Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bana, Aşık olmayı öğret Ağabey...

Bana, Aşık olmayı öğret Ağabey...
 

Elmas; nasıl yontulmadan kusursuz olmazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz... (Confucius)

Evet sevgili dostlar; ünlü düşünce adamı Confucius'un, böylesine güzel felsefi benzetmesine saygı duyuyorum...
Bu kadar derin anlamlara ulaşan bir söz ile başlamak için; her zaman ki gibi, yine yaşadığım olaylardan almış olduğum hayat derslerine bir yenisi daha eklendiği içindi belki de..?


'' Bana, aşık olmayı öğret ağabey..! '' diye söze başladı... Adı Ömer, yaşı 32, boy 1.82, Kumral ve gökyüzü gibi mavi gözleri pırıl pırıl, gelecekten umudu ve beklentileri var... Evli ve üç tane dünya tatlısı çocuğu varmış...Varmış diyorum çünkü görmedim. Bodrum'a, çocuklarının rızkı ve nafakasını çıkarmak için Balıkesir'den gelmiş... Boyacılık yapıyor. Yazlıkçıların, otellerin, işyerlerinin kısaca boya yaptıracak herkesin ihtiyacı olduğu anda, '' Ben boyarım ağabey...'' diye ekmeği için saldırıyor...Belirli bir yeri yok ama; ona sahip çıkmış, kolkanat germiş olan bir ağabeyinin yanında takılıyor..( Tabir-i caiz'se)

'' Bana, aşık olmayı öğret ağabey..! '' dediği zaman, ilk anda şaşırmıştım...

- Nasıl yani Ömer..? diye soruvermişim.
- Ağabey; ben aşık olmanın, nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum evlendiğimde..!!! dediği zaman, iki misli daha şaşırdım.
- Ömerciğim, dalga geçecek zaman değil biliyorsun ve para kazanmamız lazım, malum sezon sonu yaklaşıyor... dediğim de, gayetten ciddi bir biçimde yüzüme baktı ve gözgöze geldiğimiz o an, gerçekten de ciddi bir konu açtığını anlamış oldum...Bir anlık durgunluktan sonra;
- Sen harbiden de ciddisin be oğlum...dedim. Yüzüme baktı ve evet dercesine başını salladı...Şaşkındım, olayı kendi kendime analiz etmek istiyordum ama, Ömer'in benim ağzımdan çıkacak sözleri sabırsızca beklediğini de görüyordum. Nereden ve nasıl başlayacağımı bilemeden;
- Eeee valla ne diyeyim Ömer, hayırlısı olur inşallah...diye söze espri ile yaklaşayım istedim ama, Ömer'in yüzünde tebessüm dahi belirmedi...
- Tamam ulan, anlat bakalım nedir sorun ? diye söze girdim. Oturduğu koltukta biraz toparlanarak,
- Ağabey, benim Anamda-Babamda zır cahil iki insanmış. Hatta zırıl zırıl cahiller...Köy yerinde, herkes ağzından çıkanın kanun olduğunu zannediyor ve bu böyle devam edip gidiyor. Bir allahın kulu da çıkıp; Ey ahali doğru olan nedir ? yıllardır doğru olarak kabul ettiğimiz şeyler aslında hurafeymiş diyemiyor...Diyeni de beğenmiyorlar...diye anlatıverdi bir çırpıda...Benim ilk anda anladığım şey, zamanın değişiyor olduğunu hala oldu kabullenemeyen köylerimizin ve saygı ile önlerinde eğildiğimiz Köy insanlarımızın olduğu idi...Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk; '' Köylü Milletin Efendisidir..'' demiş amma velakin, Sosyal hayatın daha modernize olması gerektiğini kabullenememiş, Köylerimiz ve Köylülerimiz olduğundan da haberi, maalesef ki yok..!
- Ağabey, ben onyedi yaşındaydım. Köyde ortaokul olmadığı için beni kasabaya göndermediler. Köyde anama, babama yardım ediyordum...arasıra tarlaya gidiyorduk babamla yada, ineği keçiyi dağa götürüyordum. Boş kaldığım zamanlarda da arkadaşlarla kahvede oturuyorduk vakit geçsin diye. Bir gün anam;
- Yaşın geldi gayri seni evereceğiz...dedi. Bende kızdım olmaz dedim. Evden kaçtım arkadaşlarımın yanına gittim. Arkadaşımın birisi Balıkesir'e çalışmaya gideceğim diyordu ve bende onunla beraber Balıkesir'e gitmeyi planladım. Sabah köyün minübüsü ile Balıkesir'e gittik...Orada birkaç gün inşaatlarda çalıştık, birkaç gün sonra köye gittim, evdekilere şehirde iş bulduğumu ve çalışacağımı söylemeye gittiğimde, bana kızdılar...'' Haftaya seni everiyoruz gidemezsin dediler..! '' hemde köyde hiç sevmediğim bir ailenin onaltı yaşındaki kızı ile aramızda, benim haberim olmadan söz kesmişler ve bir hafta içerisinde de düğünümüzü bile planlamışlardı...bende şaşırdım ve büyüklerime kızdığım halde sesimi çıkaramadım...Bir hafta sonra düğünümüzü yaptılar ve anamla babamın yanında hiç bir işim olmadığı halde, okuyamadığım halde, gençliğin ne olduğunu anlayamadığım halde, gerdeğe girdim...Çocuktum, hiç bir şeyden haberim yoktu, evlilik nedir bilemediğim gibi sadece anamla babam istedi diye, onaltı yaşındaki karımın anası ve babası istedi diye bizi aynı yatağa soktular ve siz karı kocasınız artık dediler...

