Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '12

 
Kategori
Balıkçılık
 

Balon balığı

Balon balığı
 

Akdenizin Küçük Canavarı


Ankara dan Antalya’ya taşındıktan sonra  yıllardır çok isteyip yapamadığım işlerden birisi olan olta balıkçılığına sardım ve misinadan  iğnesine, fırdöndüden  makinasına  bu  işi öğrenmeye  çalışıyorum.

Teknik Lise kökenli,  eğitim bilimleri de okumuş  bir  mühendis olarak  sermayesi  sabır ve sevmek  olan, bilgi kadar da tecrübe gerektiren yeni bir konuyu öğrenmenin çok kolay olmayacağının farkındayım.  Ancak bu konuda da sabır ve sevgi sermayeme  güvendiğim için zamanla tecrübe kazanarak bu işi de öğreneceğime inanıyorum.

Öğrenebildiklerimi dostlarımla paylaştıkça, bu konuya ilgi duyanların takviye bilgileriyle öğrenmemin pekişeceğini düşünüyorum. Bu anlamda  ilk deneyimlerimden olan ve Akdeniz de olta balıkçılığının belalısı haline gelmiş  “balon balığı” serüvenimi sizlerle de paylaşmak istedim.

Acemi balıkçı sıfatı ile güneş doğmadan Türkiye’nin cenneti güzel Antalya’nın Konyaaltı sahiline inip oltaları kurdum. Güneşin doğuşunu  seyre dalmışken zillerden biri vurdu. Fırlayıp makinayı  sardım, iğneye takılan 13 cm civarında sırtı esmer benekli, karnı beyaz, ilk defa gördüğüm bir balıktı. Kumun üstüne düşünce beyaz karnı balon gibi şişmeye başladı. Bir hamleyle iğneden çıkarıp kovaya attım. Diğer balıkları yemlemek üzere iğneye yem takıp suya salladım.  Bir müddet sonra  sahil komşusu diğer oltacılara kovadaki balığı  gösterip ne olduğunu sordum.

“Aman arkadaş bu Akdeniz’in belalısı balon balığı, işte bunun yüzünden kıyıda balık kalmadı. Sakın ha yemeyin zehirlidir” dediler. Dakikalarca bekledikten sonra güneş kumlarla birlikte beni de ısıtmaya başlayınca kendimi denize attım. Özenle hazırlayıp kurduğum dört oltadan birine balık takılırsa diye açığa yüzmüyor, gözümü oltalardan ayırmıyordum.

Bir anda  oltadaki zil sesi ile birlikte oltalardan birisi suya yıkıldı. Hemen kıyıya yüzüp sudaki oltayı yakaladım ve sarmaya başladım. Oltanın ucunda ağırlığı hissedince sevinip heyecanlanarak misinayı hızla sardım. İğneye takılan yaklaşık 35 cm boyunda delicesine çırpınan büyükçe bir balıktı. Kumun üstünde hala sıçrarken garip sesler çıkarıyor karnı şişip iniyordu. Anladım ki bu da ilk yakaladığım balon balığının büyüğüydü. Birazda çekinerek iğneden çıkarıp, kovaya attım. Diğer oltacıların anlattıklarıyla birlikte merakım iyice  artmış ve güneş tepeye doğru yükselmişti.

Takımları toplayıp kıyıda biraz yüzdükten sonra merakımı kamçılayan  balıkları da bagaja atıp  Konyaaltı’nın Salı pazarına gittim. Bana göre çok büyük olan bu ilginç balığı pazarda balık satanlara gösterip bilgi almaya çalıştım. Her kafadan farklı bir ses çıkınca daha da kafam karıştı, merakım arttı ve doğruca yakınımızda olan Antalya limanındaki balık mezatı kurulan yerdeki balıkçılara kadar gittim.

Mezat çoktan sona ermiş tecrübeli balık emekçileri gölgeye çekilmiş muhabbetle çaylarını yudumluyorlardı. Kovadan çıkardığım balığı elime alarak balıkçı selamıyla  yanlarına vardım. Elimdeki balığı fark edince aman haa! diyerek anlatmaya başladılar. Arkadaşlar bayağı da büyük, eti de görünüşü gibi güzelse meze yapayım dediğimde; “ Abi  sakın ha yemeye kalkmayın, bunun ödündeki zehir patladığı anda insanı öldürürmüş, etinde de zehir var deniyor,  ama bunu bazı Japonlar yiyorlarmış”  dediler.

Duyduklarımdan sonra yememeye karar versem anlatılanlar merakımı kamçıladığı için balığı atmayıp eve kadar getirdim. Bilgisayarı açıp dünya kütüphanesi Google girip araştırınca malum balığı biraz daha tanısam da yeterli gelmedi. Üşenmeden mutfak tahtasına yatırıp deneyimli kasap edasıyla derisini yüzerek O günkü avımı  incelemeye başladım. Sırtındaki kılçıkzız tavuk göğsü misali etleri çıkarınca iştahım kabardı ama duyduklarım ve okuduklarımdan sonra iştahımı başka balıklara saklayarak, hobilerimden biri olan fotoğrafçılık eşliğinde incelememi tamamladım. Konyaaltı sahillerine her olta attığımda  irili ufaklı balon balıklarına rastladıkça bu gün bu serüveni okuyanlarımla paylaşmayı, insanları  her geçen gün daha da geren siyaset ve ekonomi gündeminden uzaklaşmayı düşündüm.

İnternet ortamındaki bazı özet bilgilerden (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından zehirli olduğu gerekçesiyle satışı yasaklanan balon balığının tüketilip tüketilmemesi konusunun ele alındığı toplantıda, Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, küresel ısınmadan dolayı 10 tür balon balığının,Kızıldeniz'den Süveyş kanalını aşarak Akdeniz'e göç ettiğini anımsattı.
''İstilacı'' olarak nitelenen balon balığının, balıkçıların ağlarını parçaladığını, ''Tetrodotoksin'' (TTX) (toksin) içerdiğini belirten Gökoğlu, şunları kaydetti:''Balon balığında ortaya çıkan 1 mg'lik toksin yetişkin bir insanı öldürebilir
.) sonra, eklediğim sanat eseri  balon balığı  fotoğraflarımı da izlediğinizde minik Akdeniz canavarını kısmen de olsa tanımış olacaksınız.Daha detaylı bilgi için konuyu internet ortamında araştırabilirsiniz. İlgi duyanlarınız bana yazarsa oltacılık hazzını paylaşmanın tadına varmış oluruz.Rastgele!

 
Toplam blog
: 43
: 567
Kayıt tarihi
: 28.06.11
 
 

 Karaman E.M.lisesi ilk öğrencilerindenim. ikinci sınıftan itibaren Antalya Makine Teknisyen okulun..