Balyoz döner sap döner; gün gelir hesap döner!

Balyoz siyasi erkin başına inmek üzere hazırlanmış... Eğer başarılı olsaymış, 27 Mayıs'taki, 12 Eylül'deki ve nihayet biraz hafif de olsa 28 Şubattaki "kardeşlerinin" bir tekrarı olacakmış... Ama, olmadı... Balyoz döndü sap döndü; gün geldi hesap döndü.. Bu defa balyoz onu hazırlayanların tepesine indi.

Böylece Türkiye alışmadığı bir durumla karşı karşıya kaldı. Ya da şöyle söyleyelim: Alıştığı durumun tersine bir durum söz konusu oldu... Bir asra yakın bir geçmişte tekrar edilip duran ve tekrarları dolasıyla alışılmış bulunan durum, böylesine tersine dönünce, kolayca kabullenilmeyecekti elbette... Şaşkınlığımızın sebebi budur.

Kimi gazeteci, kimi siyasetçi siviller kendilerini parçalıyorlar: Nasıl olur, bunca general nasıl tutuklanır, diye... Oysa, balyoz dönmese, sap dönmese ve hesap dönmeseydi, hiç kimse Hükümetin başına inecek "Balyoza" böylesine şaşırmayacaktı... Ne de olsa bu ülke, Başbakanları ipe çekilirken uzaktan uzaktan seyretmiş bir ülke...

İster ABD diyin, ister NATO diyin; isterseniz biraz daha makul olun ve Türkiyedeki demokratik güçler diyin, sonuçta ilahi adalet birilerinin eliyle gerçekleşiyor. "Allahın sopası yok" denilmiştir; ama bu Allah'ın hiç bir şeyden haberi olmadığı anlamına gelmez, asla!...

Keşke, bu ülkenin generalleri böyle hesaplar içinde olmasaydı.. Keşke, halkının seçtiği insanlara güvenip onlara tabi olsaydılar.. Keşke, bugün yaşamakda olduklarımızı hiç yaşamasaydık... Sadece bugün yaşadıklarımızı değil, 27 Mayısı da, 12 Eylülü de, 28 Şubatı da hiç yaşamamış olsaydık... Ama bütün bunlar yaşandı ve bu ülke çok şey kaybetti..

Elbette, son sözü bağımsız ve tarafsız yargı söyleyecektir. Önemli olan bugün herkesin yargı karşısına çıkabilmesi ve hakkındaki iddialar dolasıyla sorgulanabilmesidir... Suçluysa cezasını çekecektir; suçsuzsa berat edecektir... Rütbesi, mevkisi, sınıfı ne olursa olsun, herkesin yargıya hesap verebilmesidir önemli olan... Türkiye bugün bunu başarmıştır; gerisi önemli değil...