Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Mizah
 

Bana Müslüm Gürses' i getirin

Bana Müslüm Gürses' i getirin
 

Bilgisayarım bozulmuştu. Ben de bilgisayarıma bozulmuş gece 03. 00' te erkenden uyumuştum. Gecenin bir yarısı telefonun sesiyle uyandım. Arayan Hoppala Yılmaz'dı. Adamın lakabı Hoppala idi. Çünkü her zaman insana "hoppalaaa" dedirtmeyi başaran bir lavuktu.

"Efendim. . . "

"Benim Yılmaz. "

"Onu anladık. Gecenin bu saatinde. . . "

"Arabayla seni almaya geliyorum. "

"Nasıl yani? "

"Abi canım sıkıldı evde. Bir kaç bira aldım. Bize gidelim beraber. "

"Yani senin canın sıkıldı. Çıkıyım bir kaç bira bir de Kemal alayım dedin öyle mi? "

"Aynen öyle. "

"Kemal kalmadı. Kapattık kardeş. "

"Abi yapma ya. Laflarız. "

"Kardeşim bu saatte üşenmiyor musun? Beni alacaksın. Tekrar karşıya geçeceksin. Yat evinde ya. "

"Ben senin evin önüne geldim bile abiii. "

"Hoppalaaaaaa. "

. . .

Hoppala Yılmaz'la koyulduk yola. Yollar bomboş. Köprüden karşıya geçiyoruz ki köprünün tam ortasında iki polis arabası bir iki araba durmuş. Kalabalık.

"Ne oluyor ya? " dedim.

Hoppala Yılmaz tecrübeli.

"Köprüye biri çıkmıştır. Her gün biri çıkıyor" dedi.

"Yapma ya inip bir bakalım" dedim. Sıradan meraklı vatandaş tepkisi işte.

Arabayı durdurup indik.

Genç bir vatandaşımız. Sarhoş. Kış günü. Don atlet. Bir elinde rakı şişesi bir eliyle köprü demirine tutunmuş bağırıyor. Polisler ikna etmeye çalışıyor ama nafile.

"Gel kardeşim. Bırak. Gel derdin neyse çözeriz. "

"Atlıycam bırakın. "

Biz de yaklaştık.

"Yaklaşmayın atlarım. "

Vatandaşlar da yardım etmek istiyor.

"Kardeş derdin ne söyle. Ne istiyorsan yapalım. Yazıktır sana. "

"Müslüm. Bana Müslüm Gürses'i getirin. Müslüm abim gelirse inerim buradan. "

Polisler çaresiz.

"Gecenin bu saatinde nasıl ulaşalım Müslüm Gürses'e. Sen bizle gel sabah götürürüz seni Müslüm bey'e. "

"Olmaz o buraya gelecek. Müslüm Gürses buraya gelecek. "

Yılmaz üşüdü titriyor.

"Haybeye bağırıyor abi bu. Akşam televolede söylediler. Müslüm baba Almanya'da bir defa. Hiç şansı yok. Abi yürü gidelim bize ne ya" dedi.

Tam o sırada köprüdeki sarhoş genç beni gösterdi.

"Abim. . . Mahmut abim. Abim neredesin Mahmut abim. "

Sağıma soluma bakıyorum. Hakikaten bana sesleniyor. Polisler de fark etti. Hemen geldiler.

"Seni tanıyor galiba. Tanıyorsan konuş ikna et şunu. "

"Ya Mahmut abi diyor ama benim adım Kemal. Birine benzetti galiba. "

Genç bağırıyor.

"Bak ben sana dememiş miydim Mahmut abi. Köprüye çıkacam dememiş miydim? Pala Mahmut abim benim. Bıyığına kurban senin beee. "

Sarhoş genç bayağı bayağı beni Mahmut zannediyordu. Pala Mahmut. Hayatımda hiç bıyık bırakmamıştım oysa. Polislere döndüm.

"Bu adam beni Pala Mahmut sanacak kadar sarhoşsa işimiz kolay. Hemen bana takma bıyık ve kıvırcık bir peruk bulup getirebilir misiniz? " dedim.

Polisler planımı anlamıştı. Ekibin biri hemen harekete geçti. Yarım saat sonra takma bıyık ve peruk geldi. Bıyığı peruğu taktık. Meraklılardan birinin ceketini de giyip Müslüm Gürses havalarında yaklaştım gence.

"Niye kendini atıyon gardaşıııııııım. . . "

"Müslüm abim. . . Abim geldin mi? "

"Geldim tabii koçum. . . . Hiç yakışıyor mu sana. İn bahıyım ordan gardaşıııııııım. "

Elimi sarhoş gence uzattım. Sarhoş genç meraklıların alkışları arasında elimi tuttu. Çektim ve kurtardım. Yalnız polislerin beni sarhoş gencin elinden kurtarmaları kolay olmadı. Beni Müslüm Gürses sandığı için uzun süre sarıldı bırakmadı. Şapır şupur öptü. Orada Müslüm Gürses olmanın ne kadar zor olduğunu anladım.

Geceyi Hoppala Yılmaz'ın evinde işsiz senarist Kemal olarak tamamladım.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..