Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
Haber
 

Bakın Süleyman Demirel ne diyor. "Türban masum değildir"

Bakın Süleyman Demirel ne diyor. "Türban masum değildir"
 

Bu ülkenin genel Cumhuriyet tarihinde, önemli zaman dilimlerinde etken olmuş 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu sıralar daha bir objektif ve tarafsız konuşmaktadır. Aktif siyasetde ki tutumlarını beğenmiyordum. Ama önyargılı olmamak gereklidir.

Gerekirse eleştirilir, doğru sözler onaylanır. 9. Cumhurbaşkanı Eko Enerji Dergisinde yer alan ve Milliyet İnt. (09.03.08) de alıntı yapılan röportajında objektif ve doğru ifadeler kullanmıştır. İslami olarak yorumladığı hususlar İslam Dinimizin düsturları doğrultusundadır.

Ancak sayın Demirel'in bugünlere gelinmesinde büyük rolü vardır. Öncelikle bunu tesbit edelim. Edelim ki başkaları da konun kamuyonun gözünden kaçmadığını anımsasın, herkes kendine ders çıkarsın.

Sayın Demirel iktidar uğruna, kendilerine dini alet eden muhtelif cemaatlere kol kanat germiştir. Yıllarca dini davranış zannederek taraftarlarına iltimas yapan kayırmacı tutumlar sergileyen ama başkalarının haklarının ne olacağını düşünmeyen bu kesimler, kendi taraftarı olmayanların haklarının helal mı haram mı olduğuna değer vermeyen sözde İslami görünümlü zihniyetler (kadrolaşarak) palazlanarak bugünlerin oluşumuna katkı sağlamıştır.

Ama bugünlerde Sayın Demirel de gerçekleri görmüştür. Elbette elhamdülillah müslümanız ve islami konumda yaşamak isteriz. Fakat İslam'ın en parlak saadet devrinde bile nifak odaklarının kökü kesilemezken ve saadet devrini müteakip halifeliğin sultanlık egemenliğine dönüştüğü düşünülürse, bugünkü heva ve heveslerinin önüne inanç dizginlerini koyamayan zenginleşme hırsından kurtulamayan günümüz insanının islami nizamı objektif ve saf olarak uygulaması mümkün değildir, (bakınız geçmiş bloklar)

Diğer bir durum da islami davranış gibi gösterilen sölem ve hususların, islami kaynaklar dikkate alınarak eleştirilmesine karşı çıkış espirisidir. Henüz demokratik laik düzende eleştiriye tahammül edilmezse hayal kurdukları (deforme olmuş sözde islami sistem) ortamda yanlışları nasıl eleştirilecek. Siz bu düşüncede olanlar kendisini desteklemeyen düşünceleri; sen müslümanlığı savunmuyorsun o halde bu kaynaklara dayanarak eleştirmezsin demek, şimdiden kendinden başkalarının düşünce ve inançlarına ipotek koymaktır. İşte bu muhteşem dinin soğutucuları iyi bilmeliler ki bu bağnazlıkları nedeniyle, halkın büyük kesimi laikliğe sahip çıkmaktadır.

Ama bu maksatla iktidarı ele geçirmeleri halinde, hertürlü eleştirel kanalları islami söylemlerle tıkayarak filli vaya yasal kılıflarla demokratik cumhuriyeti tanınmaz hale getirmek bir tarafa, islami sistemi de kuramayacaklarından; tam işlerine gelecek kaos ortamı doğacaktır.

İşte bu değerlendirmeyle 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'in sözlerine önyargısız yaklaşmak gerekmektedir. Elbette önemli olan bundan böyle siyasi beklentisi olmayan, her makam ve mevkide bulunmuş, bir zamanlar onu göklere çıkartan, bugünkü birçok cemaat mesubunun hoşuna gitmese de yaşını almış bir kimsenin objektif konuşmasından kuşku duyulmaması gerekmektedir.

