Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Balkan Havası

Balkan Havası
 

Hepsini rahmetle anarak


Balkan Havası

Balkan havası’nı izliyorum TV de.
Bitmez tükenmez şavaşların "Doksanüç" harbiyle sonuçlanan acıklı tarihi geliyor gözlerimin önüne.
İlime, bilime teknolojiye sırt çevirmenin kaçınılmaz acı sonu yaşanıyor her yerde...
Açlık, yokluk, sefalet, acizlik, çaresizlik diz boyu…
Fırsatı kaçırmayanlar, her yandan saldırıyor.
Sırf Türk olduğumuz için öldürülüyoruz,
Yakılıyoruz, işkence ediliyoruz, aç bırakılıyoruz…
Hastalıklar kol geziyor.
Soğuksa donduruyor…
Sağ kalabilen göçe çalışıyor Anadolu’ya…
Canını kurtarabilen, elinden gelen tek şeyi yapıyor…
Ağıt yakarak feleğe sitem etmek…

Selanik Selanik viran olasın
Taşını toprağını sele karasın

…….
Aman ölüm, yaman ölüm, üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver.


Ne gariptir, hep bir bağ kurarım, Balkan ezgileriyle Kerkük ezgileri arasında.
Her halde yazgıları, yaşadıkları aynı olduğu için.
Ayrılık acısı geldi mi, feryatlar da aynı dilden oluyor demek ki.

Hiç görmediğim halde bir parçam orada.
Hala Çarşı Karakolu mahallesindeyim nazlı Selaniğimin.
Babamın, amcalarımın halamın, dedemin telaşla dolaştığını görür gibiyim
Mahalle çeşmesinin başında.
Sanki ayrılığı bilmişler gibi...

Böyle anlarda öylesine bir sızı çöker yüreğime
“… bilirim çare bulmayacağını,
aman, desem de doktorun bu derdime…”.

Özenirim yad ellere göçen kuşlara
“Maya dağdan da kalkarlar...
Vardar ovasından da…”
diye.

Acaba hala aynı iklim mi hüküm sürer...
Manastırda, Dırama’da, Kavala’da, Serez’de, Ohri’de.
Hilalin gölgesindeki Kızıl Elma durur mu yerinde...
Özlemle bakarak Anadolu’ya, nerdesin diyerek?.
Gitsem atalarım karşılar mı beni.?..
Hangi yüzle bakarım silinen izlerine, kırılan mezar taşlarına…
Neler söylerim mazeret niyetine?...
Söylesem de inanırlar mı bana?

İnsanın hiç görmediği bir yere özlem duyması da bir tuhaf oluyor.
Her halde asırlarca genlerimize işledi nakış nakış... havası, suyu.
Masallarıyla büyüdük Balkanların....
Şarkılar, türküler hep “memleket” üzerine idi.
Bundandır her halde üzgünlüğüm....

Demek ki göz görmese bile, gönlün katlanması güç oluyormuş.
Bir nesil ayrılmakla, yüzlerce yıllık kökler kolayca kopmuyormuş.

Ne kadar küllenirse küllensin bir zaman tüten ocaklar...
Bir Balkan havası yetiyor savurmaya küllerini, tutuşmaya hazır ateşi...
O ateş hep içimde kor gibi canlı, küllense de üstü,
Ne kadar bastırsam da gönlümü,
Bir şarkı, bir türkü, bir ağıt yeter, tutuşturmaya közleri.

“Selanik Selanik … viran olasın…”.
Söylediğime bakma, kıyamam sana,
Sen atalarımın mirasısın, viranlık yakışmaz sana.

Dedemin, dedesinin, dedesinin dedeleri de yatar sende,
Silmeye çalışsalar da izlerini,
Kırsalar da mezartaşlarını.
Tarih çok uzun ömürlüdür, kim bilir neler olur.
Belki ben görmem ama...
Meriç görür, Tunca görür, Tuna görür…
.... daha önce de gördükleri gibi....

Seni kaybetsek de özlemin kaybolmuyor kolayca.
Yaşıyorsun gönlümde, şarkımda, türkümde
Ve hep yaşayacaksın bir kor gibi içimde.

Not: Bu ağıtı, bu duygu yüklü güzelliği dinlemek ve yaşamak isteyen duygudaşlarım için
http://www.youtube.com/watch?v=AYVG5A0L2x4  "Selanik viran olasın" yazın. Özellikle otantik sesi ve ağıtın manasına yakışan duygulu yorumuyla Azize Gürses'ten dinleyin. Sonra gönül telinizin sızısını yaşayın...
Manadan da öte olduğunuzu farkederek.

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..