Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Bana esas ihanetin resmini yapabilir misin Abidin?!!!

Bana esas ihanetin resmini yapabilir misin Abidin?!!!
 

Son zamanlarda kafam karmakarışık...

İhanet adına çok şey okuyorum, görüyorum, hissediyorum ama; anlatmakta, yorumlamakta zorlanıyorum, zihin melekelerim kifayetsiz kalıyor.

Bu kadar da olmaz diyorum; fazlası oluyor.

Yok yok yanlış anladım diyecek gibi oluyorum; peşinden daha açığı, daha yüzsüzü geliyor.

Adeta aptal konumuna düşüyorum.

İhanetin de kendince bir asaleti, sanatı vardı; çaktırmadan, hissettirmeden yapılırdı...

Hiçbir dönemde ihanet bu denli işporta tezgahlarına düşmemiş, bu derece bayağılaşmamıştı.

Her köşeden işportacı çığırtkanlığıyla "Benimki daha organik, daha orijinal" sedaları birbirleriyle yarışıyor.

Biri çıkıyor:

"Zira, HDP’nin silah bırak demesiyle de, Öcalan’ın silah bırak demesiyle de silah bırakılmaz.

Neden biliyor musunuz?
 
Kandil dağındaki insanların o dağa çıkarken, ailelerinden ve topraklarından koparken, ellerine silah alırken bir sebebi vardı.
 
Otuzu aşkın yıl geçti, -şartlar o yıllardaki kadar kötü olmasa da-, o sebep baki kaldı.
 
O sebebi ortadan kaldırmadan HDP’nin, Demirtaş’ın ya da Öcalan’ın PKK’ye çağrı yapmasından bir sonuç alınamaz.
 
O sebep ortadan kalkmadan Kandil’deki örgüt liderlerinin ‘niyetleri’, egoları, mesajları tartışmanın bir unsuru olarak masaya getirilemez.
 
Ha getirilir ama çözüme hizmet etmez.
 
Demirtaş, PKK Türkiye’de silah bırakmalıdır dedi geçtiğimiz gün, değil mi?
 
Noldu? Hiç.
 
Öcalan’ın Mayıs ayında bir mesajı okundu, orada örgütün silah bırakması gerektiğini söyledi, değil mi?
 
Noldu? Hiç." diyor...
 
Yani PKK ne yapsa haklıdır, PKK'nın isteklerini yapmazsanız barış olmaz, hatta olmamalıdır demek istiyor.
 
Bir diğeri ona nazire yaparcasına daha da ileri gidiyor ve Türkiye'nin bir numaralı güvenlik sorununun IŞİD olduğundan, IŞİD'le de en etkili mücadeleyi PKK-PYD'nin verdiğinden bahisle PKK-PYD'nin aslında dostumuz olduğunu ilan ediyor.
 
Aynı kişi PKK'nın iki polisi uykularında şehit etmesini de Suruç olayıyla ilgili misilleme hakkının kullanılması olarak açıklıyor. 
 
PKK'nın açık savaş ilanından ve kanlı eylemlerinden sonra TSK'nın PKK'ya haddini bildirmek üzere harekete geçmesini ise bu şahıs "Bahane: terörle mücadele; amaç: 7 Haziran'ın rövanşı" olarak betimliyor. Yani PKK melekler kadar masum; AK Parti iktidarı 7 Haziran'ın rövanşını almak için durup dururken PKK'ya saldırdı demek istiyor!
 
Sözüm ona bu yazarlar sadece birbirleriyle değil, kendileriyle de yarışıyorlar; ihanet rekorunu bir üst seviyeye taşımak için bütün hünerlerini konuşturuyorlar.
 
Yukarıda bahsettiğim yazar son yazısında Türkiye Cumhuriyeti devleti ile ilgili aynen şöyle diyor:
 
"PKK ile savaş gerekçesi üzerinden yürütülen 'Kürtleri ezme ve bastırma' girişimine öncelik verdi"
 
PKK'yı aklama bir tarafa, sözdeki tahriki görebiliyor musunuz? Kürtleri ayaklandırmak için bundan daha iyi bir ifade kullanılabilir mi? Ortada hiçbir şey yok ama devlet sırf Kürtleri ezmek ve bastırmak için saldırıya geçmiş! Siz Kürt olsanız ve bu sözlere de inansanız nasıl bir ruh hali içinde olurdunuz?Sizi ezmek ve bastırmak isteyen bir devlete isyan etmez miydiniz? Tam da PKK'nın yapmayı istediği şey.
 
Bu yazarlar rekor kırma telaşıyla bazen kendileriyle de çelişiyorlar...
 
İstekleri yerine getirilmeden PKK ne Öcalan'ı ve ne de Demirtaş'ı dinler diyen birinci örnekteki yazar, Hendek olaylarından sonra aynen şöyle yazdı:
 
"Kobani olaylarını Öcalan durdurmuştu; şimdi Öcalan'a neden şans tanınmıyor?
 
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
 
Örnekler çok fazla...
 
Her olayda devlet suçlu, devlet günah keçisi...
 
PKK diye tarihin en acımasız, en gaddar terör örgütü gerçekte yok bile... Bizim PKK diye iftira attığımız aslında Kürt halkı. 
 
PKK tonlarca bomba patlatıyor, ana kucağındaki masum bebekler ölüyor; onlar da 'tık' yok. Bizler rüya görmüşüz gibi.
 
PKK'nın sözcüleri ya da fahri vekilleri diyeceğim ama; onlar kraldan çok kralcı gibiler...
 
PKK bile yeri geliyor özür diliyor lakin bunlarda hiç geri adım yok.
 
Bir ara PKK'nın silah bırakması kamuoyunda tartışılmaya başlamıştı ki ortada ne fol vardı ne de yumurta ama bunlar büyük bir telaşa kapıldılar ve böyle bir hata yapmaması için PKK'yı sözüm ona uyardılar... Sanki PKK'nın böyle bir niyeti varmış gibi, "Bu kadar mücadeleden sonra, tam da dünya konjonktürü PKK'nın lehine dönmüşken, Irak ve Suriye'deki gelişmelerden sonra dünya devletleri PKK'yı desteklemeye başlamışken silah bırakmak da ne oluyormuş" dediler. 
 
İyi kötü sizi yetiştirip belli bir yerlere getirmekten ve ortalamanın üzerinde bir refah düzeyi sağlamaktan başka bu devlet size ne yaptı ki ona zarar vermek için elinizden geleni yapıyorsunuz?
 
Gazetelerde, ekranlarda, kürsülerde ihanet kol geziyor...
 
Ve bunun adı düşünce özgürlüğü oluyor!
 
'İhanet' diyecek oluyorsunuz...
 
Vay sen misin bunu diyen? 
 
Faşistliğin, diktatörlüğün, iktidar yalakalığın kalmıyor!
 
Dahası onlar vatanseverliklerini tartışma konusu bile yaptırmazlarmış, bilmem ne yiğidosuymuşlar!
 
Ayıkla pirincin taşını bakalım...
 
Ayıklayamıyorum ve tarif edemiyorum.
 
Girişte de söylediğim gibi kifayetsiz kalıyorum.
 
Nazım Hikmet Abidin Dino'ya, "Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye sormuştu da ondan, "Yapardım ama buna ne tual yeterdi ne de boya" cevabını almıştı ya...
 
Sanırım ihanetin resmini yapmak mutluluğun resmini yapmaktan çok daha zor!
 
17.01.2016
 
Hasan Basri Özgen
 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..