Ömer bunları anlatırken; dilim damağım kurudu ve yutkunamadım...Şaşkınlığım için kullanacak kelime bulamadım...Sadece sustum ve karşımda oturmuş olan; 1.82'lik dev çocuğun, içleri burkan durumunu gören gözlerimin bebekleri, herhalde kocaman büyümüştü...Söylecek kelime bulmakta zorlanarak;
- Ömer, senin bunları yaşamış olduğuna inanamıyorum be kardeşim...diyebildim. Yüzünde acı bir tebessüm belirdi ve kaldığı yerden devam etti;
- Ağabey; akşama kadar kahvede arkadaşlarla oyun oynuyordum ve gece saat ikide, üçte eve gidip onaltı yaşındaki karımın koynuna giriyor ve... Sabah saat on'da uyanıyordum yemek yiyip yine kahveye arkadaşlarımın yanına gidiyordum...bu hep böyle devam ediyordu ve ben çok sıkılıyordum evden kaçmak istiyordum ama kaçamıyordum. Çünkü anamda babamda ağzıma ....dı diye korkuyordum ama, ama, ama...derken ilk çocuğum dünyaya geldi. Yaşım onsekiz olmuştu... Daha sonra babam; artık çocuğun da oldu git şehirde çalış askere gidene kadar dedi...Balıkesir'e gittim ve orada çalışmaya başladım, İnşaatlarda boya badana işleri yaptım, zaman geçti ikinci çocuğum olduğunda askerlik çağım gelmişti ve askere gittim...Askerden döndüğüm zaman iki tane çocuğum vardı ve ben hala gençliğin ne olduğunu bilmiyordum. Hayat mücadelesi içerisinde oradan oraya savruldum dersem yeridir...Ne için di ? iki tane çocuğumun nafakasını çıkarmak için di...Sevgi nedir bilmeden, öğrenemeden geçen yıllar içerisinde sevemediğim bir karımdan üçüncü çocuğumu dünyaya getirdim...İyi B.k yedim sanki..? ve ben bunların böyle olmasını istemedim hiç bir zaman Teo ağabey...Anam istedi diye, babam istedi diye benim istemediğim bir hayatım oldu sayelerinde...işte bu yüzden merak ediyorum ? '' Aşık olmak nasıl bir duygu be Ağabey..!? '' Karımda bunu bilmiyor benim gibi...!!!

- Bana, aşık olmayı öğret ağabey...


Evet sevgili dostlar; istemeden de olsa, burada kesmek zorunda kaldım. Çünkü, bu hikaye hiç te kısa değil... Daha sonra, saatlerce bu konu hakkında onunla konuştuk. Şu an; hayatından memnun olmayan ama, değiştirme şansı hiç olmayan bir durum içerisindeki Ömer kardeşim, İçinde bulunduğu bu durumdan nasıl çıkabilirim diye, kendi kendisiyle büyük bir hesaplaşma içerisinde...Bizler de ona, elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz...
Saygılarımla sevgili dostlar...

 
Toplam blog
: 122
: 2970
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Ankara Doğumluyum... Yazı yazmayı, çizmeyi, okumayı, izlemeyi, dinlemeyi, vb...vb... seviyorum. Bodr..