Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '09

 
Kategori
Spor
 

Bakış Açısı (Fenerbahçe-Galatasaray Derbisi)

Bakış Açısı (Fenerbahçe-Galatasaray Derbisi)
 

Bir Galatasaraylı gözüyle...

Böyle bir iş olamaz. Bir maçı da oynayarak kazansınlar, her sene bir şey çıkıyor. Bu gidişle bu maçta on değil yüz sene maç kazanamayız. Maçtan önce hakemin kafası yarılıyor, Keita'nın kafasına su şişesi atılıyor, ilk dakikadan son dakikaya kadar tekmeler havada uçuşuyor ve bu ortamda futbol oynanması bekleniyor. Elinizi vicdanınıza koyun Fenerbahçe bugün top oynadı mı? Ofsayttan bir gol, olmayan bir penaltı ve tamamen rakibi sinirlendirmek için sahaya çıkan R.Carlos'a vuran Keita'nın oyundan atılması... İşte maçın özeti bu. Nerede federasyon, nerede MHK. Kimse çıkıp adamlar iyi oynadı demesin çünkü oyunu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yaptılar. Tek cümleyle yazıklar olsun.

Bir Fenerbahçeli gözüyle...

İşte bu ya. Diyoruz ya her maçta Galatasaray'la oynayalım diye, gerçekten doğru. Hem takım bu maçlarda müthiş oynuyor hem de muhteşem atmosferi görünce adamların elleri ayaklarına dolaşıyor. Yine müthiş oynadık, bu sezonun en iyi oyunuydu hatta. Kazım son vuruşlarda biraz daha etkili olsa ve bir de hakem ilk yarıda doğru kararlar verse çok daha farklı bir galibiyet alabilirdik. Kazım’ın faul olmayan ve kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonları faul gerekçesiyle kesen, Servet ve Gökhan Zan’ın çift dalmalarına göz yuman ve Leo Franco’ya kırmızı kartı göstermeyen B.Gezer belli ki kahraman olmaya çalıştı ama fark etmez onu da yendik biz. Çok merak ediyorum neredeydi bugün Arda, Elano, Keita. Bugün sahada kötü oynayan bir futbolcumuz bile yoktu. Hak ederek, eze eze kazandık. Burası Kadıköy, buradan çıkış yok. Bu cümleler size tanıdık geliyorsa taraftarlığınızın futbol bakışınızın önüne geçtiğini söyleyebilirim.

Maçın yorumu...

Kadrolar açıklandığında iki teknik adamın da niyeti belli oldu. Daum Galatasaray'ın en etkili silahı olan hücum gücünü durdurmak için klasik kadrosunu Vederson takviyesiyle güçlendirmiş, Rijkaard da kalsik kadrosunu bozmamış ve Elano, Arda ve Baros'tan fedakarlık etmeyerek Kadıköy'den üç puan çıkarmanın hesaplarını yaptığını belli etmişti.

Sarı lacivertlilerin özellikle Kadıköy'deki Galatasaray maçlarına çok büyük bir motivasyon ve özgüvenle çıktıkları, konuk takımında aynı oranda tedirgin olduğu uzun yıllar önce kanıtlandı ve bugün de maçın başı bu senaryonun değişmediğini gösterdi. Bu tempoyla ilk golü bulan sarı lacivertliler bu dakikadan sonra tempoyu düşürdü, ikinci yarının hemen başında nfark ikiye çıksa da ardından gelen Galatasaray golü bir anda bitti denilen maça tekrar heyecan getirdi. İkinci yarıda iki takım da gol bulsa da oyuna daha iyi sarılan, attığı golle üzerindeki stresi atan Galatasaray oldu. Bu anlayışla son dakikalarda rakibi iyice baskı altına alabilecek ve belki de beraberlik golünü bulacak olan Galatasaray'ın önüne bu sefer de Keita çıktı ve haklı olduğu pozisyonda rakibine yumruk atarak hem kendini hem de takımını ateşe atmış oldu.

Maçtan önce Fenerbahçe'nin ligin en iyi savunma, Galatasaray'ın da ligin en iyi hücum eden takımı olduğu ve bugün işini iyi yapanın maçı kazanacağı belliydi, nitekim Fenerbahçe, Galatasaray gibi çok etkili bir hücum hattına sahip takıma Aydın'ın şutu dışında pozisyon vermeyerek işini iyi yaptığını gösterdi ve hak ederek rakibini mağlup etti.

Fenerbahçe için, kadrosunda Alex gibi yaratıcı bir oyuncu olduğu sürece, en doğru sistem budur. Sahaya gol yememek için çıkan ve bir şekilde bulduğu gollerle maçı kazanan sarı lacivertliler hem ligde hem de Avrupa'da bu sistemini devam ettireceğe benziyor.

Galatasaray'da ise göze hoş gelen futbolu takdir etmekle birlikte hemen hemen her maçta gol veya goller yenilmesi çok düşündürücü olduğunu söylemeden geçemem. Bakıldığında son üç maçından birini kazanmayı başaran sarı kırmızılılar bu maçlarda kalesinde toplam dokuz gol gördü. Çok gol atarak maç kazanmak güzel ama her zaman yenilenden daha fazla atılması mümkün olmadığı için bugünkü gibi gol sıkıntısı çekilen maçlardaki sonuçlar çok üzücü olabiliyor. Ancak kim nederse desin Rijkaard'ın mevcut sistemden vazgeçeceğini hiç sanmıyorum. Hollandalı teknik adam günahı ve sevabıyla bu sistemi sürdürecek ve bir yandan bol gollü galibiyetler alırken bazen de acı sürprizler yaşayacaktır.

Neticede Fenerbahçe’yi galibiyeti getiren rakibini iyi analiz edip onu durdurmayı başarmak, rakibine oranla çok daha iyi mücadele etmek, bulduğu pozisyonları iyi değerlenmek ve elbette Kadıköy gücünü arkasına amak oldu. Galatasaray’ın maçtan puansız ayrılmasının nedenleri ise en büyük gücü olan hücum hattının rakip tarafından baskı altında tutulmasına yanıt verememek, rakibi kadar mücadele etmemek ve Kadıköy stresine yenik düşmekti.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..