Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Balkonumda imbat serinliği

Balkonumda imbat serinliği
 

Kapının zili miydi beni uyandıran yoksa telefonunun sesi mi anlayamadım ama uyandım. Yok, sabah değildi, akşamüzeriydi. Hani iş dönüşü yorgunsunuzdur da, biraz da uykusuz olmanın getirdiği bir uyuşuklukla uzanırsınız koltuğa… bir de havanın sıcağı; uykunun kollarındasınızdır, farkına bile varmazsınız. Bana da öyle oldu. En son, “Balkonu yıkayıp çay demlesem ama ondan önce, çamaşırları makineye atmalı, öğleden kalma bulaşıkları makineye yerleştirip çalıştırmalı; yok ikisi birden olmaz, elektrik hatlarında sorun olabiliyor, hangisini önce yapsam?” gibi önemli(!) ev işlerini sıraya koymaya çalıştığımı anımsıyorum.

Uyandığımda ilk işim suya dokunmak oldu; elimi, yüzümü yıkadım, az geldi balkonu yıkamak bahanesiyle, suyla bir güzel oynaştım. Yeterince büyüyemeseler de bu mevsim yine diktiğim çile biberlerimi de bolca suladım; boyunları bükük bana bakmalarına dayanamadım. Çayım demlenirken bulaşıkları makineye yerleştirdim. İyi yıkanmayan tencereleri ise “mavi” marka eller yıkadı ve o sıra aç olduğum aklıma geldi. “Çayın yanına en çabuk ne yapılabilir?” diye düşünen gri hücrelerim hemen bir çözüm buldu ve domatesli yumurta yapıverdim. Margarin ısınana kadar domatesin kabuklarını soyup, doğrayıp atmıştım bile tavaya. Ondan önce bir şey daha yapmıştım domateslerle ilgili ama söylemem. Vallahi de billahi de söylemem. Çünkü onu yapmazsanız o kadar da lezzetli olmuyor, o da benim sırrım(!) olarak kalsın. Domatesler pişince üzerine iki yumurta kırıp kapağını kapadım ve altını kıstım.

Balkonumda çayımı yudumlayıp, ekmeğimi yumurtanın o katılaşmış gibi duran beyazına ama asıl alttaki az pişmiş sarısına bandırırken, aklımda; kız kardeşim İstanbul’da okurken yaptığımız çay ve domatesli yumurta keyfi, kaç dilim ekmek yedim bilmiyorum. Çayım da nasıl güzel demlenmişti, içtikçe içtim.

Bardağımı değiştirip çay keyfime devam ettiğim sıra, batan güneşin ardından, akşamüzerinin kendine has serinliğini tenimde hissettiren imbat, çınar yapraklarının o hoş hışırtısıyla da kulağımı okşuyordu. Öyle güzel bir akşamüzeriydi… Canım hiç içeri girmek istemedi ve aklımda kalan diğer önemli(!) ev işlerime boş verip, çınar yapraklarının sesine bıraktım yüreğimi; savrulup gittim. Ben galiba, şu sıralar gezmekten, misafir ağırlamaktan ya da evimdeki mevsim işleriyle uğraşmaktan bir türlü fırsat bulup yapamadığım; balkonumda çay keyfini… çok özledim.

İyi akşamlar olsun herkese; Körfez mavileriyle ve imbat serinliğiyle.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..