Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Balkanlarda 10 gün, yedinci ve son durak Kosova'da Prizren ve Priştine

Balkanlarda 10 gün, yedinci ve son durak Kosova'da Prizren ve Priştine
 

Prizren Kalesi ve Bıstriça deresi


Balkanlardaki son günümüze Üsküp’te uyanıyoruz. Hava yine çok sıcak ve bunaltıcı. Hotelimizde güzel bir Türk kahvaltısı sonrası 2008 yılında BM idaresinden ayrılıp, bağımsızlığını ilan eden Avrupanın en yeni ülkesi Kosova’ya gitmek için yola koyuluyoruz.

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Kosova, Sırpların baskı ve askeri müdaheleleri sonucu bağımsızlığını kazanamamış, 1995 yılında Sırpların Kosova’ya girip katliamlarını hızlandırıp birçok sivili öldürmesi neticesinde geçte olsa 1999 yılında NATO müdahalesi sonucu Kosova Sırbistan idaresinden kurtulmuştur. 2 milyon nüfuslu ülkenin büyük çoğunluğu Arnavut olan Kosova’da biz ilk olarak Prizren şehrine gitmek için Makedonya sınırınıdan sorunsuz olarak çıkıp Kosova sınırından yine sorunsuz olarak giriş yapıyoruz. Kosova gümrük polisi zaten bizim Türk olduğumuzu görünce kardeş diyerek karşılıyor.

Prizren şehrine varışımız sonrası şehri tanımaya başlıyoruz. Şar dağlarının eteklerinde tipik bir Osmanlı kenti olan 200.000 nüfuslu ve % 95’i müslüman olan  Prizren’de biz sırasıyla Taş köprü, Şadırvan meydanı başındaki Balkanların en yüksek minareli camii olan Sinan Paşa Camii ile meydan sonundaki Ortodoks Kilisesi, Türkiye Hükümeti tarafından restorasyon çalışmaları yapılan Gazi Mehmet Paşa Hamamı ile son olarak Halveti Tekkesini görüyoruz. Şehrin ortasından geçen Bıstriça deresi şehre güzel bir görünüm kazandırmış. Günlerden Cumartesi ve sokaklar cıvıl cıvıl. Yolda gezerken bir düğün konvoyuna rastlıyoruz. Türkiyedeki adetlerin aynısı burada da uygulanıyor. Konvoydan gelen korna sesleri bitmek bilmedi. Şehirdeki tüm tabelalar Türkçe, Sırpça ve Arnavutça hazırlanmış, dikkat çekiyor.

Arnavutluk ve Amerikan bayrakları yine yaygın. Şehrin girişinde bir NATO birliği var. ABD ve Arnavutluk Kosova Cumhuriyetini ilk tanıyan ülkeler. Dünyada birçok ülke politik nedenden dolayı Kosovayı tanımıyor. Bunlardan bazıları Sırbistan, Yunanistan, Azerbaycan, Ermenistan, Güney Kıbrıs, İsrail, Bosna Hersek. Sadece 100 ülke tanımış Kosova Cumhuriyetini şimdiye dek. Tanımayan ülkelerin bazılarının mazeretleri ise gülünç.

Şehrin tepe noktasında bulunan Bizans döneminden kalma Prizren Kalesi şehrin siluetini oluşturuyor.

Dar sokaklarda gezerken iki katlı şirin Prizren evlerini göreceksiniz ve beğeneceksiniz. Prizren bizim Safranbolu ve Amasya’nın karma hali bir şehir görünümü verdi bize. Öğlen yemeği için Şadırvan meydanındaki Besimi Restorana gidip arkadaki güzel ve serin bahçesinde Kaşarlı ve Balkan köftesi ile tulumba tatlısı yiyoruz. Porsiyonlar burada da adeta 3 kişilik ama Balkanlardaki en iyi köfteyi son gün burada yiyoruz. Öğle yemeği sonrası çarşı içinde bir tur atıyoruz. Para birimi olarak Euro kullanılıyor ancak alışveriş imkanı burada da maalesef yok. Zaten birçok ürün Türkiyeden geliyormuş.

