Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

09 Ekim '09

 
Kategori
Blog
 

Bakınmalar

Bakınmalar
 

akdeniz'in biten yaz hali.


Sayın Tuna Kiremitçi’nin bugünkü yazısını okurken içimde derin bir burukluk oldu. Gerçi o yazısında başka şeyler söylüyordu ama belki de atladığı konunun müthiş çağrışımları anlatım için yetmişti. Yazının konusu, sayın Meltem Cumbul’un kendisine imzalanarak verilmiş bir kitabın sahaflarda bulunmasıydı.

Eylül çocuğuz ya; bize ilk yaptırdıkları 12 Eylülün sabahında kitaplarımızı darbecilerin bulamayacakları yerlere saklamak olmuştu. Ama çoğu insan lağım kuyularını onca kitabı atmışlardı. Faşistler ilk ipuçlarını kitapların isimlerine göre tasnif ettiklerindendi bütün bunlar. Sonraki yıllarda kitaplar gazete kağıtlarına sarılmaya, ardından sessizce ortalıktan kaybolmaya başlamışlardı.

Sanki aynı hastalık yeniden hortladı. Sayın Cumbul haklı mı, değil mi bilinmez ama kitaplığına şüpheli(?) birinin kitabını bulundurmanın tatlı yaşamına beklenmeyecek sarsıntılı sonuçlar getirebileceğini öngörecek kadar eylül çocuğu nede olsa.

İşte iyi ve güçlü bir yazar bunları yazardı. Yoksa “kendi imzaladığım kitapları acaba birgün ben de sahaflarda bulacak mıyım?” değil mevzu.

Belki de sorunumuz etkili ve güçlü yazar kimliğinin yitikleşmesindedir. Yoksa televizyonlarda ağızlarında entel kelimeleri geveleyen onca fanatik hayalcilere bakınca zor gibi görünüyor.

***

Tek tip dünya düzenine doğru yürüyor dünya. Artık herşey daha yavan, içinde daha çok ürkmüş korkuların olacağı insan tiplemeleri toplaşacak. Tanrı kavramı zorla veya severek hayatlarımızda olacak. Sorgusuz sualsiz doyurulacak karınların huzurunda bir dünya hayalleniyor. NLP gelişiyor. Insan kullanım açısından çözümlenirken, her farklı fikir sıradışına cezalandırılarak itiliyor. Kalıplar hazır, şablonlar hazır. Belki de insan öğrenme sürecinde ilerledikçe daha çok yalnızlaşacak. Heyecanları azalacak. Sanalizm gerçeğin yerini aldıkça aynı keyif veya kederin sanallenmesiyle insanlar daha çok gerçekdışılığın içinde varsıllanacaklar. Ardından hızlanan mutasyonlar sonucu uzaya savrulacağız. Yoketmek için yeni yaşam formları arayacağız. Hele ki insan ömrü uzamada sınır tanımayacakken…

***

Zaman sorunum olduğu için konu başlıklarını yazmak niyetim.

Blogla ilgili zon zamanlarda kaygılarım gitgide artmakta. Nitelikli yazılar azalmakta, ansiklopedik veya internetsel araklamalı yazılar seçkilerde boy göstermekte. Özgün yazılar dışlanmakta. Tam bir "öğütücü" konumuna itilmekte burası.

Sayfada görünmek telaşıyla anlamsız resimler, üzerinde yeterince düşünce geliştirilmemiş tembel yazılar çoğalmakta. Kaliteli yazanların ise yazılarında azalmalar bana burasının eskisinden çok daha fazla basitleştiğinin göstergesi gibi gelmekte. Eskiden keyifle MB’dayım derken, şimdilerde “kıytırık amatörlere” dönüşmekte konumumuz. İşin komik tarafıysa, bloga daha yeni gelip sağa sola saldıran tiplerin tavırları. Ama her satıcının bir alıcısı olacağı gibi, “aynen sizin gibi düşünüyorum, aklımdakileri yazmışsınızcılar” da az değil hani.

Önerim şu: Sayın Pirmete gibi yetkin insanların söylediklerine kulak vermek. Artık bizleri de temsil edecek insanlar olmalı diye düşünüyorum. Çok önceki bir yazımda belirtmiştim, beş kişiden oluşacak bir temsil heyetimiz olmalı. Bu insanların işi yeri geldiğinde uyarmak ve yanlışların düzeltilmesine yardımcı olmak ve yönetimle iletişimlerimizi sağlamamızda; ve tabii daha da önemlisi, haklarımızın savunulmasında görev yapmak.

Ne derdiniz?

***

Sayın Kremitçi'yle bitireyim.

Gelecek vaadetmek geleceği değil, oluş anını anlatabilmekte. Bu potansiyel belki de en çok onda var. Hele burası, hele burası ki nice büyük yazarı geleceğe taşıyacak güçlü yazarlarla dolu.

Haksız mıyım?

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..