Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '08

 
Kategori
Ev / Bahçe
 

Balkonda saksı tarımı; hobiden zarurete

Balkonda saksı tarımı; hobiden zarurete
 


Geçenlerde, oğluma eski tarihli bir Bilim Çocuk dergisini, büyük ihtimalle 4o küsuruncu kez okurken, dergide iki başkahramanın tohum çimlendirme macerası, bende, konunun tatbiki gösteriminin henüz üç yaşını tamamlamaya üç ay kalan oğlumun öğrenme olasılığını oldukça fazla arttıracağı fikrini doğurdu. Ve aynı anda oğlumu da peşime katarak, evde işe yaramaz bir kap, pamuk, kilerde çimlenmeye uygun tohum nitelikli bakliyat aramaya giriştim. Ev sıcaklığında ve yeterli miktarda suyla kısa sürede çimlenen tohumlarımız, gerek oğlumda, gerekse de bende büyük bir heyecan yarattı ama zannedersem ikimizin de heyecan gerekçeleri birbirinde farklıydı.

Oğlum büyük olasılıkla hayatında ilk kez karşılaştığı bir mucizeden fazlası ile etkilenmiş ve dönemsel yaşadığı sahiplenme güdüsünün zirve anlarında bulunduğu için, bir bitkiye sahip olmanın mutluluğuna erişmişti. Ben ise, bir çocukluk heyecanımla yeniden karşılaşmanın heyecanını yaşıyordum.

Galiba toprakla tek ilişkisi, üzerinde top oynamaya müsait zemin algılaması olan şehirli bir çocuk olarak, toprakla uğraşmak romantik bir hayal olarak kaldı hep benim için. Evde saksı içinde yetiştirilen bitkiler dışında geniş bir uygulama alanına asla geçmedi ve bu sebeple hep platonik yaşanan bir aşk sınıfına girdi bu ilişki.

Aslında şehirde de yaşıyor olsalar, gelişmiş ülkelerde toprak yetiştiriciliğini insanlarla buluşturan uygulamalar mevcut. Hobi bahçesi olarak tanımlanan ve büyük olasılıkla yerel yönetimler tarafından tanzim edilen alanlar, taliplilere dağıtılarak ve temel ihtiyaçları karşılanarak insanların toprak hobilerini karşılamaları sağlanıyor. Belirli bir kira karşılığında verilen bu hizmetin birçok Avrupa ülkesinde yaygın olduğu biliniyor. Ülkemizde de başta Ankara (Ankara Orman Çiftliğinde) olmak üzere birkaç ilimizde daha bu yönlü bir hizmet veriliyor ancak çok yaygın uygulama alanına ve katılıma sahip olduğunu hiç zannetmiyorum.

Normal koşullarda 40-50 m2 ile 200-250 m2 arasındaki genişlikte olan bahçeler, içinde küçük kulübeleri, su bağlantıları ve ortak güvenlik sistemleri ile şehrin çok da uzak olmayan noktalarında insanların hizmetine sunuluyor. Bu hizmete talipli olanlarsa, hafta sonlarında 2’şer 3’er saatlerini toprağa ayırarak, hem toprakla düzenli temas etmek hem de kendi yetiştirdikleri ürünleri yeme fırsatına sahip oluyorlar. Bu uğraşa girenler genellikle kent kökenli olmalarından dolayı sahip olmadıkları pratik bilgiler için organize eden kurum tarafından uzman aracılığı ile danışmanlık hizmeti de verilebiliniyor. Bu hizmetler arasında, bahçenin tasarlanması, dikim planının çıkarılması, dikilecek sebze türlerinin belirlenmesi, toprağın bakımı, bitkinin yetiştirilme teknikleri konusunda dikkat edilmesi gereken hususlar konularında olabiliyor.

Geçenlerde bu konuyu incelemek için girdiğim bir web sitesinde 30 metre karelik bir bahçede; 100 kg patlıcan, 300 kg domates, 200 kg biber vb yetiştirilebileceğini okumuştum. Bu işi ciddiye alanlar için ciddi bir hasat miktarı olduğuna şüphe yok.

Ancak ne yazık ki ben bu şansa sahip değilim, çünkü ikamet ettiğim yerleşimi idare eden yerel yönetim kurumunca böylesine bir hizmet organize edilmiş değil. Benim içinde geriye balkon tarımından başka bir yol kalmıyor. Ama bu tarım türünü de çok fazla küçümsememek gerektiğini düşünüyorum. Bir keresinde, 2000’li yılların başında yaşanan Arjantin krizinde, Arjantin halkının, işsizlik ve geçim sıkıntısı karşısında balkonlarda sebze yetiştirerek beslenmeye ve geçinmeye çalıştıklarını okumuştum. Geçim kaynağı olmasa da, kısmende olsa doyum kaynağı olabilecek ciddi bir uğraş olduğunu söylemek mümkün.

Daha önceli yıllarda evimizin balkonunda domates, biber ve karpuz yetiştirme çabalarım olmuştu ve birkaç tane tam olarak kızarma becerisi gösteremeyen domates yeme şansına erişmiştim. Ancak bu yıl konuyu oldukça bilimsel değerlendirerek, ciddi bir tarım faaliyeti yürütmeyi düşünüyorum. Yüreğime toprak sevgisi yeniden düştü bir kere.

Ayrıca bu faaliyetimi zorunlu kılanlar sadece benim toprağa olan platonik aşkım ile oğluma yönelik vermek istediğim tatbiki eğitim değil. Bildiğiniz üzere gerek genel olarak küresel ısınma, gerekse de diğer çevre kirliliği sorunları tarım üretiminde ciddi hasat düşüklüklerine neden oluyor ve tüm dünyada gıda fiyatlarının aşırı yükselme riski mevcut.

Örneğin geçenlerde, Alman Merkez Bankası parası için sağlam bir yatırım aracı arayanlara pamuk, soya ve mısırı önerdi. Yağlı tohum niteliği de olan bu ürünler, gıda hammaddesi olmak dışında biyodizel üretimine girdi olabilmeleri sayesinde enerji hammaddesine de dönüşünce fiyatları alabildiğine yükselmeye başladı. Geçen sen 5 lt’lik mısır yağını 10-12 Ytl arasında bir fiyattan alabilirken, bugünlerde aynı miktardaki ürünün fiyatı 18-22 Ytl arasına ulaşmış durumda. Bir yılda %100’e varan bu artış, gıda ürünleri açısından da zor bir döneme girdiğimizin göstergesi. Yani balkonda tarım yapmak hobi olmaktan çıkıp, zorunlu bir uğraşa dönüşmeye aday. Benden söylemesi, isterseniz şimdiden evinizde yeterince saksı bulunup bulunmadığını kontrol edin ve saksıda bitki yetiştiriciliği ile ilgili bir şeyler okumaya başlayın.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..