Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '07

 
Kategori
Eğitim
 

Bana bin balık vereceğine, bir balık tutmasını öğret. -Çin Atasözü-

Bana bin balık vereceğine, bir balık tutmasını öğret. -Çin Atasözü-
 

Bu Çin Atasözü, eğitimde temel bir felsefeyi özetliyor.

Biz çocuklarımıza yıllarca ders ezberlettik. Test çözdürmeye devam ediyoruz.

Çocuklarımız şiir yazamıyor, öykü yazamıyor, basit bir dilekçeyi yazamıyor.

Hayatın gerçeklerinden, pratiklerinden gitgide uzaklaşıyor çocuklarımız.

Kendi söküğünü, düğmesini dikemiyor. En ufak bir problemde yardım edecek birini arıyor.

Yaparsam öğrenirim temel felsefesine, eğitimimizde fazla yer vermediğimizden, nazari bilgilerle dolduruyoruz çocuklarımızın beyinlerini.

Pratikler ve uygulamalar, çocuklarımızın daha iyi öğrenmesini ve kendisine güven duymasını sağlar.

Öğrencilerimizin beyinleri, lüzumsuz bilgilerle, ezberlerle meşgul edilmektedir.

Matematikten anlamayana zorla matematik, fenden anlamayana zorla fen ezberletiyoruz.

Oysa aynı öğrencinin çok başarılı olduğu bir edebiyat alanı var. Çok güzel öyküler ve şiirler yazdığının farkında değiliz.

Çocuklarımızın düşüncelerinin gelişmesine, büyük katkı sağlayacak felsefe derslerine, liselerde ağırlık vermeliyiz.

Müfredat programları tekrar gözden geçirilmelidir. Ders yükleri azaltılmalıdır.

Çocuklarımızı pratiğe yönlendirecek, yaşama hazırlayacak, programlar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.

Köy enstitülerinin temel anlayışında bu vardı. Üretime ve pratiğe yönelik bir eğitim yapılıyordu.

Doğrusu eğitim sistemimizden ve felsefi anlayışından gelecek adına büyük kaygı duymaktayım.

Günü kurtarmayı amaçlayan, geleceği göremeyen, plan ve programını geleceğe göre ayarlayamayan sistem umut vermiyor.

Eğitim, siyasi çekişmelerin ve rantların dışında tutulmalıdır. Partiler üstü olmalıdır.

Her gelen bakan kendi ideolojisini uygulamaya koyup, yazboz tahtasına döndürmemeli.

Pratik yapmak, insanı ustalaştırır. Güven duygusunu artırır. Unutmayalım, Mimar Sinan, üniversite okumadı ama alıştırma, pratik yaparak, ustalarından gördükleriyle büyük bir mimar oldu.

Edebiyat derslerinde çocuklarımıza edebiyat yaptırmalıyız.

Edebiyat tarihini, divan edebiyatını okutmakla zaman geçirmektense, çocuklarımızın şiir, öykü, roman yazmalarını özendirmeliyiz. Yönlendirmeliyiz.

Çocuklarımızı yaşama hazırlarken, yapılması gereken eğitimin neresindeyiz.

Çocuklarımıza, cinsel eğitim vermiyoruz. Çocuklarımız kulaktan dolma sokak kültüründen alıyorlar bu dersleri.

Sonrası malum...

Trafik dersi var ama uygulaması yok. Köy kasaba çocukları sadece trafik ışıklarını resimlerden öğreniyorlar.

Bisiklet sürmesini ve kurallarını sokak kültüründen öğreniyorlar.

Yüzme derseniz, beden eğitimi derslerinde yüzme çeşitlerinden bahsediliyor.

Çocuklarımıza yüzme öğretilmiyor, Yüzme eğitimi ile ilgili ortamlar oluşturulmuyor.

Bu yüzden çocuklarımız bir kaşık suda boğuluyor. Bir deniz ülkesine bu tablo yakışmıyor.

Sağlıkla ilgili dersler sadece nazari olarak öğretiliyor.

Yaşamımızdaki pratik bilgiler ve uygulamalar öğretilmiyor. Trafik kazaları sonrası yaşadığımız ilkyardım rezaletlerini herkes görüyor.

Bu konuda ne kadar eğitimsiz olduğumuz ortada.

Bölgesel farklılıklara göre yaşam dersleri, farklılık gösterebilir.

Dağlık bölgenin, dağcılık, kayakçılık, göl bölgeleri için balıkçılık, göl sporları, ormanlık alanlar için ağaçla ilgili eğitimler farklı olarak verilebilir.

Baka baka öğrenilseydi, kediler kasap olurdu, atasözümüz pratik yapmanın önemini en iyi şekilde açıklıyor.

Çin Atasözünde belirtildiği gibi, hazır olan her şey biter, öğrendiğimiz yaptığımız şeyler yaşamımızda bize her zaman yararlı olmalı.

Bunun içinde uygulamalı eğitimlere ağırlık vermeliyiz.

Erdoğan Şahin

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..