Bakanlık gönderse de sen gitme öğretmenim!

Ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı Güneydoğu’da görev yapan öğretmenlerine mesaj gönderiyor “Hizmetiçi Eğitime” alındıklarını ve derhal memleketlerine gitmelerini söylüyor.

Bunun yalan olduğu ve bakanlığın yalan konuştuğu anında anlaşılıyor.

Meselenin “Hizmetiçi Eğitimi” değil öğretmenimizi bile koruyamayacak bir durumda bulunduğumuzun resmi ilanıydı sanki.

Nitekim işin özünü Sayın Başbakan, “Huzur ortamı sağlanınca daha yoğunlaştırılmış bir eğitimle o güzel çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız.” diye açıkladı. Ama “huzur ortamının” ne zaman, nasıl olacağını açıklamadı.

Öyle anlaşılıyor ki “Huzur Ortamına” kavuşacağımız güne kadar da Güneydoğu’da okullar öğretmensiz kalacak.

Devletin okula almayıp sokağa saldığı çocukları da kötü niyetli örgüt sempatizanları “Hizmetiçi Eğitimden” geçirerek, TOMA’lara ve zırhlı araçlara taş atma, molotof atma, yangın çıkarma eğitimini vermiş olacaklardır.

Şartlar ne kadar kötü olursa olsun biliyoruz ki, okullar, çocukları sokaklardan koparan ve iyi bir vatandaş olmaları için eğitimin verildiği yerlerdir. Bundan dolayı da çocukları eğitim hakkından yoksun bırakmamak gerekmektedir.  

İşgal yılları da dâhil olmak üzere, öğretmenleri çocuklardan ve okullardan hiçbir güç koparamamıştı. Geçmiş yıllarda da Güneydoğu’da sıkıyönetim 12 yıl sürmüştü. Ardından da 15 yıl Olağanüstü Hal devam etmişti. Bu durumda bile öğretim yılı sürerken öğretmenler, okullarından, öğrencilerinden kopup ayrılmamıştılar

90’lı yıllarda yüzlerce öğretmenimiz terör örgütü tarafından hunharca şehit edildiler. Buna rağmen bile öğretmenlerimiz bölgeyi terk etmeyi asla düşünmediler. Elektriği, suyu, yolu olmayan binlerce köylerde canla başla görevlerini yaptılar.

80 yıllarda Güneydoğu ve Doğu Anadolu da 6 yıl görev yapan bir öğretmen olarak şuna inanıyorum ki, dünya da en ağır şartlarda hiç şikâyet etmeden her koşulda görev yapan eğitimciler bizdedir. Bu da, bu ülke için büyük şanstır. Zor şartlar altında görevlerini yapan öğretmenlerimize ne yaparsak yapalım haklarını ödeyemeyiz.

Bölge de şartlar ne olursa olsun biliyorum ki, öğrenciler, öğrenci velileri ve vatandaşlar öğretmenlerinin herhangi bir zarar görmelerini asla istemezler, çünkü bölge insanı öğretmenlerine karşı saygıda kusur etmezler. 

Okulları kapatarak, öğretmenleri memleketlerine göndermek, içinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim olduğunu gösterse de, eğitim ve öğretimin terk edilmesi çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük zarardır.

Güneydoğu da çocukları sokaklardan kurtardığımız gün, terör örgütünün insan kaynaklarını kurutmuş olacağız, bununda çaresi eğitimdir, doktoru öğretmendir.

Ali Galip AKYILDIRIM

Eğitimci/Yazar