Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

BALBAY, CHP YÖNETİCİLERİYLE KOKTEYLDE

BALBAY, CHP YÖNETİCİLERİYLE KOKTEYLDE
 

"Yareme yare katan yar elidir, yar elinden yüreğim yarelidir."


Balbay, dört duvar hapishane içinde, Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına, "tuzlu pasta-limonata kokteyl"i hazırladı!..
*
Dikkat edin, hepsi nasıl da gülüyor!.. Balbay'ın 30 yılın üstünde aldığı cezaya gülüyorlardır herhalde!.. Ya da:
*
RTE ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'ten söz almışlardı; seçilen vekiller hapisten çıkarılacaklardı. Çıkarılmadılar. RTE gibi Çiçek de sözünde durmamış, Kılıçdaroğlu'nu kandırmışlardı!..
*
Ve hatta Meclis Başkanı Cemil Çiçek, CHP kadrosunun Balbay'ı birlikte ziyaret etmelerine onay bile vermemişti... Ama, Kılıçdaroğlu ve yakın adamları yine de Balbay'ı ziyarete gittiler. Hapishane hatırası olarak da yandaki resmi hep birlikte gülerek, hapishane görevlilerine ricada bulunarak çektirdiler!..
***
Şaka bir yana, hepsinin yüzlerindeki -sahte- gülücükler, bal gibi aldatılmışlıklarını belli ediyor.
*
Yoksa, kapalı kapılar arkasındaki anlaşmalarının bir ifadesi midir bu "yapmacık" gülücükler?..Ne bileyim!
***
İstanbul, Türkiye'nin nabzını tutan bir oy potansiyeline sahip. CHP ise, -AKP'nin isteği doğrultusunda olacak - Tekin ve Sarıgül'ü İstanbul için kapıştırma hevesinde!..Ne de olsa serde demokratlik var! Ya da, bir Kılıçdaroğlu taktiği:
*
(Parti liderliği için Her iki güçlü adayı başarısız kıldırarak yerini muhafaza etmek!.. E, kılıç, kalemden keskindir bu dönem-lerde; olmazlar oluyor da hep!)
*
Bu iki horoz dövüşünden, ikisinin de yara alacağı açık. Peki, bundan kim yararlanacak dersiniz? Tabii ki, ikisine de  yatırım yapan AKP!..
*
Çünkü, ikisinin de, CHP içinde "küs"leri var: Biri partiden, diğeri Parti yönetiminden ihraç (!) edilmiş..
*
Yakında.. belki de hemen şimdi, AKP'nin medya kurmayları bilinen kanallarda CHP'yi -ya da Kılıçdaroğlu'nu bu konuda makaraya alma programları düzenlerler:
*
"Gürsel Tekin mi, yoksa, Sarıgül mü AKP'ye daha yakın?" diye..
***
Ya, Baykal'ın suskunluğu!.. Hatırlıyorum da; Türkiye'nin en genç Bakanı (Enerji Bakanı) seçildiğinde, nasıl da Türk Petrolleri"ni devletleştirme çabalarıyla kısa zamanda tanınmış, bir anda Türk halkının gözüne girmişti..
*
Sonraları o da, lideri Ecevit'in İnönü'ye yaptığını yapmış; olaylı bir şekilde CHP'yi, YCHP olarak bölmüş, Ecevitle yollarını ayırmıştı..
*
Tarih tekerrür mü eder hep? Baykal da, bir başka CHP'linin azizliğine uğramış; parti liderliğinden -alışılmamış bir şekilde- uzaklaştırılmıştı..
*
Açık ve net bir şekilde herkes görmüştür ki; yıllardır kaynayan CHP kazanından kafasını çıkartan, yine bir CHP'li tarafından tokmağı kafasına yemiş kazanın dibini boylamıştır..
***
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ün partisi; kendi "iç hesaplaşmaları" ile cebelleşirken; elbette ki elin oğlu boş durmayacak, -zaman içinde- tüylenecek ve dış güçlerin de yardımıyla "dümene" geçecekti..
*
Osmanlı padişahları, yakın komşu tekfurunun kızını alarak güçlenirlerdi. Çağın parti liderleri ise, yakın ülkelerin para yardımıyla güçleniyor. Değişen bir şey yok, hep aynı; taşıma suyla değirmen döndürmek yani!..
*
Bu yüzden olacak herhalde, "biri lokum derken diğerinin bo.um" demesinin bizde bir "kültür" oluşturması!..
***
Dış güçlerin yardımıyla bitlenip tüylenen Erdoğan'ın horozlanması, sınırlarımızı da aşmış; "lokum" diyen dünya liderlerinin hepsinin üstüne bo. atmıştır..
*
Dedik ya, bu bir "kültür" meselesi. Kendini kabullendirmek/saydırmak  için gerektiğinde, eşeğe bile ters binmesini bileceksin!
*
Eşeğe ters binerek değil ama, apar topar (tabii ki demokrasi adına!) Baykal tarafından hapisten çıkartılarak Türkiye'nin başına getirtilen Erdoğan meselesi de en az, Nasreddin Hoca mizahları kadar dikkat çekicidir..
***
Kılıçdaroğlu'nun "asansör" hikâyesini de bilirsiniz:
*
 Arkadaşı ile birlikte asansöre binen Kılıçdaroğlu başlamış beklemeğe. Asansör görevlisi ne beklediğini sorduğunda, Kılıçdaroğlu'nun, "Asansör 4 kişiliktir, diğer iki kişiyi bekliyoruz" diye yanıt verdiğini, hani!
***
CHP, yıllarca iktidar olamadığına rağmen, RTE'nin, geçmişin tüm hatalarını CHP'ye yüklemesi, Kılıçdaroğlu'nu gıdıklıyor olacak ki, bu söylemlere karşı "bekleme" pozisyonunu hâlâ devam ettiriyor!..Oysa "ZAMAN" kıymetlidir, beklemeye gelmez:
*
Bir yılın kıymetini "sınıfta kalan öğrenci";
Bir ayın kıymetini "erken doğum yapan anne";
Bir saatın kıymetini "sevgilisini uğurlayan aşık";
Bir dakikanın kıymetini, "uçağını kaçıran yolcu";
Bir saniyenin değerini, "ölümden dönen kazazade";
Bir salisenin kıymetini de, "gümüş madalya alan yarışmacı";
Kılıçdaroğluna anlatmalı... Yine anlamamaya devam ederse de bu işi bırakmalı!..

-- Alaettin Morgül-- 07.10.2013 

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..