Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Balıkesir... Siirt... Sürü halindeki cinsel istismarlar ve yok olan birey ahlakı

Balıkesir... Siirt... Sürü halindeki cinsel istismarlar ve yok olan birey ahlakı
 

Siirt’te dördü kardeş, 7 ilköğretim okulu öğrencisi kıza 14-70 yaş arası onlarca erkek tecavüz etti. Kız kardeşlerin maruz kaldığı bu durum, iki yıldır devam ediyordu. Sonunda bu olay 10 Nisan’da yargıya taşınmıştı. 100 erkek sorgulanmış, 16’sı tutuklanmış, 25’i gözaltındaydı. Yaşları 14-70 arasında değişen 100 erkeğin arasında kimler yoktu ki: Okulun müdür yardımcısı, kızların sınıf arkadaşları, Siirt’in tanınmış ailelerine mensup esnaf, hacı dedeler, bir asker, bir polis... (Haberin sahibi Gülden Aydın’a teşekkürler…)

***

Balıkesir'in Dursunbey İlçesi'nde 22 yaşındaki zihinsel engelli gence tecavüz ettikleri iddia edilen 18 kişi polisin baskınıyla yakalandı. Gözaltına alınanlar arasında bir siyasi partinin ilçe teşkilat başkanı ile yine bir siyasi partinin ilçe kurucu başkan yardımcısının da bulunduğu öne sürülen ve bazı şüphelilerin ifadelerinde 'Tecavüz etmedik. Para karşılığı birlikte olduk' dedikleri iddia edildi.

***

Artvin, küçük bir ilçesinde yaşanan cinsel istismar soruşturmasıyla sarsılıyor. 12 yaşındaki Z.T.’nin babasının şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada şu an 5’e yakın tutuklama ve topun ağzında 50 civarında isim var. Soruşturmanın boyutu o küçük ilçenin boyunu o kadar aşmış ki, soruşturma ilçeden ile alınmış.

Her insan bir bireydir, ve her bireyin de kendisine bir saygı vardır. İçinde insanlığını hisseder ve bu olumlu insanlık dürtüsünü kaybetmeyi istemez, tavırlarını öncelikle buna göre alır.

Suçtan ve ahlaksızlıktan insanları koruyan, önce, bireyin kendisine ait vicdanıdır. Bu vicdan yapısı, akılla, sezgiyle, bilgiyle, dinsel inançlarla vs. bezenir ve insana toplum içinde yaşamın temel erdemlerini kazandırır.

Fakat insanı birey olarak görmezsen… İnsanın bütün ahlak yapısını sürü psikolojisine ve cemaat-toplum içerisindeki normların yarattığı baskıya göre şekillendirirsen ipin ucu bir yerde kaçar. İnsanlar bu baskıdan boşandıklarını hissettikleri, bir de kanunun da elinin uzanmasını güç gördükleri meselelerde hemen en aşağılık dürtülerinin gereğini yapar.

Bugün Türkiye’de böyle bir dönemi yaşıyoruz.

Yoğun bir dinsel propagandayla karşılaşıyor olmamıza rağmen bunların insanların kalplerine inen gerçeklikte bir değeri yok, sağlanamıyor. Dinsel baskının kanun baskısı gibi toplumsal çıkar alanında bir mesele olarak algılandığını, insanların dini, vicdanlarına yönelen, vicdanlarını harekete geçirip onları bireysel iyiliğe iten bir olgu olarak değil, toplum içinde meşruiyet sağlama zemini, neredeyse inanç hissinden dahi kopuk ve yalnızca ortak alanda geçerliliği bulunan bir gelenek ve söylem baskıları bütünü olarak anladıklarını görüyoruz.

Bu anlayışın neticesi işte bugün olan şey: Bireysel ahlak dürtüsünün, kendine, kendi “iyi” varlığına inancın olmadığı bir ortamda insanlar kendilerini fırsatı ortaya çıktığında her şeyi yapmaya hazır hissediyorlar.

Evet, her şeyi yapmaya hazır. Bu insanların ahlaki düşüklüklerinin sınırını sadece yaptıklarının ortaya çıkma ihtimali ve kanunun sınırları belirliyor. Bunların geçerli olmadığını düşündükleri alanda, her şeyi, ama her şeyi yapmaya hazırlar.

Geçenlerde gazetelerde bir haber vardı. Bir kız, herhangi bir sebeple evinden kaçmış, (belki birkaç gün sonra pişman olup dönecekti), yaptığı şeyi söyler söylemez önce taksici, tereddüt etmeden, tecavüz etmiş kıza, birkaç gün içinde de kız onlarca erkeğe satılmış. Bu insan bu kıza neden tecavüz etmiş, bu kız bu insanlar tarafından neden satılmış? Fırsat bulunmuş çünkü. Kız güçsüz, herhangi bir yaptırımla karşılaşılmayacağına inanıldığı anda harekete geçilmiş.

Balıkesir’deki olay… Engelli, 22 yaşındaki gence yıllarca 18 kişi tecavüz etmiş. Çünkü bu insanların bireysel ahlak dürtüsü, ahlaka inancı yok, zayıf; dışsal bir yaptırımla karşılaşmayacaklarına inanır inanmaz, veya inandırılır inandırılmaz harekete geçmişler.

Siirt’teki olay… Sayısı yüzleri aşan kişi, güçsüz, zayıf buldukları iki kızı istismar etmenin herhangi bir yaptırımla karşılamayacağından, ortaya çıkmayacağından emin olur olmaz, hiç düşünmeden, kendi insanlıklarını ve davranışlarını hiç sorgulamadan harekete geçmişler.

Geçecekler de. Daha çok geçecekler. Birkaç kişinin suçu olmadığı, topluluk halinde ve yakından geçen hemen herkesin katıldığı bu cürümlerin işaret ettiği üzere hem dünyevi, hem de Tanrısal’dan gelen ahlakı bireyliğe, vicdanlara indiremeden ve fırsat çıktığında sonuna kadar gitme eğiliminden kendi ahlaklarının ağırlığı nedeniyle alıkonulan insanlar yetiştiremeden daha bunlarla çok karşılaşacağız.

Not: Bu kadar sosyolojik meselenin yanında devletin bu tür suçların faillerine karşı gösterdiği yaklaşımın kendisi de ayrı bir sıkıntı şüphesiz. Ve kurbanların, olaylardan sonra hem toplum, hem de devlet tarafından gördüğü muamele.

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..