Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Balyoz

Yaşar Büyükanıt yanındaki birkaç kişiyle içeri giriyor. Herkeste bir heyecan… Ben, kendime onu görebileceğim güzel bir yer ayarlıyorum. Paşa selam veriyor içerdekilere. Genel olarak bir coşku hakim, en azından ben öyle zannediyorum. Ardından konuşmaya başlıyor. Ülkenin durumu hakkında söylediği sözlerin ardından kalabalığın sesleri birbirine karışıyor. Ben gururla onu alkışlarken solumda bir başka genç homurtular içinde ve “yuh” sesleri kulaklarıma kadar geliyor. Paşa konuşmasına devam ederken etrafa bakıyorum bir yandan; bazı insanlar hoşnutsuz. Sonra düşünüyorum, kafam karışıyor, zihnim bulanıyor, ellerim havada alkışlarken birden pencereden gelen ışığı fark ediyorum. Ve uyanmışım! Evet, uyanıyorum ki az önce bahsettiklerim bir rüyamdan ibaret.

Uyanınca klasik yatakta düşünmelerim başlıyor. Bu düşünmelerim yüzünden hep geç kalkıyorum yataktan. Neyse önce rüyamı sorguluyorum. Aklıma ilk olarak Apo Dayı'nın kahvehanesinde yanı başımda dinlediğim haberler geliyor. Son dönemlerde kahvehaneye hep haber saatinde gidince ve Apo Dayı'nın radyosu da bozulunca mecburen haber bültenleriyle sıkı bi ilişki içerisindeydim. Bültenlerde malum adla anılan operasyon ve yeni uzantısı “Balyoz harekatı” var. Bu haberleri izlemediğim halde ve sadece ister istemez dinlesem bile bu kadar etkisinde kalabilmişim demek. Sonra aklıma insanlar geliyor, bu haberleri takip edenler… Kim bilir zihinleri ne kadar karışık? Sanırım her biri ayrı şeyler düşünüyor, fakat ortak yanları çok: önyargılar, korkular, etiketler, kutuplaşmalar, taraf olmalar, cevapsız sorular… Ülkesini sevenler zihinlerindeki bu hesaplaşmalarla nasıl bir ruh hali içindeler? Bunu benden iyi psikoloji uzmanları açıklar sanırım.

Rüyamın ana teması orduya karşı insanların tutumu. Rüyamda, insanların gözünde antipati kazanmış bir ordu söz konusu ve bu gözle bakanların sayısı pek az değil. Sanırım ülkede bu yönde bir gidişat sadece rüyada kalmayacak gibi. Rüyama İlker Başbuğ’un değil Büyükanıt’ın girmesinin özel bir sebebi yok, rüya perilerime sormak lazım!

Yataktayken anımsadıklarım; sürekli olarak “bu ülkede darbe olacak mı, olacak mıydı” gibi düşünceler içinde olan insanlar üzerineydi. Darbeye karşı olmak ile desteklemek noktalarında ayrışan insanlar üzerineydi. AKP’nin bundan yarar mı, zarar mı sağlayacağını tartışanlar üzerineydi. Bir yandan “darbe planlandıysa çıksın ortaya diyenler”, bir yandan “bunlar AKP’nin uydurmaları” diyenler… “Darbe planlandıysa çıksın ortaya diyenler” in hepsi AKP yanlısı mı peki? “Bunlar AKP’nin uydurmaları diyenler” in hepsi AKP karşıtı mı peki? Bence değil… Bu tip görüşlerin içinde çok farklı insan toplulukları var, çeşitli fikirler var. Aslında iki gruptan bahsettim, bunların dışında görüşe sahip kitleler de var fakat çoğunluk bu iki tarafa odaklanmış vaziyette. Daha ilginci, kitlelerin bu iki özel taraf üzerine yoğunlaştıkları sanılmakta veya kitleler bu iki taraftan birinde yer almaya yöneltilmekteler.

Aklıma arkadaşlarım geliyor, kahvehane masasında oyun oynarken tartıştıkları… Sonra kendimi göz önüne alıyorum, ben ne düşünüyorum diye… Genel olarak AKP karşıtı görüşlere sahibim. Peki darbeyi haklı gören sebepler sunuyor muyum: “Hayır!” Bunlar AKP uydurması diyor muyum, tam olarak bunu demek için sebeplerim olmadığı için buna da “Hayır!” Ama bu gündemin halkın nazarında AKP’nin konumu adına olumlu olduğunu düşünüyorum. Darbe planlanmışsa ortaya çıkmalı mı diye soruyorum kendime: “Evet!” diyorum. Peki planlanmamışsa ne olacak? Amiyane tabirle, karambole giden insanları hatırlıyorum, “Yazık!” diyebiliyorum. Bu işin çözümü zor, fakat izlenmesi gereken en iyi yol hukuk yolu. Bu sağlanıyor mu? Maalesef hayır… “Hayır” diyorum, çünkü aklıma kozmik oda geliyor! “Hayır” diyorum çünkü aklıma yüksek teknolojiye sahip dinleme teşkilatlarımız geliyor! Ve hayır derken aklıma en çok bir gazete geliyor: “Taraf…”

Diyecek daha çok şeyim var da; gerisini ufuklarımızı genişleten bu gündem konuları hakkındaki sizin yorumlarınıza bırakıyorum… Artık kalkma vakti, sabahın 9 u yataktan kalkmam için erken, ancak kahvaltı yapmalıyım, zira ardından yapacak işlerim var…

 
Toplam blog
: 6
: 514
Kayıt tarihi
: 03.01.09
 
 

İstanbul'da doğdum ve 21 yıldır aynı semtte yaşıyorum. Farklı bakış açılarını ve görüşleri gündeme t..