Öğleden sonra Prizren’deki gezimizi tamamlayıp son durağımız ve akşam İstanbula da uçuş noktamız olan 80 km uzaklıktaki Kosova’nın başkenti 200.000 nüfuslu Priştina’ya gidiyoruz.  İlk olarak Priştina’ya girmeden Mitroviça karayolu üzerinde Kosova ovasında Osmanlıya en çok toprak kazandıran hükümdar Sultan I. Murad’ın şehit olduğu yerde kurulan Türbesini ziyaret ediyoruz.

1389 yılındaki I. Kosova muharebesinde Haçlı ordusuna karşı kanlı bir mücadele sonrası kazanılan zaferin ardından savaş alanını gezerken ölü taklidi yapan Sırp askeri Milos Obilic tarafından hançerlenerek şehit edilen Sultan Murad harp sırasında şehit edilen tek Osmanlı Sultanı olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. 2005 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yapılan Türbe mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Kosova ovasını ikiye ayıran Mitroviça karayolu üzerinde, yolun karşı tarafında yukarıda bahsettiğim Sırp askerinin bir anıtı vardır. Hatta yakınlarında Müslüman Arnavutların Kastriot adını verdikleri Obilic adında bir semt de mevcut. Özellikle Sırplar savaşı kaybettikleri halde Sultan Muradı öldürdükleri için savaşı kazandıklarını ilan etmişler ve hala kendi tarih sayfalarında bu şekilde belirtiyorlar. Türbeyi ziyaretimiz sonrası şehir merkezine gidiyoruz.

Şehir merkezinde Fatih Sultan Mehmet Camii, Saat Kulesi (ki her yerde bu var), Büyük Camii, Bağımsızlık anıtı Newborn ve Rahibe Teresa caddesi görülecek yerlerdir. Şehir bize oldukça karmaşık ve bakımsız geldi. Son Balkan Savaşının yaralarını şehir hala üzerinden atamamış. Nüfus oldukça genç ama herkesin elinde bir sigara, tüttürüyorlar. Sigara içme oranı çok yüksek galiba.  Kosova genelde Türkiye’ye göre ucuz ancak yerli halka pahalı bir ülke. İşsizlik oranı burada da yüksek, asgari ücret ise 100 Euro’nun altında. Eski arabalar ve toplu taşıma araçları ile bozuk yollar ile trafik burada tam bir kargaşa.

Saat 20:45 İstanbul uçağı için Priştine havaalanına 19.30 gibi varıyoruz. Bagaj-bilet işlemleri için sıraya giriyoruz. Havaalanları da çok küçük ve eski, inanılmaz bir kalabalık var. Neyseki zamanında işlemlerimizi tamamlayıp dünyanın en güzel şehirlerinden İstanbula, güzel memleketimize gitmek için uçuyoruz.  

Son yılların Türk turistler için favori yerlerinden olan 10 günlük Balkanlar seyahatimizde toplam 7 ülke, 15’den fazla şehir gezip Belgrad’dan başlayıp Priştine’ye kadar uzanan 2900 km kara yolculuğu yaptık. Çok gelişmiş bir avrupa şehri görmedik. 7 yaşında kızım ve eşimle zorlandık mı hayır zorlanmadık, yorulduk mu evet yorulduk, özellikle sabah erken saatlerde hızlı kahvaltı sonrası yola çıkmak yorucu idi. Ancak zevkli miydi ,kesinlikle. İyi ki de yapmışız diyoruz. Ziyaret ettiğimiz ülkeler ve şehirler içerisinde Tiran, Bar, Kalkandelen ve Priştine’de çok fazla ilgi çekici şey yok. Ancak diğer yerler gayet güzel idi. Kısa bir Balkan turu yapmak isteyenler ise bu şehirleri mutlaka görmeli derim. Öncelikle Dubrovnik ve Ohri sonra Belgrad, Saraybosna, Mostar ve Kotor diye sıralanabilir. Ancak vakti ve ekonomik imkanları olan herkes Balkanları hazır başlamışken tümüyle görmek ve tarihe kısa bir yolculuk yapması gerek.  

 

 
Toplam blog
: 38
: 4208
Kayıt tarihi
: 07.01.12
 
 

Küçüklüğümde yaramaz bir çocukmuşum, delirdiğim zamanlar kimse zaptedemezmiş beni. En büyük örneğ..