Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '06

 
Kategori
Spor
 

Balıktan spora...

Balıktan spora...
 

Balık tutmaya başladıktan sonra daha önemli bir şey keşfetmiştim ki esas önemli olan buydu. Demek ki şimdiye kadar ben beni değil, hiç farkına varmadığım alışkanlığımmış beni yöneten. Alışkanlık dediğin ne? Yanlış, eski, eksik, yığma bilgiden süzülen her şey. Bunlar yıkılınca alışkanlıklar yıkıldı ve kendi yöntemimi kendim ele geçirdim. Bütün bunları fark ederken öyle bir hoşuma gidiyor, öyle bir hoşuma gidiyor ki kendimden geçiyorum.

İşte spor konusuna böyle girdim. Balıktan sonra bir teorik hazırlama dönemi başladı. Sıkı ısrarlı bir çalışma önce:

Bakalım spor konusundaki tabular nelermiş? Mutlaka vardır da ben farkında değilim. Ben yarı profosyonel futbol oynamış birisiyim, buradan gelen bilgim var. Ayrıca komando askeriydim. Sporun her çeşidine ait teori ve uygulama gördüm. Bunun yanı sıra ötedenberi sporla ilgili neler neler biliyorum...

Örneğin koşuda nefes tekniği önemlidir. Bu nedenle koşuya başlarken her üç adımda bir nefes alıp vermeli, bir sene sonra iki adımda bir ve giderek her adımda ve sonra yeterince. Koşuya önce yavaş bir tempoda başlamalı sonra giderek hızlanmalı. Koşarken kalınca bir eşofmanla koşmalı, bol ter atmalı, hatta vücuda bir naylon sarmalı, bu ter atmayı kolaylaştırır, terliyken su içmemeli, koşarken vücut tam ısınmışken kültür fiziğe başlamalı, açık ve temiz havada spor yapmalı, hafta sonları mıymıntı gibi oturmamalı, kalkıp koşmalı…

Gibilerden bir bilgi sarmalı. Hangisinin nerede, ne zaman, kimden nasıl duydum ya da okudum hiç hatırlamıyorum? Sanki sonsuzdan beri benimle var olan bilgiler. Doğruluğundan en ufak bir kuşkum yok. Daha doğrusu bunu hiç düşünmedim. Oysa 30 yıllık başarısızlık nedenim burada. Hani bir tesbit yapacaktım ya, tesbit edilen bu. Yani balık tutmakla kazandığım öz bilgi. Eksik, yanlış, eski, yığma bilgi. Doğrusu yok mu? Var. Ama yerinde değil. Bütün içinde yer almadığından, anlamsız. Eksik çok. Yanlış daha çok ve bunların hepsi üst üste yığılı.

Spora teorik çalışmaya oturduğumda bunların tesbiti otomotik yapılmaya başlandı. Koşuya yavaş başla sonra hızlan yanlış bir uygulama. Esas olan 3-4 dakikalık hafif bir egzersizle bir parça ısınıp, belli bir tempoda başlayıp o tempoda bitirmek. Esas olan kalp atım sayısının belli bir düzeyde belli bir süre tutulmasıdır. Amaç profesyonellik olmadığına, yani devekuşu gibi koşmak, fil gibi kaldırmak olmadığına, sağlıklı bir bünyeye ve form kazanmaya çalışmak olduğuna göre koşudan amaçlanan bu.

Vücut tam ısınmışken cart diye durup kültür fiziğe başlarsan kalbin anasını ağlatırsın... Belli bir düzeydeki hareketten aşamasızca çok alt düzeye inince vücut kalbe yeterince kan pompalıyamaz, ondan sonra debelene debelene ölürsün. Hava çok soğuksa eşofman giyme. Yani vücudu doğal hareketiyle ısınıp terliyeceğinden fazal terletmekten sakın, böylece kalbe gereksiz yüklenmezsin, hem de ter atarak kilo vereceğini düşünme. Kilonun nedeni fazla yağdır, kaloridir. Ter vücut sıvısıdır. Terle atılan su, vitamin ve minareldir. Her üç adımdan sonra daha sık nefes almak ve hep burundan alıp asla ve kat’a ağızdan almamalar mı? Eziyet. Koşmamam için yeterli neden. Ağzından burnunudan hiçbir sayısal sınırlamaya tabi olmaksızın özgürce nefes al.

Teori çalışmalarından edinilen sağlıklı bilgiler bakalım ne sonuçlar verecek?

(Devamı var)

 
Toplam blog
: 115
: 1244
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Tek düşüncem yaşadığım dünyayı nasıl yorumladığımı başkalarının bilmesidir. Aslında yorumun özünde t..