- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bana iyilik Yapma...
Hayatın bir noktasında, tamamen bir tesadüf sonucu, biri doğru yerde duruyordur ve o doğru yerden ufak bir müdahalede bulunarak, sana bir iyilikte bulunur. Bu, söze döküldüğünde çok ufak bir iyiliktir belki ama senin hayatında çok önemli bir şeyi değiştirmiş, seni büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır. Her şey o birkaç dakika içinde olur ve biter. Sen o iyilik karşısında yüreğinde büyük bir minnet taşır ve bunu dile getirirsin. Karşındaki eğer kalbi sağlam biriyse o iyiliğin aslında iyilik olarak algılanmaması gerektiğini ve bunu her insanın, her insan için yapabileceğini biraz da yüzü kızararak söyler. Yaptığı iyiliğe teşekkür edilmesi karşısında ezilir de ezilir. Yok, eğer bu insan yapıp ettiklerini söze dökerek ayakta durmayı becerebilen zayıf bir dal ise işler biraz karışır. O zaman yüzüne baktığı her an sözle olmasa bile bakışlarıyla senden minnet bekler. Onu gördüğün an sürekli o büyük iyilikten söz etmeni ister. Hep ona teşekkür et, onun her istediğini yerine getir ister. Ona bir borcun vardır artık. O borç hiçbir zaman ödenemez bir borçtur ne yazık ki. Yaptığı iyiliği perde ardına saklamayı becermeyen insanlardır bunlar.
İşte bu insanlar karşısında lanetler edersin sana iyilik yaptığı güne. Aslında yapılanın bir iyilik olmadığını, o zamanki yaşayacağın sıkıntıyı ufak taksitlerle hayatın boyu parça parça ödeyeceğini düşünmeye başlarsın. “Keşke…” diye başlayan cümlelerin olur. Ama çok geçtir artık. O yüze her baktığında, o seni ezmeye çalışan bakışla her karşılaştığında içinden kendi kolunu koparıp yüzüne fırlatmak ve bağırmak gelir:
“Al şu diyetini…”
RESİM: Jacek Yerka