Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '08

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Bal yiyelim ağzımız tatlı kalsın

Bal yiyelim ağzımız tatlı kalsın
 

Vızzzz.... vızzzzz..... vızzzzzz.... diye ses duyunca irkiliriz hepimiz. Kaçıp saklanacak bir yerler ararız. Ama onların bin bir zahmetle taşıyarak ürettikleri ballarını afiyetle yeriz. Arılardır onlar.

Gerçek olduğunda, yeryüzünde bozulmayan tek gıda olan bal, insan oğlunun çoğunun isteyerek yediği, bazılarının istesede yiyemediği, sahte ürünlerin çok üretildiği ülkemizde, beceriyle sahtesinin yapıldığı, değerli gıda maddemiz bal.

Arı balsız, bal arısız düşünülemez.

Arılar öylesine bir düzen içersinde yaşamaktadırlar ki, biraz adaletsiz olsada herkesin bir işi vardır.

Bir kraliçe arı, işçi arılar ve kromozom sağlayan erkek arılardan oluşan bir düzen.

Petek örme, yiyecek toplama, arı sütü üretme, kovan ısısını düzenleme, temizlik, savunma, akla gelebilecek tüm işler işçi arılar tarafından yapılmaktadır.İşçi arılar dişi arılardır.Erkek arılar sadece üremeyi gerçekleştirmesi için, kraliçe arıya kromozom sağlamak için bulunurlar.Bir kovanda sadece bir tane kraliçe arı bulunur.

Arılar zar kanatlılar cinsindendir.

Zar kanatlıların özelliği; içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve iki çift saydam zar şeklinde kanatları olmasıdır.

Arıların vücutları baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan oluşur.Baş kısmında gözler, duyargalar ve beslenme organları bulunur.

Göğüs ve karın segment denilen halkalardan oluşmaktadır.

Arının petek şeklinde bir çift ve üç adet basit gözü vardır.Birleşik gözlerin hepsi binlerce basit üniteden oluşmaktadır.

Birleşik göz ana arıda 3 bin, işçi arıda 4 bin, erkek arıda 8 binden fazla basit gözün birleşmesinden meydana gelmiştir.

Baş kısmında bir çift duyarga bulunmaktadır, bu duyargalar;koku, dokunma, hissetme duygularını sağlarlar.

Bu duyargalar sayesinde hava sıcaklığını, rüzgar hızınıda algılaya bilmektedirler.Bu duyargaların hassas olması 2 km uzaktaki bal kokusunu algılamayı sağlamaktadır.

Arıların ağız yapısı;üst dudak, üst çene -alt dudak, alt çeneden oluşmaktadır.Baş iç yapı itibari ile önemli salgıların yapıldığı kısımdır.

Üst salgı bezleri genç yaşta arı sütü, daha ilerki yaşlarda baldaki sakarozu parçalayan enzimleri salgılarlar.

Arının hareket merkezi göğsüdür.Dört adet segmentten meydana gelen, üzerinde üç çift bacak ve iki çift kanat bulunan, orta bacaklarının üzerinde polen fırçası denilen sert tüylerle, polenlerin polen sepetine toplanmasını sağlayan gövdesidir.

Bu polenler biz insanların çeşitli zamanlarda doğal oluşu nedeni ile yediğimiz arı mamüllerindendir.

Arının uçuş hızı saatte 50 km'ye yaklaşır.

Arıların karın kısmı 9 segmentten oluşur ve mide, bağırsak ve üreme organları gibi iç organlarla balmumu bezleri ve iğneside karın bölgesinde bulunur.Segmentlerden salgılanan salgılar, arıların zincirleme birbirlerine tutunması ve özel hareketlerle ayaklarında yardımıyla, ağıza götürülen balmumu pulcukları, yumuşatılarak petek gözlerinin yapımında kullanılır.

İşçi ve ana arılarda karın bölgesinde bulunan iğne savunma organıdır.

İşçi arıların iğnesi geriye çentiklidir.Çentikler testere şeklindedir.Batırdıklarında geriye çekemezler.Bu nedenle kendi hayatlarını tehlikede görmedikleri sürece insanı sokmazlar.

Sokma arıların enson evresidir.Önce sesle uyarırlar, sonra toplu halde gürültü yaparlar, hala tehlike olduğuna inandıkları zaman toplu halde tehlike gelen yere doğru uçup çarparak korkutmaya çalışırlar.Olmadı enson sokarlar.İğne sert yüzeyden çıkar, ama insan ve hayvan etinden çıkmaz.Batırılan iğne gövdenin parçalanmasına neden olduğundan arı ölür.

Erkek arılarla dişi arılar çiftleşirken kraliçe arı erkek arının kromozomlarını alır ve iğnesini batırarak erkek arıya zarar verir, erkek arı ölür.(erkek arıların iğnesi vardır ama sokmazlar bu yüzdende erkek arılar çiftleşirken ölürler)

Yaklaşık 5 bin yıldır birçok hastalığa karşı tedavi amaçlı kullanılan arıların can yakan zehri, son yıllarda kanser tedavisi içinde umut ışığı olmuştur.

Başta ABD, Kanada, İspanya, Çin olmak üzere birçok ülkenin arı ürünleriyle tedaviye önem verdiği yaptıkları çalışmalarla kamuoyuna duyrulmaktadır.

Çeşitli bilim adamları, arı ürünleriyle birçok bilimsel çalışma yapıldığını, arı ürünlerinin tablet, iğne, sprey, krem ve benzeri şekillerde ilaç formunda üretilmeye başlandığını belirtmiştir.

Arı zehrinin birçok nörolojik ve fiziksel kökenli hastalığın tedavisinde etkin olduğunu;

Arı zehirinin kan dolaşımını düzenlediğini, bakterileri öldürdüğünü, cildi gençleştirdiğini, mide suyunu arttırdığını anlatmışlardır.

Radyasyona karşı koruyucu etkisi olduğu,

Tansiyonu düşürme, hücreleri yenileme, kalp damar hastalıklarının tedavisinde büyük yarar sağladığını bildiğimiz bal, pH değeri olarak 3.2 ve 4.5 arasında olduğu için enfeksiyondan sorumlu bakterilerin çoğalmasını önler. Doğal antioksidandır.

Küçücük iğneleriyle taşıyarak ürettikleri bu değerli besini biz insan oğlu afiyetle yemekteyiz.

İnsanlar olarak doğanın döngüsüne, doğal yaşama saygılı olmalı ve sahip çıkmalı, bize uygun olanlardanda doğal olarak yararlanmalıyız.

 
Toplam blog
: 42
: 2143
Kayıt tarihi
: 04.02.08
 
 

Hayat yolculuğunda karşılaştığımız, yaşama dair bizi mutlu ve mutsuz eden tüm olayları paylaşmak. Bi..