Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '17

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Bana sevmeyi sen öğrettin Anne

Bana sevmeyi sen öğrettin Anne
 

yorgunkalemim


Sabahları doğan güneşi sevdim, yazı yazmayı, okumayı, paylaşmayı, insanları, şarkıları , kitapları, sıcak ekmeği, kalabalık sofraları, minicik bebekleri, rüzgarda yaprak olmayı, geceleri ay ışığında yürümeyi, kayan yıldızlara bakmayı, yaz gecelerinde yağmur olmayı sevdim... Ve en çok da Annemle yaşadığım günleri sevdim…

İlkokul yıllarımda sıcak ekmek alamadığım zamanlar fazlası ile oldu. Hatta çeyrek ekmeği bile.. Bununla ilgili unutamadığım bir anımda var. O yıllarda okulda öyrencilere beslenme için süt ve çeyrek ekmek veriyorlardı. Verilen sütü içip, ekmeği koklayıp çantama koyarak Anneme götürdüyümü hatırlıyorum. O yillarda ilçede bugünkü gibi servis falan yoktu. Bu yüzden ilçede okula gitmek için öğrenciler evinden yürüyerek gidiyordu...

Bizim evin damı toprakla kaplıydı, yağmurda akmasın diye taş yuvakla damdaki toprak yuvulurdu. Tek odadan oluşan ambar ve kiler olarak kullandığımız mutfağında odun ateşi yakılan ocaklı bir ev, her yağmur yağdığında toprak dam akardı. Odanın penceresindeki camlar kırık olduğu için Annem cam yerine gazete kağıdıyla kapatırdı. Oturduğumuz odanın içinde herkesin yatabileceği kadar divan yoktu. Küçükler genelde yer yatağında yatar, odanın kapıya yakın köşesinde bir ibrikle noylon leğen bulunur, musluk ve lavobo yerine kullanırdık. Ambarın içinde kare şeklinde betonla çevrili tahtayla kapatılmış bir banyomuz vardı.

Evin girişinde boruları tamamen dışarda olan bir musluk kışın sogukda sürekli donardı. Diğer odada ise yiyeceklerimiz, odun ateşinde kara saçta pişirilmiş yufka ekmeğimiz vardı, çoğunuz bilmeyebilir. Bende o zamanlar fırından alınan sıcak somunu bilmezdim zaten. Bilmezdim derken alamazdık. Evin tuvaleti tahta bir dolabın yerine yapılmış küçük bir kulübe idi.. Kendimi bu evde kalırken çok huzurlu hissederdim. Çünkü Babam, Annem ve  kardeşlerim birarada yaşardık. O günleri o kadar çok özlerim ki, bazen dayanamayıp gözlerim yaşarıyor...

Kar, kış demeden okula kar üzerinde kayarak gittiğim çok olmuştur. Neyse size anlatacağım anım  öylesine çok ki siyah beyaz filim gibi. Abilerim büyük şehirlerde okuyordu. Sömestr tatilleri bizim için bayram gibiydi. Ve bizim için çok özel günlerdi. Çünkü abilerim kasabaya gelip bizim yanımızda olacaklar. Ben o sıra ilkokul 4.sınıfa  gidiyordum… Annem erkenden kalkar bizi uyandırırdı. Zaten sabaha kadar abilerim geleceği için yarı uyumuş yarı uyumamış olurduk…

Mevsim kıştı; soba yanmış, çay demlenmiş ve gözümüz yolda. Annem ve kardeşlerim ile Abilerimi bekliyoruz, bekle bekle haber yok. O zaman cep telefonu falan da yok ki arasak sorsak geliyor musunuz diye. Ümidimizi kesmiştik gelmeyecekler diye.

Kahvaltı için Annem yufka ekmekleri sulamıştı çoktan. Tam ekmeği dürüm yaparken kapının çalındığını ve birden büyük bir heyecanla kapının açılmasını bekledik katıksız ekmek kaldı sofrada öylece. Öyle bir mutluluk ki. Heyecandan ve o anın heyecanı ile kapıya koştururken bacımla birbrimize takılıp düştüğümüzü hatırladım. Dış Kapıyı ben açtım bacımı geçerek büyük bir zafer kazanmanın edası ile abimin boynuna atladım, sarıldık birbirimize. Abimle göz göze geldiğimde gözlerinin dolmuş olduğunu gördüm. Sonra tabiki abimlerle birlikte ekmeği bol bir kahvaltı yaptık.

Annemin yaptığı yufka ekmek ve sohbet eşliğinde. Bu arada ekmeği kardeşlerle bölüştüğümüz o anı Annem görmüş, sonrasında gözleri yaşarmıştı… İşte dostlar, bir kuru ekmek bile paylaşılınca mutluluk veriyor. Ve o zamanki o yokluktaki kuru ekmeğin tadını şimdi hiç birşey vermiyor.

Neden mi ? Çünkü mutluyduk, çünkü çok küçük şeylerle mutlu olmasını biliyorduk. Çünkü kuru ekmekte olsa ağzımızın tadı ile yiyorduk. Hiç kimseye özenti içinde değildik…

Ve şu da bir gerçek ki yokluğu görmeyen varlığın kıymetini bilmiyor. Allah herkese en başta sevgi ve ağız tadı versin. Sevgi varsa kuru ekmekte olsa tatlı gelir. Ağız tadınız yoksa ne yediğinizin hiç bir önemi yoktur. Sevgi yoksa ne tadı var, ne tuzu hayatın...

Yorgun Kalemim

 

 
Toplam blog
: 464
: 208
Kayıt tarihi
: 02.11.16
 
 

Merhaba Sevgili Okurlarım; Kendimden bahsetmek istiyorum. 1954 yılında Karamanın Esentepe köyünde..