Sayın Demirelin görüşü özetle:
“Türban denilen hadise aslında tesettürün örtünmenin başlangıcıdır. Örtünme dediğimiz hadise ise, bir takım İslami cereyanların amacına göre kadının dört duvar arasında muhafazasının şartlarındandır. Bu tartışma aslında, kadın toplum içinde olmalı mı, olmamalı mı noktasına kadar gidebilecek bir tartışmadır. Başka ülkelerde böyle olmuştur"

“Türbanı İslamın şartı haline getirirseniz bugün uyulmayan o kadar çok husus var ki, onları da teker teker istemek durumunda kalacaksınız. Uyulmayan hususlardan bir tanesi din ile devletin ayrılmış olmasıdır. Yine bu şeriat arayan İslami cereyanlara göre, din ile devlet ayrılamaz. Dinin kuralları aynen uygulanmak durumundadır."

"Biz İslam'ı yaşamak istiyoruz diye çağdaş hukuk kurallarına itiraz edilebilir" Zaten bu çevrelerin medyasında ki söylemde budur.

"Halbuki dinin birtakım kuralları uygulanmamakta, onun yerine çağdaş hukuk uygulanmaktadır. Yarın siz, bu uygulanan çağdaş hukukun kurallarına, ‘Biz İslamı yaşamak istiyoruz, İslama uygun değildir’ deyip onlara da itiraz edebileceksiniz. Netice itibariyle bu, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin üstüne oturduğu devrime itiraza varabilecek hususları bünyesinde taşır. (Bunu basın organlarında dile getiriyorlar) Türkiye Cumhuriyeti bir modeldir. Halkı Müslüman olan bir ülkede demokrasi mümkün müdür, değil midir? Demokrasi bir şartla mümkündür, cumhuriyetin demokrasiyle, demokratik cumhuriyetin moderniteyle, demokrasi-cumhuriyet-modernitenin laiklikle, bu dördünün İslamla bağdaşabileceğini kabul etmenizle mümkündür. Derseniz ki, dünyayı tanzim eden İslami kuralların dışına çıkamazsınız o taktirde dar-ül harb (kavga meydanı) olursunuz. Müslüman halklı ülke olmaktan çıkarsınız, bu taktirde demokrasi mümkün değildir. Kendinizi zorlamayın. Umarım ki, bu tartışmalar buraya kadar varmaz. Ama söylediğimiz bir şey uçtur."

Bütün bu istekler samimi olsa ve şeriat sistemi gelse, öncelikle dünya nimetlerine bağlanmış sistemin kaçamak yollarını mubah görerek vergi kaçırmaya kadar hertürlü yolları mubah gören zihniyet, gerçek İslam da hiç barınamayacaktır. Ancak amaç deforme olmuş ama adını islami terimlerle sisleyen bir sahte düzen, varsın kaos olsun ama adamlar dünya nimetlerine gark olsunlar, hedef budur. Bu arada elbette ibadetleri önerip riyakar davranacaklar yoksa gariban halkı nasıl peşlerine takarlar.

Aslında dinimize uygun davranmanın yolu dürüstlükten geçer. İbadetler ve farzlar kadar helal lokmayla yapılmasının bilimesi de önemlidir. Önemli olan samimi müslüman icraatında islami terimleri ve söylemleri kullanmak yerine, Bunu inanç olarak içinde saklayarak, fiili uygulamalarında doğru ve ihlaslı davranmak önemlidir. İnancımıza göre önemli olan da niyettir. Tarafsız ve objektif karar ve hizmetlerin götürülmesi herkesin gerekli hakkına kavuşacağı inancı taşıması gerekmektedir.

Demirel'in bir objektif itirafı da şu: Demirel, şöyle konuştu:
“Elektriksiz sanayi olmaz. Lenin’in bir çok fikirlerine ve düşüncelerine tümüyle karşı çıkmış bir insan olarak söylüyorum. Lenin’in ‘Kalkınma mı istiyorsunuz elektrik yapın. Elektrik yapmadan kalkınmak mümkün değildir’ sözü benim için çok değerlidir. Elektriğin gittiği her yere medeniyet gitti. Türkiye’nin en ücra köşesine medeniyetin en değerli vasıtaları gitti.” (gazetevatan.com 12.05.08)

Vaktiye Sayın Demirel'in kanatları altında barınanlar, bir müddet sonra Sayın Başbakan'ı da önlerinden iteceklerdir. Allah herkesi ıslah etsin.


nariçi.
 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..