Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Balans ayarı sorunsalı

Balans ayarı sorunsalı
 

Ya tam olarak irdelemiyoruz veya algılamada sorunumuz var.
İkisinden birisi.

Şu yaşadığımız yıllarda, hangi akıl ve mantık “darbe” kavramına sıcak bakar?
Ya aklından zoru vardır, ya da art niyetlidir.
Başka söyleyecek laf yok.

Ergenekon hadisesi başlı başına bir olaydır ve bu olayın akışındaki tüm gelişmelerin arka planında yatan ise yüksek askeri ve sivil bürokrasinin seçilmişlerle girdiği iktidar mücadelesidir işin özü.
Bunu anlamak için kâhin olmaya gerek var mı?

Geçtiğimiz aylarda eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un konuşmalarını basından okuduk.
Bir şekilde sızdırılmış konuşmalar. (Hoş bu işe doğrusu kafam pek basmıyor ama)
Hemen ardından Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın yüksek askeri ve sivil bürokrasi ile yapmış olduğu görüşmelere istinaden tutmuş olduğu günlükler basına sızdırıldı ve bir kez daha alenen anladık ki kendisini devletin esas sahibi olarak gören devletlû yüce bürokrasinin, iktidar kavgasına yönelik mücadelesinin arka planında neler neler dönüyor muşta haberimiz yokmuş!

Deşifre olan tüm sızdırılmış hadiseler bir kez daha bize göstermiştir ki yüksek askeri ve sivil otorite ülke topraklarımızda siyasetin her an ve her dakika üzerindedir.
Nitekim İsmail Hakkı Karadayı ile Hurşit Tolon arasında geçen konuşmalarda 28 Şubatı nasıl gerçekleştirdiklerini ballandırarak anlatıyordu İsmail Hakkı Karadayı, Hurşit Tolon’a.
Erbakan-Çiller hükümetini nasıl düşürdüklerini, Mesut Yılmaz’a altın tepside nasıl iktidarın sunulduğunu bir güzel anlatmıştı İsmail Hakkı Karadayı.
Bu gibi müdahalelerin adı da vardı.
“Balans Ayarı”
Evet.
Tüm bu olup bitenlere ve ordunun siyasete müdahalesine konulan ad “Balans Ayarı”y dı.

Ordu kurucu bürokrasi olmanın kendisine sağladığı imtiyazlar ekseninde, kendi tasarlamış olduğu “Müesses Nizam”ın dışına çıkılması halinde, siyaseti kendi istediği hizaya getirmek sureti ile gereken yumruğu masaya vuruyor ve kendince görevinin gereğini yerine getiriyordu.
Kimileri de bu ayarlara alkış tutuyordu.
O halde demokrasi dediğimiz kavram neyin nesi oluyordu?
Vatandaş ister istemez düşünüyor ve neden sandık başına gittiğine dair yalın bir düşünce ortaya koyamıyordu.
Vatandaş için mevzuu “Oy kullandık, lakin neden kullandık, anlamadık?” oluveriyordu.

Gelmek istediğimiz nokta budur.
Vatandaşın neden oy kullandığıdır.
Şayet bir kıymet-i harbiyesi yoksa kullanılan oyun ve ordu, kullanılan oyu hiçe sayıyorsa, bu durumu nasıl tahlil etmemiz gerekiyor?

Bilindiği gibi İsmail Hakkı Karadayı’nın ikinci bir ses kaydı daha ortaya çıktı ve bu ses kaydında ise Cumhurbaşkanlığı krizi ve 27 Nisan muhtırasına yönelik sahne arkası planlarının neler olduğunu gayet yalın bir şekilde dışa vuruyordu İsmail Hakkı Karadayı.
Hatta ve hatta İsmail Hakkı Karadayı, 27 Nisan muhtırası öncesinde, dönemin ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu arayarak, ANAP’lı vekillerin Meclis Genel Kuruluna girmemesini dahi istemiştir ve böylelikle teraneden bir 367 zorlaması ile ortaya Cumhurbaşkanlığı krizinin de çıkmasına yönelik eylemlerin odağı haline gelmiştir yüksek askeri bürokrasi.
Hatırlar mısınız bilmem?
O dönemlerde ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden demler vuruyordu.
Lakin yüksek askeri otorite bu konuda Erkan Mumcu’ya gereken tavrı koymuş ve bu konudaki söylemlerinden Erkan Mumcu kısa bir süre sonra çark etmişti.

Mustafa Balbay’a ait olan günlükler ise 2003 ve 2004 yıllarına yönelik olaylara ışık tutuyor.
Başarıya ulaşmayan darbe planları ve bu planların yanı sıra günlüklerden anlıyoruz ki AKP iktidarı ile birlikte yüksek askeri bürokrasinin siyasal alan üzerindeki ağırlığının ortadan kalkacağına yönelik endişeler damgasını vuruyor.

Mustafa Balbay’ın günlüklerinde en dikkat çekici husus, yüksek askeri bürokrasinin düzene ve “Müesses Nizam”a bakış açısıdır.
Bu günlüklerin açılımları yüksek askeri bürokrasinin “Müesses Nizam”ın bozulmasına karşı nasıl örgütlendiğini ortaya koymakta ve bu durumun sürekli ileri sürmüş olduğumuz iddialarla da örtüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..