Balçova ve Haşema

Torunumuzun doğumu nedeniyle İzmir'de bulunduğumuz günlerde, eşimle günü birlik, Balçova Kaplıcalarına gittik.Geçen yıl da gitmiş çok beğenmiştik. Sıcak su havuzları, jakuzisi, hijyeni ile beğenimizi kazanmıştı bu işletme.

Özel idareye bağlı özel bir işletme olduğunu öğrendik.Sizinle paylaşmak istediğim, kaplıcayı tanıtmaktan çok, orada yaşadığımız tatsız bir olay.

Haşema diye adlandırılan; eşofman şeklinde olup mayo kumaşından yapılan deniz-havuz giysisinin sağlık açısından uygun olmadığı şeklinde, bazı doktorların fikir beyan ettiğini duymuş ve okumuştum.Su; içinde kaldığı, tam kurumadığı için bakteri, mantar oluşumuna olanak tanıyormuş bu giysiler. Ben bu konuda fikir beyan edemem.Doktor değilim, inceleme yapmadım. Ama sanırım, bu fikre, bütün doktorların onay verdiklerini söylemek doğru olmaz.Belki tamamiyle kapalı olanlar için bu durum söz konusu olabilir.

Benim giydiğim, bacaktan ve koldan fermuarlı; yani, fermuarlarından çıkarınca altı şort üzeri kısa kollu oluyor.Kaplıca girişinde, uyulması gereken kurallar sıralanmış, o kurallar içinde mayo ile girilmesi de var.Ama haşema ile girmek isteyenler, bayanlar bölümüne girecek, genel havuzlara girmeleri yasak şeklinde bir ibare yoktu.

Biz de eşimle genel havuzlara girmek için, soyunma odasının anahtarını alıp havuz için gerekli!..olduğunu sandığımız giysilerle çıktık.Görevli bayan, haşema ile girilmesinin yasak olduğunu söyledi.Ben kısa kollu ve şort haline getireceğimi söyledim üzerimdeki giysiyi ve getirdim.Bayan biraz tereddüt etti ama tamam der gibi olurken, müşterilerden bir bayan "Hayır, giremezsiniz, ben sizin girdiğiniz havuza girmem, bunlar mikrop üretiyor"dedi.

Tartışma ortamı oluştu. Eşim "Gidin şikayet edin"dedi. O da gitti müdüriyete; müdüriyetten de "o hanım girmesin, isterse parasını iade edelim"diye haber geldi görevli bayana. Daha sonra şikayet eden bayan indi aşağıya. Eşim ona, "Çok büyük iş başardınız hanfendi, sayenizde Cumhuriyet kurtuldu"diyerek duygularını öfke,alay karışımı ile yansıttı. Bir iki atışma oldu, kadın havuzlara giderken, arkasından seslendim"Atatürkçülüğü ben de öğrettim çocuklarıma, ben öğretmenim "diye.

Sonra eşim"müdüriyete gidelim"dedi."Benim moralim bozuldu, günün anlamı kalmadı"dedim.Eşim haklı olduğu konularda kesinlikle pes etmeyenlerden.Bense en ufak rüzgardan yaprakları dökülenlerden...

Netice olarak, ben; şortlu,kısa kollu, başım açık, eşim şort mayolu olarak müdüriyete gittik.Müdüre sordu eşim"Eşimin şortu ile benimkinin ne farkı var, bana izah edebilirseniz yasağınızı kabul edeceğim"dedi.Adam, hala "su geçirmiyor bunlar, kurallarımız böyle"diye savunmasını yapıyor.Eşim sonunda, onun anlayacağı şekilde konuştu." Peki o zaman; buranın, bizim fotoğraflarımızı çekip bakan tanıdığımıza fakslayacağım konuyu aktaracağım hemen şimdi,savunmanızı hazırlasanız iyi olur"der demez, adam"tamam"dedi,"girebilirsiniz"

Gerçekten çok üst düzey yetkililerin, yakın tanıdığı olan, tanıdıklarımız var ama doğal olarak böyle bir şeyi, sanırım o an için yapmak gereği duymayacaktık...

ATATÜRKÇÜ geçinen bir çok insandan çok daha Atatürkçü olmakla gurur duyuyorum.ŞU cu, BU cu diye birbirimize düşman gözüyle bakarak gerçek düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmeye ne zamana kadar devam edeceğiz bilmiyorum.

Bir yanda; başını örtmediği için, kınanan, dışlanan insanlarımızın yaşadığı gönül kırıklığı, bir yanda; başını örttüğü için kendilerine öcü gözüyle bakanlar nedeniyle aynı kırgınlığı yaşayanlar...

Sokakta rastladığım son derece modern giysili bir genç kızla , türbanlı kızın gayet samimi bir şekilde yürüyüşlerini hayranlıkla izliyorum.İşte o zaman adeta gönlüm genişliyor.İçimden diyorum ki"Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bizi ayırmaya, bölmeye gücünüz yetmeyecek"


Dini siyasete alet edenlerle "Garçu Atatürkçü" lerin hiçbir farkı yok gözümde.İkisi de bu ülke için ciddi tehlike oluşturuyorlar...