün başarılar dilerim.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..