Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Balkonumdan 3: Boş teneke

Balkonumdan  3: Boş teneke
 

 

İşte balkonumda oturuyorum, gelip geçenleri seyrediyorum. Bazen, sağa sola laf attığım da oluyor. Tabii onlar da bana ver yansın ediyorlar.

Erdek’teki  Kurbağalı yolunun  bir tarafı  Dilek Tepesi’ne çıkıyor. Orada bir yatır varmış… İnsan ne isterse veriyormuş. Bir Emekli Albay ,. “Hanım israr etti diyor, çıktık, bir evimizin olması için dua ettik, yılına kalmadı, borç harç kafamızı sokacak bir eve girdik “ diye anlatıyordu. Dilek Tepesi ilginç, üzerinde kale yıkıntıları var.. taa Cenevizlilerden filan kalma.. Kıyısında bir de anfiteatr vardı. Onu becerdiler, yerine meyhaneyle “beach” yaptılar… Yolun öteki ucu, kentin merkezine kadar gidiyor.

Allah için Belediye özen gösterdi; geniş yolumuzu  daralttılar (Avrupa’da öyleymiş..) Trafik tek tarafta park etmeye başladı. Şimdi iki araba yan yana geçemiyor. Ama ağaçlar dikildi, çiçekler ekildi. Güzel bir görünüşe sahip oldu…

Fazla bir şikayet etmenin de bir alemi yok.  “Ne verdin de, ne bekliyorsun” Demezler mi adama. Derler , derler ama bizim de vereceğimiz yanıtımız vardır elbette.

Dün sabah çıktım balkona…  Ohh..Serin serin… Daha dünyada ne isterim… Tatlı sert bir rüzgar esip geliyor … (Vay nenesi Sayın Seyirciler..! Bu işin efekti…) Tam o sırada bir tangur tungur sesleri işittim yoldan. Tangur..tungur ; tangur..tungur…bir şey öteden beri yuvarlanıp geliyor . Ulan bu nedir ?

Bir eğilip baktım ki, anne! Boş bir plastik şişe rüzgarın önüne katılmış mahallenin aşağısından döne dolaşa, vura çarpa, benim gözlerime baka baka, “ben gidiyorum..” diye diye Dilek Tepesi’ne doğru uçtu gitti… Hayırdır İnşallah!

Her bakan gözde bir hayır vardır. Her şeyden bir ders almak gerekir. Demek ki neymiş?

Sen boş bir  su kutusu olursan; rüzgarın önüne katılırsan, rüzgar seni alır ; savura savura, sağa sola çarpa çarpa bir yerlere getirir ama kafan gözün de epey eğrilir büğrülür.
Yani ne? Buradan çıkarılacak ders ne? Çıktı bile…
Oğlum her rüzgarın önüne düşüp, sağa sola çarpa çarpa gideceğine ;  “ağır ol , molla” desinler..” misali …
1. O kadar büyük ses çıkaran tangur tungur edip, herkesi rahatsız eden şeylerin (kimseler de diyebilirsiniz!)  çoğu kez içi boştur. Öyle tangurtusuna tungurtusuna aldırmayın; o nasılsa yuvarlanıp gidip , bir yerlere  çarpıp duracaktır. Ondan sonra hoop çöp tenekesine.

2. O tangur tungur sesi çoğu kez blöftür… Elinize aldığınız zaman hiçbir ağırlığı yoktur. Ağırlığı olmayan bir şeyin değeri de yoktur. Bazılarına değeri biz veririz. Bu zahiri bir değerdir. Aslında şeyler kendi değerini kendileri yaratırlar.

3.Şişe boştur diye sakın tekme atmaya kalkma. Yirmi kere hesap et. Ya doluysa; yada bir sahibi varsa. Yakarlar seni valla…

4. Sakın boş şişeye tekme atma (bunun söylemiştik, ama tekrar!) Ya ayağını o boş plastik şişeye değil de yere vurursan. A) ayakkabının ucu yarılır, yeni bir ayakkabı almak zorunluluğunda kalırsın ; B) Ayağını yere gömdüğün için , tırnağın çıkar, ameliyat olmak zorunda kalırsın.

Bana göre boş bir şişe gördüğünüzde yol değiştirin , neme lazım , sonra birisi sahiplenir… “Benim şişeme sen nite laf söylersin..” diye kafanızı gözünüzü kırar. Aman ha. Bunlar netameli günler. Zaten millet her yere borçlu… Bir de şeytana uyup sopa yemeyin.  Aziz mubarek günde benden söylemesi.

Gördünüz mü,  tangur tungur eden “boş bir şişe”nin verdiği dersleri…

Alim olan anlar…
Hayırlı Ramazanlar.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..